Diyanet Camilerde ‘Aşure’ kaynatmaya başladı..  Feramuz Acar   19.01.2009  Danimarka

 

 

Danimarka’da yayınlanan  ‘’Haber’’ gazetesinin Ocak sayısında,  ‘’Kopenhag Kocatepe Camiinde aşure ikramı, Danimarka’da bir ilke daha imza atıldı, 1 Ocak 09 Cuma günü Muharrem ayı münasebeti ile Türk kadınlar tarafından yapılan Aşureler dağıttı’’ diye bir haber yer aldı..  Çok masumane görünen, türbanlı bayanların resminin yer aldığı haberde, bayanların aşureyi kendiliğinden kaynatıp dağıttığı, imajı veriliyor. Kocatepe Cami din görevlisi, M. Yüce’de Aşureyi, ilk defa yaptıklarını ve bundan sonrada böylesi etkinliklerin yapılacağını açıklıyor..

 

Ne hoş ne hoş...   Öncelikle Aşure kaynatıp dağıtan bayanlara; gösteriş için olmasın, Hak için olsun bacım, Hak için olsun diyelim... Kızılbaşın aşına ortak olanlar, kılıcını da sallar, başka Alevi inanç ve geleneklerine de sahip çıkar herhalde..  Örnek: Kuran’da geçen, türbanı çarşafı yırtıp atar.. 3-5 eşliliğe, 9 yaşında Ayşe’lere nikah kıyılmasına,  cennete erkeklere 16’sında ebedi bakire huriler dağıtan, 2 kadının tanıklığını bir erkek yerine sayan, ona yarım hak tanıyan, haremlik selamlık dini yaklaşımlara karşı çıkarlar.. O zaman dağıtılan Aşureler halk ve Hak katında daha makbule geçer ‘İnşallahhh’’...... 

  

 

Düğün değil, bayram değil,  hoca beni niye öptü, camide aşure de nerden çıktı ?.. Bağışlayın, insan ister istemez, 1400 yıldır Kızılbaşın kestiğini yemeyen, kanı helal, malı haram, (daha sonra TC döneminde malı da helal ) diyen bir zihniyet, durup dururken neden, birde Aşure kaynatmaya başladı acaba, diye soruyor kendi kendine?.

9 Kasım 2008’de Ankara’da  yüz binin üzerinde Alevi, ilk kez kendi istemleri için  yürüdü, ‘’Diyanet lav edilsin, Diyanete vergi ödemek istemiyoruz, her inanç kendi giderini kendi karşılasın’’ diye haykırıp Alevi toplumunun istemlerini dile getirdi...  Ne tesadüf, Diyanet işleri başkanlığı, aşureyi yeni keşfetmiş olacak ki, tarihinde ilk defa bu yıl, (içinde Alevi, 12 imam vs. kelimesi geçmese de) bir Aşure mesajı  yayınladı. Kopenhag Kocatepe Camisinde de, ilk kez düzenlenen ‘’Aşure ikramı’’ da Diyanetin başlattığı bu ‘’cümbüşün’’ bir parçası olsa gerek..

 

Eeee,, yıllardır Alevilerin de verdiği vergiden, askeriyeden sonra  en büyük payı alan Diyanet kurumu, 120 bin cami imamı, din görevlisinin maaşının tehlikeye  girdiğini görüp boş duracak değil ya... Diyanet işleri başkanı Ali Bardakoğlu ne olur, ne olmaz diye, işi sağlama alıyor, şimdiden Diyanetin bardağına Aşure dolduruyor ki, halen sözde laik devlet hayalleri ile  gözlerine perde çekilip uyutulan Aleviler uyanmasın..  Aleviler bak ‘’laik din-ayetli devletümüz’’ camilerinde bile ‘Alevi Aşuresi’’ dağıttırıyor diye sevinsinler.  Bugüne kadar 5 kuruş geri almadıkları Diyanete ve imamlarına maaş, camilere elektrik su  vs.  için,  cici cici vergi vermeye devam etsinler.. Fakat çabalar boşa, 3ler 5ler 7ler 40lar Sivasbelada devlet eliyle yanan yakılan canlar, delili uyardı. Ekmek elden su gölden, yok öyle yağma, artık..

