HIZIR KİMDİR ?

(Alevi-Bektaşilik'te Hızır İnancı  HBVAK-Vakfı > Broşür PDF)

 

Hızır kültü, orta doğudaki bütün halkların söylencelerinde vardır. Hızır ayında oruç tutulur, Cem bağlanır, ve Semah dönülür. Alevilik Cem ve Semah`da gizlidir.

Anadolu’da binlerce mekan ve yerin adı Hızır ismiyle çağrılır. Kur`an ve Tevrat`ta adı anılır. Halk inançlarında Peygamber sayılır. Hızır İlyas bayramı, Hızır postu, Hızır suyu, Hızır dağı, Hızır ziyareti ve Hızır orucu vs. gibi isimlerle anıla gelmiştir .

Hızır kültü, orta doğudaki bütün halkların söylencelerinde vardır. Hızır ayında oruç tutulur, Cem bağlanır, ve Semah dönülür. Alevilik Cem ve Semah`da gizlidir. Cem ve Semah Cem Evinde yapılır. Cem Evi yoksa Talib ve Pir hangi mekanı uygun görürse Cem orada o mekanda bağlanır.

Anadolu’daki Kızılbaş Aleviler`de Hızır, özlem ve umudun atlısıdır.

İnancımızda en yüce ve ulu makamın sahibi olan bir erdir. Hızır Aleyselam veyahut Hızır Nebi, Boz Atlı Hızır olarakda çağrılır. Abu hayat, ölümsüzlük suyu içmiştir. Tabiyata can veren odur, darda kalanlara yardım eden odur. Ak sakallı bır Pir-i fanidir.Gezindiği yerlerde çayır çimen biter, güllük gülüstanlık olur. Uğradığı hanede bolluk ve bereket eksilmez. Rüyasına girdiği kişinin derdine derman, yarasına ilaç olur. Bin yıllardır Anadolu Alevileri bu inancını hep canlı ve saklı tutar. Anadolu Alevileri için bazen Ali görünmüş, bazen Pir Hünkar olarak gelmiş, vakti gelmiş Pir Sultan olup mazlumun yanında belirmiş. Alevi Ulularının canlı bedeninde görünen Hızır`ın kendisi olduğuna inanılır. Yeri ve zamanı geldiğinde insanı sorgulayan, yeri geldiğinde insanı ödüllendiren, dilekleri ve istekleri, özlemleri yerine getirdiğine inanılan, Anadolu Kızılbaş Alevi ve Bektaşilerin tanrı misyonunu yüklediği düş varlığıdır.

Dua okundu hazıra / Boz-At ile düşmüş yola

Destur verildi Hızır`a / Kara gözlüm cark ederek

Anadolu’daki Kızılbaş Alevilerin gelenekselleşmiş inanç kültürü içinde en önemli ay Hızır ayıdır. Kışın şubat ayının ilk haftasından başlayıp şubat sonuna kadar, dört hafta boyunca Alevilerin yerleşim birimlerinde, üç gün oruç tutulur. Tutulan orucun kutsal gerekçesi binlerce yıl önceki mitolojik söylenceye dayanır. Nuhun gemisinin tufanda, fırtınaya yakalanması ve insanların bu felaketten kurtulmak için „Yetiş ya Hızır, bizi kurtar.“ Diye feryad edip yalvarmalarından dolayı duaları kabul olur ve fırtına diner, gemi ve içindekiler sağ salim kurtulurlar. O günden başlayarak kurtulan topluluğun üç gün oruç tuttuğu söylencesi günümüze kadar gelmiştir.

Bundan 40 sene önceye kadar Anadoludaki Alevilerin yaşadığı küçük yerleşim birimlerinde, Hızır günleri başladığında, evlerde zevkli bir çalışmaya girerlerdi. Evin her tarafı güzel bir şekilde temizlenir. Toprak evlerin tabanı ve duvarları beyaz toprakla şerbetlenerek sıvanır ve evin içini hoş bır koku kaplar. Yün yataklar havalandırılır bütün çarşaflar yıkanır ve gelecek misafirlerin şahsında haneye Hızır uğrayacağına inanılır. Alevilerde mihman Alidir deyip daima misafirin geleceği hesaplanarak ön hazırlık yapılırdı. Ambarlardan bir miktar buğday boşaltılıp saçta kavrulduktan sonra el ile çevrilen taş değirmende öğütülerek, temiz bir leğen veya sininin üzerine un elekten geçilerek dökültükten sonra,üzerine temiz bir tülbent veya çarşaf örtülerek evin el ayak deymeyeceği tenha ve yüksek bir yerine koyulurdu. Ev halkı içindeki gençler genellikle, niyet tutarak bu işi zevkle yaparlardı. Bir gün sonra tepsinin üzerindeki örtü açılır, şayet bir iz varsa, tutulan dileğin yerine geleceğine inanılırdı. O eve Hızırın uğradığı söylenirdi.

