2 Temmuzda SİVAS’ta, 3 Temmuzda ÇORUM’dayız..  Feramuz Acar

 

 

 

Her zaman mazlumdan, ezilenden, barıştan, sevgiden, insandan yana, bir duruş sergileyen, bilimi yol, sevgiyi din eyleyen, Anadolu -Alevi-Bektaşi-Kızılbaşların tarihi, ne yazık ki katliamlar tarihi  olmuştur.. Selçukludan, Osmanlı, Cumhuriyete, Dersim’den Maraş, Çorum, Sivas, Gazi’ye.. Baba İshak, Kalender, Şahkulu, Pir Sultan, Bedrettin, Seyit Rıza, Deniz, Yusuf, İnan, İbolar ve binlercesi, namerde boyun eğmeyip, insanca mutlu yaşamak için, hakim güçlerin zulmüne karşı direnip, bu yolda serini vermiştir..  Zalimin zulmü gözümüzü yaş, kesilen başlarımız, namımızı Kızılbaş eylemiştir..  Katliamlarda yitirdiklerimizin resimleri, anıları mekanlarımızı mezarlığa çevirmiştir…  Ölülerimizin ardından ağıt yakmaktan, dirilerimizin önünden gidemez olmuşuz.. Yıllar yılı, bir önceki yara kapanmadan, başka bir yara açılmıştır bağrımızda..  Bunlardan biri Çorum Katliamıdır.

 

Bu yıl Çorum katliamı ve 12. Eylül faşist askeri darbesinin 30 yılı..

29 mayıs - 4 temmuz 1980 tarihleri arası yaşanan Çorum katliamının ardından  30 yıl geçti.. Unutun artık, yaraları deşmeyin diyorlar.   Fakat yaralara mehlem sürüp sarılmamış, sorumlulardan hesap sorulmamış ki deşilsin.. Yaralar halen için için kanıyor.  Biz unutsak ta onursuz öğmenler geçmişte yaptıkları katliamlarla  öğünüp, yaralarımızı deşiyor. Bu düzen bize, Dersim’i unutturdu Maraş’ı yaşadık..  Maraş’ı unuturdu, Çorum’u yaşadık, Çorum’u unutturdu, 12 eylülü, Sivasbalayı, Gaziyi yaşadık..  

 

Zor kullanır aka kara dedirir
Kurbağaya kuş tutturur bu düzen
Namussuza ballı kaymak yedirir
Namusluya tas yutturur bu düzen

Utanmadan pis işlere halis der
Kirli kirli pazarlığa kulis der
Jandarma der korucu der polis der
Hep kendini korutturur bu düzen

Yalan dolan o kazanır her turu
Çok hünerli telsiz çalar tamburu
İhlal edip yüklediği kamburu
Döve döve unutturur bu düzen

 

Mayosu yırtılır, kispeti dener
Haşmet tuş, olunca İsmeti dener
Narkozla olmazsa rüşveti dener
Uyananı uyutturur bu düzen

 

Gözlerimizi boyayıp, korkutup, uyutup, unutturdukları için, Çorum katliamını ilk defa  geçen yıl (2009’da )29 yıl sonra,  bir avuç insan, bir basın açıklaması ve panele ancak anabildik.  Ve Türkiye, Avrupa Alevi kurumlarımız,  30. yılında Çorum katliamı belgeselinin hazırlanması ve 2 temmuz Sivas’ın ardından, 3 Temmuz 2010 da,  30 yılında Çorum katliamını çeşitli kitlesel etkinliklerle Çorum’da anılmasını kararlaştırdı.  Belgesel yakında çıkıyor ve Çorum Alevi Kültür Merkezi ve bir dizi sivil toplum kuruluşu 3 Temmuzda Çorum katliamının anma etkinliğine hazırlanıyor.  Amaç bu katliamların unutulmaması, sorumlularından hesap sorulması, bunlardan ders çıkartılması, bir daha katliamlar yaşanmamasıdır.

 

Çorum Katliamı ve perde arkası.