 

10-12 Muharremde (veya  İmam  Hüseyin’in katledildiği miladi 10 Ekimde))  değil de, 1 Muharremde aşure kaynatıldığını da ilk defa görüyoruz. Amaç aşure değil, bayram yapmak, hicri (İslam-i) yılbaşını (1. Muharremi)   kutlamak, Alevileri asimle edemediler Aleviliği asimle etmek olsa gerek.. Aynı zamanda da, miladi takvim ve yılbaşının kaldırılması, İslami takvimin geri gerilmesi için ayak yapmak. Yani bir taşta 2-3 kuş birden vurmak..  Kocatepe Cami din görevlisi M. Yüce’nin belirttiğine göre, Aşure birlik ve beraberliği simgeliyormuş.  Bu birlik beraberlik,   İmam Hüseyin’lerin, devrimcilerin zalimlere, sömürüye, haksızlığa karşı boyun eğmeyen, yarin dudağından gayrı her şeyi paylaşmak için birlik beraberlik mi? Yoksa Alevilerin verdiği vergiden zıkkımlanmaya devam edip, halkı uyutmak, devlet eliyle din iman, Allah Kuran Peygamber ‘’AKP’’ pazarlayıp, Müslümanlık taslamak için mi birlik beraberlik? Ne için birlik olacağımızı bilelim de ona göre davranalım..

 

Aleviler Bektaşiler Kzılbaşlar, Kalubeladan, Kerbeladan Sivasbelaya, her aşureden önce 12 gün,, ‘’Zalimlerin zulmü  bizim gözümüzü yaş eyledi,, Hüseyin aşkı, namımızı böyle KIZILBAŞ eyledi’’  deyip dünün, bugünün yezitlerine lanet okur.. Ondan sonra alın teri ile kazanılan, gönül rızası ile getirilen az öz, lokmalar karıştırılıp Aşure edilir. Eşitçe paylaşılıp Hak lokmasına destur verilir, ardından çalışıp kazanana, getirip pişirene, kaldırıp götürene, yiyen, yedirene delil duasına, eyvallah çekilir..  Kimse yutamayacağı lokmayı ağzına almasın, aşuremize çamur ellerini sokmasın..

1 Muharremde aşure düzenleyip aşuremize çamur katan, AKP ve Diyanet  yakında, izzet-dinci hoca-dedelerine maaş bağlayıp, Alevilerin ve Aleviliğin başına AKP Sünni ve Şii İslam kara çarşafını bağlamaya çalışacaktır..
 

Bazılarına sözlerimiz, kaba saygısızlık olarak  gelebilir.. Ne ekersen, onu biçersin derler.. Geçmişi geçelim, 1937 Dersim, ardından Maraş, Çorum, Sivas, Gazi Alevilerin gördüğü saygı ortada.. Vergimizden maaş alan  Diyanet işleri başkanı, ilk kez Aşure mesajı yayınlıyor fakat ‘’Alevi’’ kelimesini inancımızı kimliğimizi ağzına bile almaya tenezzül etmiyor.. Yani TC devletinin inançla ilgili en üst kurumu,, Alevi  inancımızı, kültürümüzü, kimliğimizi varlığımızı kabul etmiyor YOK sayıyor.. Alevilerde bundan sonra diyaneti yok sayıyor.. 

Türkiye’de devletlü-diyanetten bu güne kadar hizmet alan ve onun imamının arkasında saf tutan herkes, Alevilere en az 85 yıllık borçludur.. Bu borç Alevilere (kurumlarımıza) geri ödenmeden HAK yerini bulmaz, yaptıkları ibadetlerde kabul olmaz..  Türkiye’de haksızlığın, gericiliğin, ilticacı F-tipi örgütlenmenin kalesi diyanettir.   Aleviler Devletlü-Diyaneten davacıdır.. Alevilerin hakkı geri verilsin, diyanet kapatılsın, her inanan gitsin kendi inancına ‘’inanç vergi’’ versin, inançlar tüm giderlerini kendi karşılasın.. Kimsenin hakkı kimseyse geçmesin.. Devlet canlı bir varlık değildir.. Devletin dini, imanı olmaz.. TC laik değildir, laik olsun, herkes bu ı-layıklıktan kurtulsun..

 

 

Feramuz Acar   19.01.2009  Danimarka