Orucun üçüncü günü sabahı bu el değirmeninde öğütülen irmiğe benzeyen undan yemek yapılır. Bu yemeğe halk dilinde kavut denilir. İçine tereyağı ve şerbet dökülerek bütün köy halkı hane hane dolaşıp, lokmalarını yiyip dualarını yaparlar. Kurbanı olanlar kurbanlarını keserler.

Hızır ayı başladığı günlerde Cem`ler yapılır, lokmalar dağıtılır, kabirler ziyaret edilir. Dedeler taliplerini sorar talipler Pirlerinin yolunu gözler.

Bin yıllardır kutsiyetine inandığımız Hızır ve Hızır günleri için Aleviler ve onların yol kılavuzluğuna soyunan dedeler, kendi ecdatlarının gösterdiği direngenliği göstererek bu inanç günlerini yaşatmışlar. Günümüzde Alevi örgütlenmesi içinde olsun veya olmasın, bütün Alevilerin yürekli bir şekilde korkmadan, “Komşular ne der?”, “İş arkadaşları ne der?”, “Siyasiler ve hükümet ne der?” diye ikilemeye girmeden Alevi inanç günlerini geçmişteki gibi özünü bozmadan, çağdaş bir anlatım ve bu günün genç kuşaklarının kabulleneceği en uygun rituelleri işleyerek ve hiç bir tarafa savrulmadan yaşatmalıdırlar.

Bir bütün olarak Aleviler nerde olursa olsun kutsiyet`ine inandığımız ve kutsallık taşıdığı için günümüze kadar geldiğini bildiğimiz değerleri iyi korumalıyız.

Örgütlü güç olarak hepimiz bir ağızdan sesli haykırarak sahip çıkmalıyız. Cem evlerine, Ceme, Semaha, inancımızın olmazsa olmaz, değerleri olarak bakıp yozlaştırmadan bizden sonraki kuşaklarında sahiplenmesini sağlamalıyız.

Son zamanlarda Cem evleri diye Alevi kurum ve kuruluşlarının el yordamıyla sahiplendiği mekanlara girildiğinde, oranın bir ibadet havası vermediği göze çarpıyor. Eğer Cem evi ibadet yerimiz ise!, ki öyledir. O zaman oranın ayrı bir ağırlığı ve kutsiyeti olmalıdır.

Binanın bir odasının veya salonun bir köşesinin, bu kutsiyet havasını vereceği şekilde donatıp orayı ibadet yeri olarak belirlemeli ve bunu herkesin mutlaka bilmesi lazım. İnanç merkezleri diye kurduğumuz sahiplendiğimiz yerler, çay-kahve içilen, eylencelerin yapıldığı mekanlara dönüşmemeli. Bu böyle devam ederse hem abes kaçar, hemde diğer inanç kurumları karşısında, Alevi kurum ve kuruluşlarını zor durumlara düşürebilir.

Bütün uygarlıklarda ibadethaneler, büyük veya küçük, daima ve her dönem, sükunet ve sessizliğin hakim olduğu mekanlardır. Bu mekanlara nezaket kurallarına göre girilir ve zerafetle oturulur. Huşşu içerisinde ibadete durulur ve haz alınır, ruhen doyulur. Bin yıllardır semaha bir kutsallık yüklemişiz ve hep cemlerimizde ve ibadet mekanlarımızda semaha durmuşuz. Elbetteki Anadolunun her tarafında değişik yerleşim birimlerinde yerleşen Aleviler arasında değişik figürlerle dönülüyor. Elbetteki saz ve deyiş olmadan Semah dönülmez. Alevilerin unutmaması gereken bir husus var. Özellikle Alevi gençliğinin duyarlı olması gereken bir konudur. İnancımızın kutsallık yüklediği bu yüce değeri olan Semah rituel`lerini düğün salonlarından ve türkü barlardan çıkarmalıyız. Semahı olur olmaz her siyasi ve politik kimlikli Aleviliği bilmeyen politikacıların oturduğu tribünlerin önündeki alanlarda, meydanlarda dönmeyelim. Örgütlü güç olarak bundan böyle bu değerlerimize sahip çıkalım. İnanç gizemlidir. Her şatafatlı ve eylenceli olan mekanlarda semah dönüldükçe bu gizem ve kutsallıktan çok şey alıp götürüyor. Aleviler Semah´ı seyirlik yapmamalıdırlar ve hep bir ağızdan konuşmalıyız.