28  Mayıs - 4 Temmuz 1980 tarihleri arasında gerçekleşen Çorum Katliamı, ABD emperyalizmi ve yerli işbirlikçilerinin, 68’den sonra dünyada ve Türkiye’de  yükselen sosyalist, öğrenci gençlik ve sendikal işçi hareketini bastırmak ve IMF’nin 24 Ocak kararlarını uygulamaya sokmak için geçekleştirecekleri, 12 eylül askeri darbesine, altyapı oluşturmak, darbeyi meşrulaştırmak için, ABD güdümlü derin devlet, aşırı  milliyetçi ve dinci güçlerin el ele, birlikte gerçekleştirdiği bir katliamdı.

 

ABD ve işbirlikçilerinin çıkarları için, ilk darbe 12 Mart 1972 de yapıldı. Fakat bu karşı tepki yarattı,  sol muhalefet daha da güçlendi.. ‘’Ortanın solu’’ söylemi ile Ecevit ve Erbakan iktidara geldi.. 1973’te baş gösteren petrol krizi ve Kıbrıs sorunu nedeniyle Dünya Bankası ve ABD ile Türkiye’nin arası açıldı.. Dini konularda vs. Erbakan’la Ecevit anlaşamadı, hükümet dağıldı. 1975 -78 arası ‘’’Çoban Sülo’’’ Demirel öncülüğünde, Milliyetçi Cephe hükümetleri  ekonomik sorunlara çözüm bulamadı. 78 ara seçimlerinde iktidar olan Ecevit hükümetine, TUSUYAT, tekelci sermaye ve ABD savaş açtı.  

 

70’li yılların sonunda Anadolu’da bir ‘’köpek’’,  CAI ajanı Alexsebdre Peck dolaşıyordu.. Bu köpek Türkiye’nin neresine gitti ise orada, gizli ajanlar, aşırı dinci güçler ve milliyetçi faşistler katliamlar yaptı. Alexsebdre Peck  Malatya’ya uğramış Nisan 78 de  yine unutmamız gereken Malatya  katliamı yaşanmıştı.. Ardından  Maraş’a uğramış, 24 Aralık 1978 de Maraş’ta 105 Alevi can katledilmişti.

1979  ara seçimlerinde MHP desteği ile 3. milliyetçi cephe hükümeti kuruldu. O zaman hükümette ekonomiden sorumlu olan, Turgut Özal,  ABD ve Dünya bankasından gelen talimatlar üzerine, 24 Ocak kararları olarak bilinen, 100 günlük ekonomik planı bir brifingle generallere sunmuştu.. Bu planın gerçekleşmesi için sol muhalefetin, sendikaların vs. bastırılması gerekiyordu.. Generaller başbakan Demirel’e ve Cumhurbaşkanına bu kararları uygulayın, yoksa darbe uyarısında bulundu. Bu dönemde  CIA kontrol gerilla, MHP kol kola ülkede terör estirdi..  Abdi ipekçi, TİP Adana başkanı, DİSK Maden-iş genel başkanı Kemal Türkler ve  bir çok can suikastlarla öldürüldü..

 

Bir taşta 2 kuş.

Çorum katliamı ve 12 eylül darbesi, Türkiye’de  öğrenci ve sendikal işçi hareketinin bastırmanın dışında, aynı zamanda ABD emperyalizmi ve uluslara arası tekellerin, dünyada sosyalist hareketi , sistemi, çökertme planının bir parçası idi. 

2. Dünya savaşı başında ‘it gibi pusuda yatan’ ABD,  savaşın sonuna doğru dünyada faşizmin/Nazizm’in yenilgisini görünce, devreye girdi.. Savaş sonrasında hemen dünyanın 4 bir yanında, Komünizmle mücadele dernekleri oluşturup, soğuş savaş dönemini başlattı..  Yeşil kuşak diye adlandırılan, Afganistan’dan Pakistan, İran, Türkiye,  Balkanlar, Polonya Litvanya’ya kadar ne kadar aşırı milliyetçi, dinci akım varsa, destekleyip iktidara getirdi..   

