Aleviler ve Kurban Bayramı??

 

Kurban Bayramı yaklaşırken, ortalık kana bulanmadan, kurban konusunda, bazı konuları hatırlatmak ve tartışmaya açmakta yarar var.  

 

Kurban geleneği ilkel toplumlardan bu yana  aşağı yukarı tüm inançlarda vardır. İlk önceleri insanlar doğal afetler karşısında güçsüz, aç susuz  hasta vs. kaldıkları için, bunlardan koruyacağına inandıkları tanrı/lara, önceleri insan, sonraları değerli eşya, hayvan, bitki  vs. adaklar adamış “kurban” vermişler.  Yani kurbanı ilk önce insanlar tanrı/lara teklif etmiştir, yoksa gayıptan böyle bir istek gelmemiştir. Tanrının kurbana ihtiyacı veya insanlarla  öyle bir pazarlığı  yoktur. Umut dünyası, insan tanrıya çocuğu veya bir hayvan yerine, sonsuz sevgi, doru dürüst insan olmayı, varını paylaşmayı adadı da ‘O’ mu kabul etmedi ?  Etmiyorsa zaten “O’nun tanrılığından” şüphe duymak gerek. Her neyse, umut inanç dünyası, burada kurbanın tarihsel ve inançsal detaylara girmeyeceğim.. Kurban zamanla tüm inançlar içinde, bir istek, arzunun yerine gelmesi veya hayır yardım amaçlı, kimi inançlarda sevap kazanmak, kimi inançlarda günah affettirmek için yapılan, inançsal ve sosyal içerikli bir gelenek, veya ibadet haline dönüşmüştür.

 

Alevilikte Kurban Bayramı “cana kıyma bayramı” yoktur,  fakat kurban geleneği vardır. Alevilikte “kurban” lokmadır.  Lokma da yarin yanağından gayrı, acı tatlı her şeyi, kırklar ceminde olduğu gibi, var olan bir üzüm tanesini dahi paylaşmaktır, buna ‘’kansız kurban’’ denir. Amaç canları bir araya getirmek, cana (HAK’a) olan sevgiyi yüceltmektir. Lokma (kurban) ilahi et olacak herkes, her yıl bir cana, hayvan kesilecek diye bir kural yoktur, kurban yiyecek her hangi bir şey olabilir. Kaldı ki Alevilikte rıza şehri anlayışına göre, ihtiyacın dışında bir canlıya kıymak, dalından bir meyveyi koparmak bile büyük suç ve düşkünlük sayılır.

 

Kurban vesiledir, et vs. yenilecek her ne ise birleşip ortaklaşa  çarşıdan, kasaptan alınabilir, yeni bir cana kıymaya gerek yoktur. Alevilikte ibadet gösteriş için yapılmaz. Hayır yaparken bir elin verdiğini diğeri görmelidir. Alevilikte  birincil ibadet veya ‘kurban’, kendine reva görmediğini başkasına uygulamamaktır.  Fakir fukara, yetim, dul, sakat, çocuk yaşlı ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını gidermeleri, geçimlerini sağlamaları için VERGİ vermektir ve verilen vergilerin ihtiyaç sahiplerine gitmesini denetlemektir. Alevilikte hak yemeden, hak yedirmeden insanca mutlu yaşamak ‘’dünyada cennet” için mücadele etmek, insanlık yoluna hizmet etmek en büyük kurbandır..  Hüseyin, Müslüm, Mansur, Nemsi, Pir Sultan, Bedreddin, Rızalar, tüm Alevi uluları bu yolda, kaç baş koç veya deve kurban kestikleri ile değil, gerektiğinde insanca yaşama uğruna, bu yola (amaca) kendi başını ‘kurban’ verdikleri için anılır..  Amaç canlara işi, aşı yaşamı, kan akıtmadan her şeyi paylaşmayı, birbirine ‘kurban olmayı’ sevmeyi öğretmektir. Alevilerin birbirine tüm canlara ve Hak’a vereceği en büyük kurban SEVGİDİR.. İşin özünü bırakıp yüzü ile uğraşanlar, bu düşüncelerden dolayı bana kızacak, eleştirecek dinsiz vs. diyecek biliyorum.. Fakat ucunda cahillerin, hışmına uğrayıp “din adına kurban edilmekte” olsa, doğru bildiği, bulduğunu söylemek her insanın hakkı ve bir insanlık görevidir.  Her anlamda Aleviler bugüne kadar haddinden fazla ‘’kanlı kurban’’ vermiştir. Artık Aleviler ‘’abdestimiz alınmış, namazımız kılınmış’’ dedikleri gibi ‘’kurbanımız da kesilmiş’’ demelidir.. Artık inancımızın özünde olan ‘kansız kurban’ kesmeliyiz.

Biz birimize ve Hak´a bir adakta bulunuyorsak, bilgi yolumuz, sevgi dinimiz, bilim ve sevgi ile ilgili her türlü adakta bulunalım.. Gerekirse canımızda bu yola kurban edelim..  Başka bir yola değil..

 

En büyük hayır kişinin kazancına göre vergi vermesidir.. Bunun dışında açık yapılan her hayır, sadaka vs. aslında gösteriş içindir ve onur kırıcıdır.. Sen fakirsin, ben sana yardım edeyim, açsın al karnını doyur demekten, insanları dilencileştirmekten daha büyük insan onurunu kırıcı bir şey olamaz.. Ben bunu ne kendime, ne de başkasına reva görürüm.. Sadece seve seve  devlete vergimi veriri, hesabını da sorarım. Devletin görevi HAK dağıtmaktır, insanların ödediği vergiyi, iş gücü olmayan, yardıma muhtaç ihtiyaç sahiplerine eşitçe paylaştırmaktır.   Devletin beş bakanlığın bütçesinden büyük bütçesi olan Diyaneti varmış. Onun yerine bir Bilim-Sevgi bakanlığı olsa dinli, dinsiz herkes O devlete Kurban olurdu.. 80 yıldır Alevilerin verdiği vergilerin bir bölümü bu böyük diyanete gitti, bir kuruşta görmedik.. Bektaşinin deyimi ile ‘’başkasının rızkıyla beledikten sonra....  