İçinde bulunduğumuz bu kutsal Hızır ayında bütün Alevi Dedeleri, Alevilikteki bütün değerleri özünü bozmadan güzel anlatmalıdırlar. Gözümüz gibi koruduğumuz AABF ve ona bağlı birimleri yukarıda deyindiğimiz konular hakkında duyarlı davranırlarsa, özverili çalışırlarsa bu yüce inancın değerleri bozulmadan bizden sonraki nesile, çocuklarımıza güzel bir miras olarak kalır.

Boz Atlı Hızır cümle Canların muradını vere.

Hasan Kılavuz

29 Ocak 2006, Hamburg

 

______________________________________________

 

Hızır Bereketi

Gazi ASLAN

Alevi kültürünün önemli niteliklerinden olan Hızır orucumuz kabul, bereketi cümlemizin üzerine olsun.

Alevi inanışına göre, Hızır ölümsüzlüğün sırrına ermiş insandır. Çıkışı çok eskidir ve üç ana kaynağı vardır.

1-Gılgamış Destanı. 2-İskender Efsanesi 3- İlyas ile Haham Yeşua bin Lebi hakkındaki Yahudi efsanesi. Üç efsanenin de ortak noktası ölümsüzlüğü arama ve Hızır’ın abu hayat denilen suyu bulması ve içerek ölümsüzlüğe erişmesi ile sonuçlanır.

Hızırda üç gün oruç tutulur ve üç günün sonunda kavut cemi yapılır. Her hanede yapılan kavut unu evin bir köşesine serilir, sabah Hızır’ın ayak izi aranır. Hızır’ın uğradığı evde çuvallar bitmez, tekneler dolup taşar. Bastığı yer cayır çimen olur. Ekinler boy verir bolluk ve bereket olur. Elini dokununca hastalar sağalır bütün yaralar iyileşir. Halk arasında ayağında kırmızı pabucu, üzerinde çiçeklerle bezenmiş cübbesi olan ak sakallı, nur yüzlü bir ihtiyardır.

Hızır kültü Anadolu Aleviliğinde önemli niteliklere sahiptir.

Anadolulun çetin kış günlerinde 13–14–15 Şubat ta ekmeğinin ve hayvanlarının yiyeceği samanının bittiği zamanda sıkıntısına çare aramakta rahata ulaşmanın umudunu taşımaktadır.

Dardadır darda olana Hızır yetişir. İnsan umutsuz kalırsa biter. Hızır umuttur.

Anadolu Aleviliğinde Enel-Hak felsefesinin en güzel örneği Hızır geleneğidir. Hızır ölümsüzdür, Hızır insan tanrıdır. Hızır İnsanı tanrılaştırmanın ya da tanrıyı insanlaştırmanın uygulanmış halidir. İnsan kendi özündeki, gönül evindeki en iyi duygu ve düşünceyi anlayıp kavradığında mutlak darda olana yardımcı olacaktır. Halkımız Hızır gibi yetiştin demesi bundandır. Hallacı Mansur felsefesinin Asya Şaman değerleriyle kaynaşmasının ürünü dür. Altaylarda yaradan gök sakallı bir ihtiyar olarak insanların karşısına çıkar. Buyruk da buna benzer örnekler vardır.’’ve dahi sıfat hesabiyle hak Teala on dört yaşında ayın on dördüncü gecesi gibi ve günün kaba kusluk vaktinde bir güzel bakire kız suretinde göründü.’’ Bu iyilik bekleme, güzelliği görmeyi, isteme ve yardım edilerek, güçlükleri paylaşma, acıları dindirme isteğidir. Pir Sultan’ın söylediği "çok keramet var insanda" dediği gibi insan kendindeki iyiliklerin keşfini anlayıp dışa vurmasıdır. İnsanın insanlaşması ve insanlığa hizmete yönelmesidir

Hızır haksıza karşı duruştur. Hızır ve İlyas kardeşler abu hayat suyunu bulmaları için görevlendirilmişler ama suyu bulduklarında krala vermemişlerdir. Kral suyu içerse ölümsüz olacak ve insanlara hep zülüm edecek demişler suyu kendileri içerek insanlığa hizmete dönüştürmüşlerdir.