ABD Türkiye’de  ilk, Komünizmle Mücadele Derneklerini,  bugün 30 milyar dolar serveti ile hizmetinin karşılığı sefasını, 11 yıldır ABD koruması altında, Pennsylvania eyaletinde süren, son günlerde gider ayak CHP başkanı Baykal’ında göz kırptığı, Fetullah Gülen’e kurdurtmuştu.

 

Yeşil kuşak içinde olan, Nato üyesi ve ABD’nin Ortadoğu’daki birinci müttefiki Türkiye’de de, askeri bir darbe ile ’istikrar sağlanmalı’’,  ABD çıkarları garanti altına alınmalı idi. Aslından askeri darbe 78 sonunda Maraş katliamından sonra düşünülüyordu, fakat ara seçimler dolayısı ile ertelenmişti..  1979 yılında Genel kurmay başkanı ABD’ye gitti ve Pentagon’dan ‘’’istikrarlı bir Türkiye istiyoruz, gelişmeler bu yönde gitmiyor’’’ mesajını,  DARBE emrini alıp geri döndü..

 

Darbe için acil yeni bir alt yapı hazırlanması gerekti..

ABD büyük elçiliği 2. katibi, CAI ajanı Alexsebdre Peck, ‘köpek’  bu sefer Alevilerin yoğun yaşadığı Çorum, Amasya, Tokat bölgesini seçti. Çorum Valisi, AP ve MHP başkanları  ve  ayrıca görüşmeleri ’’devlet sırı’’ diye saklayan zamanın CHP belediye bakanı Turan Kılıçoğlu ile görüştü..  Ardından belediye başkanlığı MHP’lilerin elinde olan Alaca Adliyesi emanet deposu soyuldu 21 silah çalındı. Daha sonra çalınan bu silahlardan biri Sungurlu ilçesinde yazılama yaparken yakalanan MHP’li bir militanın üzerinde çıkacaktır..   Ocak 1980 Çorum gazetesi manşetleri, ‘’Bu hafta 8 yer bombalandı.. Bir ev tarandı, bir işçi öldürüldü,, Alaca’da solcu bir şoför öldürüldü .. 90 öğrenci tutukladı,  CHP milletvekili Şükrü Bütün’ün yeğeni öldü,,  vs. haberini veriyordu.. Çorum’da faşist terörün nefesi, Ocak ayından itibaren esmeye başlamıştı..

 

Gün Sazak bahane.

Tunceli’de çeşitli olaylara neden olan, faşist Nail Bozkurt Çorum emniyet müdürlüğüne atandı.. Milli eğitim müdürlüğüne MHP militanı Fetih Katar getirildi.   Çorumda POL-dere kayıtlı sendikalı, polis memurları başka yerlere sürgün edildi, yerine ‘’yandaş’’ polisler getirildi. Vali ise AP milletvekilin Faruk Sürkan’ın yeğeni Rafet Üçelli’di. Böylece üst kadro tamamdı... 23 Nisan ve 19 Mayıs bayramlarından öncesinde,,  ‘’Müslüman Namusuna Sahip çık,, ne mutlu canı kanı malı ile cihad edenlere,, kanımız aksa da zafer İslam’ın’’   İslamcı gençlik ve Ülkücü geçlik imzalı bildiriler dağıtılıp, Türk-İslam sentezi,  tabanı katliama hazırlandı..

 

Eskişehirli bir toprak ağası Emin Sazak’ın oğlu ve  dönemin gümrük ve tekel bakanı, MHP’li  Gün Sazak 27 Mayısta Ankara’da kimliği belirsiz kişilerce öldürüldü.. Çorum ve Çorumluların ne Gün Sazak’la,, nede onun katilleri ile  bir ilgisi yoktu.. Belki büyük planın bir parçası idi ??   Bunu fırsat bilen MHP’li militanlar, 28 Mayısta izinsiz olarak Çorum Saatkulesi önünde toplanıp,,  ‘’’Kana kan intikam,, ya kan kusturacağız ya tam susturacağız’’ diye Alevi ve solcu bilinen insanların dükkanlarının camlarını kırıp, eline geçirdiklerini linç etmeye başlardılar…  Yandaş emniyet güçleri tabi ki hiç müdahalede bulunmadı..

