Dostun bir gülü yareler beni..

 

Alevi toplumu ve inancı, yüzyılların asimilasyonu, köyden şehre, Avrupa’ya göç ve zorunlu din dersleriyle yok olmak üzereyken, Sivas-belanın alevleri içinde uyandı. ''Gelin canlar bir.... yürüyüş eyleyelim'' deyip 15 yılda, kendi gücüyle ayağa kalktı. Şeriatı terkten, hakikati berke giden bu uzun ince yolda yürüyüşe geçti.. Son 2-3 yıldır süren “Alevilik İslam’ın  içinde mi, dışında mı”  tartışmasının nedeni, Alevilerin bu kararlı yürüyüşü, inanç, kimlik ve hak taleplerinin doğal bir sonucudur.

Çünkü yüzyıllardır, her cem, semah tutup, Alevi/Bektaşi/Kızılbaş’ız dediğimizde...Her beş vakitte bir çağırılan namaza, ramazana, bayrama gitmediğimizde, siz İslam/ Müslüman değil misiniz? Diye sordular. Şimdi de Alevilerin bu kararlı duruşu karşısında, aynı soruyu soruyorlar. Ali namaz kılıyordu, siz niye kılmıyorsunuz, İslam/Müslüman değil misiniz?. Kalu-beladan, Kerbela, Sivas-belaya, katliamlarla dolu tarihimizde, ulu önderimiz bizler, asılıp, kesilip, yüzülüp, yakıldık. Bu soruya hep aynı cevabı verdik. Çağırma meclis-i riyaya bizi, bizim Alimiz namaz kılmaz, cemimiz vardır, şerbet içmez, dolumuz vardır. Allahu Ekber sesleriyle insan doğrayıp yakan  İslam’ın, biz ne başı ne kıçı oluruz.

Hakikati-Alinin sözü, Şeriatı-Aliye zor gelse de, işin özü Pir’in sözüdür. Dedeler kurulu başkanımız Hasan Kılavuz (HK), rahmetli Ali Doğan ve Konfederasyon başkanımız Turgut Öker ve diğer canlar, gelinen noktada, siz İslam/ Müslüman değil misiniz sorusuna, kıvırmadan mertçe bir cevap vermişlerdir, selamlıyorum.  Alevilik birçok inançtan ve İslam’dan da alıntısı olan kendi başına sentezi bir inançtır. İslam’dan da aldığı tek şey Ehlibeyt,  (Hüseyini-kerbela 12 imam) sevgisidir, onların dahi şeriatından zerreyi mıskal almamıştır. Bin bir çiçeğin balı olan inancımız, cemimiz, semahımız, sazımız, Pirimiz, zakirimiz, demimiz darımız, o ters yazılı kitapta yoktur, İslam’daki anlayış ve uygulama da, Alevi inanç ve ibadeti içinde yoktur. Halimizi hal, yolumuzu yol, her çiçekten bal eyledik, Alevi saydılar bizi.  Aleviliğin İslam’dan aldığı 3-5 sembolik terimdir, bunu ne kadar hortlatırsan hortlat, bu ancak bizi Aliye sayar, İslam’a, Osman’a saymaya yetmez. Talibin lokmasını az gören, birkaç hınzır paşadan gayrı da, bizi başka yere sayan olmadı, yoktur. Eğri oturun doğru söyleyin, İslam bizim neremizde ?..  

 

Aralık 2003 AABK Extertal toplantısında, 200’e yakın Alevi kuruluşu temsilcisi, dedeler vs.  İnanç, kültür, eğitim, sosyal, tv/basın, ekonomik, AB-politik konularda hedefler belirledik.

Orada konuşan dedeler kurulu başkanımız Hasan Kılavuz'un; Ulularımızın bu yola serlerini vererek Aleviliği kendi başına bir inanç haline bu günlere getirdiğini, fakat asimilasyon, köyden kente ve Avrupa’ya göçten dolayı bugün reforma ihtiyaç olduğu yönünde ki değerlendirmelerini ayakta alkışladık. (www.dabf.dk Bildiriler/arşiv de okuyabilirsiniz) Bu değerlendirmeleri, dedelerimizin ve tüm kurumlarımızın özgürce tartışıp AABK kongresine sunulması kararlaştırıldı.  Ortada ne öcü, nede AABF’nin 1998 te yaptığı Alevilik tanımı, ile “Alevilik kendi başına bir inançtır”  düşüncesi arasında bir çelişki vardır.  AABF'nin Alevilik tanımında geçen bir tek “kırklar-cemi” kelimesi bile bunu kanıtlamaya yeterlidir. Dünyada hiç bir İslam kurumu,  'kırklar-cemini' cemimizi, bugüne kadar İslam içinde görmemiştir,  görmez. Daha dün Cem-cemevi cümbüş yeridir, İslam’ım diyen camiye gelsin diyen, devlet ve diyanet ortadadır.. Bu süreç içinde, her şey kurumlarımız içinde özgürce tartışılıp yerli yerine konulacaktır.  Dana altında buza aramayı bırakın..

 

Bana, kutuyu açtırıp, kötüyü söyleten,, bu tartışma sürecinde, kişisel çıkarlar uğruna ortalığı bulatıp, Alevilerin birliğini bozmaya çalışanlara kapı açanlardır... Ağacın kurdu içinden olur derler.. Tarih boyu ulularımızı ipe gönderenler, hep böyle korkak, hem Ali, hem Osman’ım diyen, namerdin at emrine uyup,  “Alevi yol”unda pirine gül atanlar sebep olmuştur. Şu ellerin taşı hiç bana değmez/ İlle dostun gülü yareler beni.. 