 

Alevilikte, Görgü kurbanı, Muharrem (Aşure), Düşkün kaldırma, Abdal Musa (birlik), Dardan indirme (cenaze), Musahiplik, Adak, Hızır, Nevruz, Hıdrellez, Hayır, Cem kurbanı gibi bir çok kurban vesilesi olmasına rağmen, bir Alevi köyünde veya mahallesinde yılda kesilen kurban sayısı bir kaçı geçmez..  Çünkü ortaklaşa ve ihtiyaca göre yapılır. Gösteriş için cana kıyılmaz. Başka inançlara karışamayız. Fakat değişime açık, Alevi toplumu ve kurumlarından bir istekte bulunabiliriz.. Alevilik hem inanç gereği, hem de çağdaşlığını gösterip, bir reform yaparak bu gereksiz kurban kesme (kan akıtma) geleneğini tamamen kaldırabilir. Kurban lokmadır lokma pazardan satın alınabilir, yeni bir cana kıyılmamalıdır. Alevi kültüründe zaten var olan ‘’kansız kurban’’ anlayışı öne çıkarılmalıdır.  Hayır yapmak isteyenler kendi dernek veya başka hayır kurumlarına direk para bağışı yapsın..

 

Bazı asimle olmuş işin özüne değil yüzüne bakan Aleviler, inançları gereği olan lokma paylaşımını ‘kansız kurbanı’ unutup,  İslam’da hac ziyareti bitimi dolayısıyla Arafat ta  kesilen, ve sonradan bayram ilan edilen ‘kanlı kurban bayramı’ gelince, bir telaşa düşüp, bıçakları bileyip, kuzu kovalamaya başlıyor. Sabahın erken saatinde başına takkeyi vurup, atalarının bugüne kadar ayak basmadığı camiye bayram namazına koşuyor.. Aynı durum orucunu tutmadığımız Ramazan “Şeker” Bayramında da yaşanıyor.. İslam inancına göre dinen zengin mal varlığı olanların kurban kesmesi ibadet sayılırmış.. Bu ne iştir bu zenginliği, malı varlığını, nasıl, nerden aldın (çaldın) hiç soran yok ??..  Ama kırklar ceminde “Ali / Veli” her can sorar..  Muhammed Peygamberliğin, malin mülkün, soyun sopun, sökmez, hele bir engür’ü 40 a pay eyle görelim... Bu “başka bir Muhammed, başka bir Ali, anlayışı” görmeyenler görsün bunu... Kimse gösteriş kurban ve şeker bayramı ile kandırmasın beni. Kurumlarımız ve toplumumuz bazı Alevilerdeki bu şeker kurban bayramı, namazı vs. bu iki yüzlülüğe dur demelidir.. Bu gibi davranışlarda bulunan Aleviler uyarılmalı, uymayanlar Alevi erkanlarına alınmamalıdır.

 

Aleviler olarak bayrama karşı değiliz. Bayramlar insanlar arası ilişkilerin sevginin güçlenmesine yardımcı olur, en azından insanlar tatil yapıp dinlenir.. Keşke bütün inançların bayramı tatil olsa.. Fakat bayramını kutladığınız inancında, bizim inancımıza en az o kadar saygı göstermesi gerek.. ‘’Cemevleri cümbüş yeri” diyen, verdiğimiz vergilerle kapımızın önüne okul yerine, hiç gitmediğimiz cami diken, çocuklarımıza zorla mensubu olmadığı bir inancı aşılayan, bir inancın niye bayramını kutlayalım.. 20 milyonluk kitleyiz fakat bizim hiç bir inanç günümüz örnek: Nevroz bayramı, Aşure, Hıdrellez bayramı, Hacı Bektaş veya Pir Sultanı anma günü resmi tatil yapılmıyor..

 

Hepsi bir yana, kurban bayramı geldi diye, eline bıçak alan kelle götürüyor.. En kötüsü bu anlayış yaşamın her alanına yayılıyor.. Öncelikle her ne amaçla kesilirse kesilsin, hiç bir hayvan veteriner kontrolü olmadan kesilmemeli, kesilecek hayvan bayıltılmalı, resmi onaylanmış temiz mekanlarda ve kasaplık belgesi olan kişilerce kesilmeli.. Başta devlet kurumları, şu "kurban derinizi bize verin" kampanyalarını durdurmalıdır. Bayram diye 2-3 gün içinde 1 milyara yakın hayvan katlediliyor, (Hastalıklı tehlikesinden dolayı etler yenmeyip kuma gömülüyor.) Arabistan kurban kesen her hacıdan 100 dolay harç alıyor, her yıl  milyarlarca dolar milli servet çöllere gömülüyor.. Bu yetmiyormuş gibi bunun dışında her vesilede bir kelle ‘kurban’ kesiliyor. Yazık değimli bu boşa dökülen kana,  insanların emeğine, bu mu Allah’ın emri?.

 

Haça hacı gitmiyoruz

Kanlı bayram tutmuyoruz

İyi günde kötü günde

Dost olanı kutluyoruz

 

 

26.12.2006

Feramuz Acar