 

Direniş..

29 Mayıs günü bütün Alevi köylerine giden yollar kapatılıp kimlik sorulup, Alevi, solcu olanlar linç edilir.. Ve ilkindi  namazından sonra  faşistler Alevilerin yaşadığı Milönü mahallesine saldırıya geçer.. Maraş katliamı hafızalarında olan, Alevi halk ve solcu güçler, Milönü’ne giren yollara  barikat kurup, savunmaya geçer. Polislerin barikatları yarıp faşistleri içeri tıkma girişimleri engellenir.   Barikatların başında polis ve faşistlerle çatışmalar olur.. Ve ardından, sokağa çıkma yasağı ilan edilir. Asker gelir… Barikatların bir yanında jandarma, diğer yanında, direnen halk sabahlara kadar nöbet tutar..  İçten bir ses; ‘’’Jandarma biz sosyalistiz dostuz yalnız biz sana, kurtuluşun bizimledir elini uzatsana’’, diye seslenir..  Fakat bu ses, fazla uzun sürmez..

 

Vali telsizden, Jandarma komutanı yarbay Vural Güride’ye, barikatları kaldırtıp yolları açmasını emreder..   Yarbay yolları açarsam katliam olur diye emri yerine getirmez.. MHP milletvekillerinin baskısıyla, yarbay Vural Güride acilen görevinden alınır. İçinde polislerin olduğu, ‘’19 AN 709’’ plakalı bir araba,, Ankara Samsun yolu barikatını yarıp Milönü semtini baştan başa otomatik silahla tarar..   Halkın polise güveni hiç kalmaz, mahalle komiteleri kurulur, barikatlar daha da güçlendirilir..

 

30 mayısta polis çeşitli semtlerde arama yapar, kimler tarafından nasıl öldürüldüğü bilinmeyen 3 polis cesedi bulunur..

Bunun üzerine, bakanlar, milletvekilleri, senatörler, vali,  yeni komutanlar, belediye başkanı vs. toplanıp.. Milönü’ndeki barikatların hemen kaldırılmasını ister.  Halkın emniyet görevlilerinden, polisin tutumundan yakındığı belirtilir.. Fakat yeni Jandarma Komutanı Celasun, ‘’Biz gerekli yerden emir aldık,, tankları sürüp barikatları kaldıracağız.. Size saat 16’ya kadar izin,, yoksa taş üstünde tak komam ‘’ der..  Polislerin Milönü’ne girmemesi şartı ve girerlerse askerin vur emri olduğu sözü üzerine, halk barikatları kaldırır..

 

Bunun üzerine faşistler ve polis bir süre Milönü’nü bırakıp, Alevi köylerine ve Sünni mahalle aralarında kalan Alevilere saldırırlar..  Kente büyük bir iç göç başlar..  Çatışmalar öldürmeler yaralamalar olur, ekin tarlaları içinde cesetler kokmaya başlar.. Milönü’nde vs. elektrik, su kesilir, ekmek sıkıntısı başlar.. Çorum Sigorta Hastanesi,, işkence-haneye dönüşmüştür, sağ giren ölü çıkar.. Yaralılara ilaç ve kan bulunamaz,, ‘’komünist kızılbaşlara burada kan tahlili yaptırmayız’’ diye kan şişeleri kırılır..

 

4 Haziranda, savcılığa Mutlu Evlerde bir inşaata, sağ görüşlü Yahya Baran ve Osman Aksuya ait olduğu belirlenen, elleri arkalarından bağlı, kafalarına kuşun sıkılmış  2 ceset bulundu ihbarı gelir..  Bunların Komünist halk mahkemeleri kararı ile öldürüldüğü ileri sürülür..  Her tarafta bunun yaygarası yapılır..  Daha sonra mahkemede, o kurşunların,  yakalanan MHP’li bir militanın silahından çıktığı ortaya çıkacaktır..

 

İkinci dalga..

30 Haziranda yeşil renkli ‘’19 AT 535’’ plakalı bir ‘’Murat  131’ otomobilden otomatik silahlarla Milönü tekrar taranır.. 