Aleviliği kendi başına bir inanç görmek, azınlık yaratmak, ayrımcılık, bölücülük  olur diyenler var. O zaman “Türküye nüfusunun % 99 Müslüman Türk’tür diyen, başka inanç ve kimliklerin varlığını kabul etmeyen, % 99 inkarcılara, ancak “Hei Hitler” demek yakışır.. İnançların milliyeti olmaz. Bu yola ikrar veren herkes Alevi/Bektaşi olabilir, eğitimini alıp Pir’likte yapabilir, yoksa 72 milletle bir bakmak, kuru sıkı atmak olur. Dedeler kurulu başkanımızın gidip, Kürt, Alman vs. taliplerle muhabbet etmesinden daha doğal bir şey olamaz, yapmazsa inanca aykırı olur. Bu konuda HK dedeyi eleştirenlerin, '”Alevi yolu’nda, ne kadar yolsuzlaştığını gösterir.

 

Başka bir konuda, dün gül yüzlü Pirim diye önünde, enel-hak darına durup ikrar verdiğimiz,   dilinden düşen her söz ‘kuranı–rahman’ dediğimiz bazı dedeler, bugün engin turaplara soy, sop, mal mülk çukuruna düşmüş. Pir postuna oturacak dedenin, mürşidi ilim, marifeti hizmet, olduğunu bile bile. Resulün bile, resulüm diye giremediği kırklar-cemine, “evladı resulüm” benden başka kimse giremez demeye kalkıyor...Bütün dedelerimize sonsuz saygı ve hürmetimiz var, onlar bu yolu buraya getirdi. Fakat artık yerde sürünmeyi bırakalım, bilim çağında posta, akademik eğitimi olan, inançlı bilinçli dirençli özü yüzü sevgi dolu Pirler geçmelidir. Yoksa hiç bir talip, ilkokul diplomalı bir dedenin önünden geçmez artık, hele yeni kuşaklar hiç.

El ele verip Türkiye’de ve Avrupa’da kadın erkek akademik düzeyde çağdaş Pir, öğretmen yetiştirecek okurlarımızı açmalıyız. Pirlerimizi Türkiye’de Hünkar dergahına, Avrupa’da konfederasyonumuza bağlı bir kurumda toplamalıyız. Derneklerimiz demokratik cemaat kurumları olarak, inanç ibadet işlerinde, eğitim almış ve bu kurumlarımıza bağlı Pirleri kullanmalıdır. Ve derneklerimi Cemevi/kültür merkezlerimizde toplumun diğer sosyal, kültürel faaliyetlerini yürütmelidir. Önümüzde yüzyıllardır varlığı kabul edilmeyen Alevlileri Türkiye’de ve Avrupa’da inanç  toplumu olarak kabul ettirmek, zorunlu din derlerini kaldırtmak, eşit haklara kavuşmak gibi bir çok iş duruyor.. Bunları onca emekle oluşturduğumuz birliğimizden konfederasyonumuzdan, ayrı baş çekerek elde edeceğimizi sananlar karanlığa kürek çeker.. İslam’ı camiye bırakıp, soya değil yola, önümüzdeki işlere bakalım...

 

Yoksa talipler yarın sorar; Ne oldu engin görüşlü düzgün pirim? Ne zamandan beri bilim soydan gelmeye başladı? Ne zamanda beri aynada kendini Arap görmeye başladın ?  Ters yazılı kitaptan ayetler atar oldun üstümüze....  Sorarlar niye; Aleviliği asimle, yok etmeye yeminlilere kucak açıp,, Canı baş ile gece gündüz çalışan, ilerici dirençli yöneticilerimize, çağdaşlığa kılavuz dedelerimize ve kurumlarımıza cihat açıyorsun, diye,  sorarlar bir gün sorarlar..

Sorarlar niye; yüzyıllardır Alevilere rafızi, zındık, cemi cümbüş diyen diyaneti siyasiye çatmazsın.. Niye “Ya siz bunları Şiileştirin, ya biz Sünnileştirelim” diyen siyasilere çatmazsın. Niye “Minareler süngümüz camiler kalkanımız, Kuran anayasamız” diyen, cumhuriyetin temeline dinamit koymak için meclise dolan türbanlı mollalara çatmazsın..  Niye, yıllardır Aleviliğin başına İslam çarşafı geçirip, bu partilerin kapılarında, eli boş, döne döne “Alevi İslam” pazarlayan siyasilere çatmazsın, sen de.  Dönüp, daha dün Cemde dizinin dibinde Pir Sultanın deyişleri, imam Hüseyin ruhuyla, hak verilmez alınır, iktidara talip olmayanlar ondan gelen zulme boyun eğer, diye yetiştirdiğin, gece gündüz bu yolda koşturan kendi talibinin çocuklarına,,, yok  bunlar Aleviliği kullanıyor, bunlar örgütçü, öcü, bunlar Alisiz ateist, siyasetçi diye, çatarsın. Sormazlar mı, bu ne siyasetsizlik diye..

 

Bilim yolumuz, sevgi dinimiz dedik, Hak-Muhammed-Aliyi, gözle özümüzde gördük, vardan vara, hava, ateş su toraktan çıkıp, kırklar ceminde 4 kapıda, Hünkar Beştaşa CANa geldik. El açmayız göğe, diz çökmeyiz yere, niyazımız kıbleyi gönül-e,  kamili insanlık yolunda, cennet için dünyada, seri Kızılbaş kurban Mansur-u dara geldik. Halkı HAK görmeyene sora geldik.

Geldiği yolda, durduğu darda, dik duruna selam olsun..

 

Feramuz Acar

DABF / Pir-Der.

Danimarka.