Hızır bereketin simgesi, "Hızır uğrasın" en sık kullanılan bereket umududur. Hace Bektaş’ta bereket örneğine çokça rastlanır. Hece Bektaş’a kalabalık bir topluluk ziyarete gelir. Kadıncık Ana evde hiç un bulunmadığını bildirir. Hace Bektaş bütün un çuvallarını silktirir. Biriken bir avuç unu yoğurup "Hızır uğrasın" der ve üstünü örter. Ekmek pişirmeye başlarlar hamur bitmez, köyün bütün gelinleri ve kızları gelir pişirirler günlerce bitmez. Ancak örtüyü açmak suretiyle hamuru bitirirler.

Hızır hayattır. Diriliğin tazeliğin simgesidir. Yarınların umududur. Gittiği yerde Ölümü kovar, her şeye can verir umut aşılar. Her yıl altı mayısta kardeşi İlyas’la buluşarak doğaya can verir. 

Hızır yoldaşınız olsun

Gazi ASLAN
www.banazkoyu.com - 11 ŞUBAT 2009

 

BOZATLI HIZIR


Elaman Mürvet huzura geldik
Yardım eyle bize bozatlı Hızır
Yüz sürüp yerlere yardım diledik
Yetiş yardım eyle bozatlı Hızır

Toplanmış canlar dua ediyor
Hızır gelir diye herkes bekliyor
Çağıran kişiye yardım ediyor
Yetiş yardım eyle bozatlı Hızır

Mümin olan yüzün hep Hakka döner
İrfan meydanında kaynayıp pişer
Diz çökmüş önünde affını diler
Yetiş yardım eyle bozatlı Hızır

Seni seven canlar elini açmış
Hızır günü diye duaya durmuş
Nebilik velilik tek sana gelmiş
Yetiş yardım eyle bozatlı Hızır

Mümin ikrarına sadık olunca
Kusurunu ele alıp gelince
Ağlayıp sızlayıp af dileyince
Yetiş yardım eyle bozatlı Hızır

Kemter derviş diler özüne himmet
Mahrum etme beni eyle mürüvet
Evliya embiyanın yüzü suyu Mürüvvet
Yetiş yardım eyle bozatlı Hızır

 

BOZATLI HIZIR

 

Umutsuzların umudu

Yetiş ya Bozatlı Hızır

Gaip erenlerin adı

Yetiş ya Bozatlı Hızır

 

Bereketi veren sensin

Ağları güldüren sensin

Menzile erdiren sensin

Yetiş ya Bozatlı Hızır

 

Yolcuya yolunu açan

Dertlilere derman saçan

Günahtan kusurdan geçen

Yetiş ya Bozatlı Hızır

 

Açları doyurucusun

Kavgayı ayırıcısın

Haklıyı kayırıcısın

Yetiş ya Bozatlı Hızır

 

Haksın ve hakkın varlığı

Aydınlat bu karanlığı

Zalime göster darlığı

Yetiş ya Bozatlı Hızır

 

İSYANİ gönül katında

Hem derviş hem pir zatında

Hem zahirde hem batında

Yetiş ya Bozatlı Hızır

 

 

Yetiş Medet yetiş Bozatlı Hızır

Üç gün imiş şu dùnyanin sefası
Bağrıma sokuldu hicran piltesi
Niçin bilmem maşuk meyil çilesi
Yetiş Medet yetiş Bozatlı Hızır

Gene daldım dostum gözler yaşına
Gurbetin cilvesi yağdı başıma
Firkatin yùzù sùrùldù yùzùme
Yetiş Medet yetiş Bozatlı Hızır

Acem dağa gitmiş padişah sultan
Adavet şerbeti içmiş mehriban
Yùrù bre bitti kervan dondù devran
Yetiş Medet yetiş Bozatlı Hızır

Imani’yem tükenmez mihnet halı
Gônlùmde bir güzelin zùlfù teli
Mağribde eser mi dostların yeli
Yetiş Medet yetiş Bozatlı Hızır.
Hüseyin ÖZVEREN