1 Temmuzda, 2. olayların olmayacağını düşünen ve bulunduğu yerden göçmeyen ara mahallelerdeki  Alevilerin evleri ateşe verilir.. Direnenleri polis gözaltına alır, yüzlerce insan tutuklanır.. 2 Temmuz Çarşamba Çorum’da bazar, alıveriş günüdür.. Pazara gelen köylülerin önü kesilir, işkence edip öldürülür.. Arabaları traktörleri yakılır..  Darbeci elebaşı Kenan Evren, daha sonra anılarında, 12 Eylül darbe tarihini 1 temmuz günü kararlaştırdıklarını açıklayacaktır.  2 ay sonra,  Ankara’dan Paul Henze, ABD başkanı Jimmy Katır’a ‘‘Bizim çocuklar başardı''  o ünlü mesajı çekecektir..

 

3 Temmuz Perşembe,,, Cumanın gelişi Perşembeden bellidir.. İçişleri bakanlığından gelen bir emirle, Çorum’a gelen köy yollarının kapatılması emri verilir.. Şehir içinde büyük bir operasyon başlatılarak 100’lerce kişi ve silah toplanır.. Alevilerin ve devrimci güçlerin direnişi ve köylerden gelecek yardımlar kırılmaya çalışır.. Belediye başkanına MHP’li bir belediye meclisi üyesi, başka şehirlerden yüzlerce MHP militanının Çoruma geldiği haberini veriri..  Valiye emniyet güçlerine haber verilir, fakat ilgilenen olmaz, tam tersi sokağa çıkma yasağının yarından itibaren kaldırıldığı ilan edilir. 

 

Kara Cuma..

4 Temmuz KARA Cuma, sokağa çıkma yasağı kaldırılır.. Cuma namazında Çorum’da  tüm camilerden aynı anda  birer kişi ayağa kalkıp "Milönü’nde Komünistler, kızılbaşlar Alaadin Cami'yi bombalandı" diye cihat çağrısı yapılır.. Aynı sözler  polis telsizlerinden tekrarlanır, ve her saat başı TRT den haber olarak yayınlanır... Camilerden Cuma namazından  çıkanlar hep birlikte harekete geçerler..

 

Aynı anda inşaat halindeki Alaaddin Cami’sine takılan hopörlerden Allah Allah sesleri yükseltilir..  Saldırı o taraftan geliyor diye, direnişçiler o yana yönelir.. Gelenler orada hazır bekletilen polis panzerleri ile taranır..  Arkadan, MHP’li faşistler ‘’komünistlere ölüm’’ diye diğer mahallelerde insan avına çıkarlar… Milönü, Nadık, 3 Evler, Divanede katliam yaparlar, kadınları kaçırıp tecavüz ederler.   

 

4 temmuzun bilançosu, 26 can ölü, yüzlerce yaralıdır.. Çorum katliamında 50’yi aşkın insan katledildi. Katledilen insanların cesetlerine yakınları aylarca  yıllarca ulaşamadılar,  Sarımbey köyünden Hamza Gökmez’in cesedi 2 yıl sonra bulundu..   Buldukları cesetler de yakılmış, işkence izleri ile tanınmaz hala getirilmiş haldeydi. Gelsin Pirin kurtarsın diye fırınlara atılıp yakıldı pirlerimiz

Kontrgerilla, Çorum’da halk direnişinden dolayı, ikinci bir Maraş yaratmayı başaramadı, fakat 12 eylül darbesini meşrulaştırmak için gerekli ortamı yaratmışlardı..  12 Eylül, ki binlerce insanımızın kanına girdi, okullarda zorunlu din dersleri ile bugünkü siyasal İslam’ında temellerini attı. 

 

 

Çorum katliamında, yaşamını kaybedenler.  (kimliği tespit edilen 47 kişi)

Solcu Alevi kökenli toplam 40 kişi;  1- Abdullah Sucu (memur) 2- Ali Şakar 3- Ahmet Doğan (Sebze Komisyoncusu) 4-Ali Gündoğdu 5-Ali Paçacı 6-Ali Aydemir 7- Aziz Gündoğdu 8- Bektaş Ünal 9- Cumali Bağcı 10- Dursun Erkoç 11- Gökçen Kartal (ev kadını) 12- Halil Büyrü (inş.işçisi) 13- Hamza Gökmen (cesedi 2 yıl sonra bulundu) 14-Hasan Bağzık 15- Hatim Dursun(ev kadını) 16- Hüseyin Şirin 17- Hüseyin Özdemir 18- İsmet Solmaz 19- Kazım Güler 20- Musa Kireççi 21- Mustafa Tahtasız 22- Mehmet Yılmaz 23- Mehmet Şahinci 24- Musa Acar 25- Mehmet Kaygısız 26- Muzaffer Yeşilyurt (polis) 27- Necati Göktaş (SSK Hastanesi-memur) 28- Nurettin Baydemir 29- Rıza Aybars 30- Rıza Candan 31- Raif Erdem 32- Servet Yıldırım (öğretmen) 33- Selahattin Ardıç 34 –Seydi Özdemir 35- Selime Eser 36- Süleyman Üreyn e (inş.işçisi) 37- Süleyman Atlas 38- Şükrü Yalçın (Belediyede işçi) 39- Şeref Şahin 40- Veli Solmaz dede.

Sağcı: 3 polis, 4 sağcı toplan 7 kişi: 1-Abdurahman Koçak (polis)2-Aziz Özkaya (polis) 3- Mustafa Yıldırım (polis) ) 4-Mustafa Özdemir 5-Osman Aksu 6- Satılmış Tumruk (işçi) 7- Yahya Baran (şoför)

 

Çorum davası, yeniden görülmeli gerçek sorumlularından hesap sorulmalıdır.

Çorum katliamı, kendi kendine gelişen bir olay değil, planlı bir katliamdır, insanlık suçudur... Aradan 30 yıl geçse de insanlık suçlarında zaman aşımı yoktur.  Katliama karışan birkaç kişi, adi, sıradan bir olaya karışmış gibi hafif cezalarla kurtuldular..  Esas arka, üst planda olan sorumlu, yetkililerden hiç birisi yargılanmadı.  Anayasa değişikliği ile birlikte,  12 eylül darbecilerine, yargı yolunun açılmasının gündemde olduğu şu günlerde, darbeye alt yapı olarak gerçekleştirilen  Çorum katliamı da, 12 eylül davasına dahil edilip,  gerçek sorumlularından hesap sorulmalıdır, Çorum davası yeniden görülmelidir. AKP hükümetinin darbeci generallere yargı yolunu açacak anayasanın 15. maddesinin kaldırılmasını,  diğer anayasa değişikliği önerileri ile aynı paketinin içine koyması, samimiyetsizliğin ta kendisidir.

 

Çorum Katliamının gerçek sorumluları kim?

 Bunu 3 gruba ayırabiliriz..

1.       Sorumlu ABD’dir ;  Mahzuni Baba yıllar önce söyledi,, ‘’Amerika katil katil’’ diye..  Yapılması gerekeni, 3 fidan gençlerimiz ‘’Yankee go home’’ diye gösterdi…  Bugünde ABD ye verilecek cevap,, Üssünü püssünü,  pılını pırtını topla, defol git benim yurdumdan, denip postalanması ve ABD’nin  insan hakları mahkemesinde dava edilmesidir.

2.       Sorumlu siyasi iktidar resmi yetkililerdir:  Çorum katliamı ile ilgisi bilgisi olan,Cumhurbaşkanından başbakanına,, iktidar ortağı parti başkanı millet vekillerine, genel kurmay generallerinden,  içişleri bakanına, Emniyet genel müdüründen   valisine, çavuşundan, polisine, hastane doktorundan, Diyanet işleri başkanına, müftüsünden, cami imamına kadar. Bir yasa/kanun maddesi altında çalışıp, devletten maaş alan tüm resmi yetkililer, yargı önüne çıkarılmalıdır. Yaptıkları bir usulsüzlük, ihmal varsa cezalarını çekmeleri, ki başkaları yamasın..

3.       Sorumlu Türk – İslam camiası: Dersim, Maraş, Malatya, Çorum ,Sivas, Gazi,.. Her seferinde TÜRK-İSLAM…  Aşırı Türk milliyetçileri,, her seferinde devletin diyanetin camilerinden Cuma namazından  kalkıp katliam yapan veya ona ortak olan İSLAMİ  güçler.. Cumaya camiye ibadete mi yoksa katliam yapmaya mı gidiyorsunuz.   Kimsen Türk’e, İslam’a düşman değil.. Düşmanı kendiniz yaratıyorsunuz..  Dünya’da veya Türkiye’de, herkes Türk veya İslam olmak zorunda değil.. Yeter artık.. Farklı inançlara ve kimliklere saygılı olun,  artık şu inanç ve insana bakışınızı değiştirin… 

 

Kardeşçe bir arda yaşamak için Alevi toplumu taleplerini yıllardır dile getirdi.

1.       Alevi-Baktaşi- Kızılbaş, inancımızın resmen kendine özgü bir inanç olarak tanınmasını istiyoruz.

2.       Diyanet işlerinin devlet kurumu olmaktan çıkarılıp özeleştirilmesi.. Her inancın kendi giderlerini kendi karşılamasını. Sözde değil özde Laiklik istiyoruz.

3.       85 yıldır Alevilerinde verdiği zorunlu verginin büyük bir bölümü din-ayet işlerine gitti, bir kuruş Alevilere geri dönmedi. 85 Yıldır yenen hakkımız geri istiyoruz..

4.       Okullarda zorunlu din dersi kaldırılmasını, isteyenlere tüm inançlar hakkında genel eğitim verilmesini, somut din eğitiminin inanç kurumları ve ailelere bırakılmasını istiyoruz.

5.       Kimliklerden Din hanesi kaldırılmasını, kimsenin dini inancını açıklamak zorunda bırakılmamasını istiyoruz.

6.       Alevi Köy ve mahallelerine cami yapımının durdurulmasını, yapılanlar kaldırılmasını istiyoruz.

7.       Alevi cemevleri inanç ibadet merkezi olarak tanınmasını, diğer inanç merkezlerine tanınan hakların cemevlerine de tanınmasını istiyoruz.

8.       Basında, yayında, iş yerinde, okulda sokakta Alevilere ve başka inançlara yönelik yapılan hakaret, ayrımcılık, yapanlara ceza verilmesi istiyoruz..

9.       Alevi inancının da belirli günlerinin  (Nevruz, Hıdrellez, Hızır orucu, Aşure, 2 temmuz, HBV anma günleri  vs..) resmi ücretli tatil ilan edilmesini istiyoruz.  

10.    Hacıbektaş dergahı başta Alevi dergahlarımızın, sonradan yapılan camilerden vs. arındırılıp Alevi toplumuna geri verilmesini istiyoruz..

11.    33 canımızın diri diri yakıldığı , Sivas Madımak otelinin ‘’ibret müzesi’ olmasını istiyoruz. .

12.    Ve genel olarak halkın %80’ni oluşturan işçi ve emekçilerin haklarını koruyan sosyal adalete dayalı laik, demokratik eşitlikçi özgürlükçü, Kürt ve diğer azınlıkların haklarını tanıyan bir sistemin getirilmesi itiyoruz.

 

Bugüne kadar gelip geçen hiç bir iktidar Alevilerin bu taleplerine cevap vermedi..

Alevilerin bu talepleri inanç özgürlüğü temel insan hakları ve yasalar önünde vatandaşlara eşit ilkesi gereği, hiçbir şekilde tartışma, siyasi pazarlık konusu olacak talepler değildir. Alevi kurumları olarak hiçbir iktidarla bu konularda pazarlık yapmayacağız..  3 yıldır Alevi açılımı ve çalıştayı yapan, bu sorunu, biz çözeceğiz diyen AKP hükümeti’ de, Alevilerin hiçbir talebine cevap vermemiştir. Bir tek olumlu gelişme,  16 yıldır Alevi kurumları Madımak önüne gelip oranın müze olma talebine, AKP hükümetinin de baskısıyla  Sivas belediyesi Madımak otelini kamulaştırma kararı aldı.. Fakat Alevi kurumları ve Sivas şehitleri yakınlarının Madımağın  müze yapılması talebine halen yanaşmıyor.  Madımağın ne olması gerektiğini mağdurlara değil, gidip Sivas’taki katliamcılara soruyor.

 

AKP, bu yıl 2 temmuz Cumaya denk geliyor diye kitlesel anma izin vermeyecekmiş.

Sivas madımak katliamı bu yıl Cumaya denk geliyor diye, Sivas Valisi 2 temmuzda madımak önünde kitlesel anmaya izin vermeyeceğini açıkladı.  Demek hala insanlıktan nasibini almamışlar.. Bu, Alevi kurumlarının Madımak otelinin İBRET MÜZESİ olması talebinde ne kadar haklı olduğumuzu ortaya koyuyor..  Devlet 2 temmuzu toplu anmayı değil, esasen o gün toplu Cuma namazını yasaklamalıdır. Cumaya namaza mı gidiyorsunuz? Katliama mı?  Bu Cumalardan nefret eder olduk artık..   

Alevilerin demokratların bu yıl madımak önüne gelmesine izin vermiyorsanız.. Buyurun o zaman bu yıl kitlesel olarak siz gidin Madımak önüne.. Cumhurbaşkanı, Meclis başkanı, Başbakan, bakanlar, milletvekilleri, Genelkurmayı,  Emniyet genel müdürü,  Diyanet işleri başkanı,  emir verin tüm kadrolarınıza, asker polis imamlarınıza,  camilerden  çağrı yapın.. 2 Temmuz’da  topluca gidin Sivasa, serin namazlıklarınızı, bir cumanızı da Madımak önünde kılın.  Allah Kuran Peygamber adına, canlı yayında 72 millet, 72 milyon önünde,  Kurana el basıp tövbe yemin edin, söz verin,  bir daha asla camilerden cumadan çıkıp, katliam yapmayacağız,  insan yakmayacağız yaktırmayacağız  diye. Gidin madımak önüne, bir gün olsun, şu dünya dürüst Müslüman görsün..

Bu sözü, özürü Alevilere borçlusunuz..  85 yıldır hepiniz,  Alevilerinde verdiği zorunlu vergiden besleniyorsunuz. Karşılığında başımıza Gökçen bombaları  atıp, bugüne kadar  bizlere  gözyaşı ve kan, canlarımızı asıp kesip yakmaktan başka bir ne verdiniz.. Bir kez olsun madımak önüne gidip bu sözü olsun vermezseniz,  zehir zıkkım olsun..  Yoksa yansak ta yakılsak ta, bunun güvencesini alana kadar, Aleviler olarak  her yıl ‘’Sivasbelaya’’, katlanarak geleceğiz..  Bu güvenceyi alana kadar da ‘Sivasbela’’ olarak anacağız.

 

2 temmuz’da Sivas’ta 3 temmuz’da Çorum’dayız.

Her yıl olduğu gibi bu yılda tüm, Alevi canları, sivil toplum kuruluşlarını,  ilerici demokratik güçleri,2 temmuz’da Sivas’a 3 temmuz’da Çorum’a bekliyoruz.  Ayrıca  Alevi kökenli ve ilerici devrimci sanatçılarımızı aydınlarımızı yazarlarımız 2 -3  temmuz etkinliklerine katılıp destek sunmalarını bekliyoruz, ve tüm duyarlı canlardan  2-3 Temmuz günlerine, nişan, düğün, köy şenliği vb. etkinlik almamalarını rica ediyoruz..

 

Facebook : ”Çorum Katliamı 1980”

E-mail: corum_katliamı@alevi.dk

 

30. yılında Çorum katliamı belgeseli ve anma komitesi, Avrupa

Feramuz Acar

 

Video Katliamı 1980 wmv

30 yil Çorum katliami dia ppt

Corum katliamı 1980 dia video wmv