MUHSİN YAZICIOĞLU KİMDİR ASLINDA....  Günay Doğan.

Aşagıdaki satırlara katılmamak mümkün degil.
  

Bizim ülkemiz gariptir; ülke insanımız ise daha bir garip. Mesela ölen sanatçılarımız vardır. Ölmeden önce kimsenin umrunda değildir, öldükten sonra ise "İnanılmaz büyük sanatçıydı vah vah!" denilir. Söz konusu sanatçı, gerçekten büyük müdür bilinmez ama, bizim halkımızın genelinin bu konuda bir zaafı olduğu muhakkaktır.

Muhsin Yazıcıoğlu ,  helikopter kazası sonucu  hayatını kaybetti.Ölüm haberi geldikten sonra medya kuruluşlarının takındığı tavır, çok  ilginç ve iğrenç.
 "Muhsin Başkan'ın kendi sesinden şiiri" başlığı atılıp, adamın bir süre önce okuduğu 'acıklı' şiir yayınlanır ya da "Öyle bir hayat ki..." diye bir başlık atılıp, Muhsin Yazıcıoğlu övüle övüle bitirilemez.
Sevgi pıtırcığıdır sanki Muhsin Yazıcıoğlu, sanki Nobel Barış Ödülü sahibi...

Ölen insanın ardından genelde üzülmek lazımdır. Bize böyle öğretilmiştir. Yani biz Anadolu'da yetişen, bu kültürü alan insanlar olarak ölümlere üzülürüz, peşlerinden ağıtlar yakarız, insanlar genelde siyah giyer de belli eder yaslarını; bir manada kara günlerdir ölümlü günler.
Ancak , Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümüne pek üzülmediğimi söyleyebilirim. "E nasıl bir çelişki bu?" diye sorarsanız  hemen durumu özetleyeyim.

Muhsin Yazıcıoğlu'nun temsil ettiği, uğruna partiler kurduğu fikirleri zehirliydi.

Abdullah Çatlı'nın dostudur Muhsin Yazıcıoğlu. Abdullah Çatlı'nın nasıl bir insan olduğunu, sözde vatanseverlik maskesi altında gençleri nasıl öldürdüğünü, iplerle boğduğunu bilmeyeniniz yoktur sanırım. Abdullah Çatlı yakalanır. Emniyeti arayan Muhsin'dir. Der ki: "Çatlı'yı bırakmazsanız, Ankara'nın her yerinde bomba patlatırız."

Birçok katliamla ilgili kendisine dava açılmıştır. Ancak neredeyse tüm benzer görüşü savunanlar gibi, kendisi de bu davalardan beraat etmiş ve aynı kişi, meclise milletvekili olarak girebilmiştir, parti kurabilmiştir. Söz konusu katliamların itirafçıları, "Emirleri Muhsin Yacıcıoğlu'ndan aldık" demiştir ancak ne deseler boştur. Gelin görün ki; olan, 20'sinde hayata veda eden gençlere olmuştur.
Yine aynı itirafçılar ve bir zamanların Ülkü Ocakları Hukuk Masası şefleri, Sivas Katliamı'nın planlayıcıları içerisinde de Muhsin Yazıcıoğlu'nun olduğunu ifade eder. Hatta bizzat, katliam sırasında Sivas'ta olup olaylara önderlik ettiği söylenir. Bu denilenler itirafçıların 'deme'sidir de bir de katliamı yaşayanların anlatımı vardır. Madımak Oteli'ndeki yangından kaçıp, yan taraftaki Büyük Birlik Partisi binasına sığınmak isteyen birçok kişi, parti pencerelerinden uzanan elleri kalaslı gençler tarafından dövülmüştür. Birçok insan oracıkta can vermiştir. BBP'den yükselen "Geberin pislikler!" sesleri ise hiç dinmemiştir.

Maraş Katliamı'nı bilirsiniz. Öyle bir katliamdır ki bu; sırf alevi ve solcu oldukları için hamile kadınların karınları deşilip içerisindeki ceninler duvarlara yapıştırılıyor. Öyle bir katliamdır ki bu; çocuklar bile kafalarından ağaçlara çakılıyor. Öyle bir katliamdır ki bu; insanlar baltalarla paramparça ediliyor. Öyle bir katliamdır ki bu; 505 kişi hayatını kaybediyor, binlercesi yaralanıyor. Katliamı gerçekleştirenlerin ve halkı kışkırtanların ülkücü çeteler olduğunu bilmeyeniniz var mı? Ya ülkü ocaklarının başında Muhsin Yazıcıoğlu'nun olduğunu bilmeyen?

Çok mu uzak verilen örnekler? Peki gelelim birkaç yıl öncesine. Hrant Dink; ermeni bir aydın. İki halkın kardeşçe yaşayabileceniği her fırsatta söyleyen, bu amaç ile çabalayan bir gazeteci. O da katledildi. Cinayeti azmettirenleri de hepimiz yakından tanıyoruz. Erhan Tuncel ve Yasin Hayal de bu azmettiricilerden; cezaevindeler. Erhan Tuncel, Muhsin'in Trabzon'daki miting ve toplantılarını organize eden ve Trabzon'da onun korumalığını üstlenen bir kişi. Bu durum resimlerle de ispatlıdır. Yasin Hayal de, her mahkemede "Yaşasın Büyük Birlik Partisi" diye slogan atan bir kişidir ki; BBP'nin hem kurucusu hem de her şeyidir Muhsin Yazıcıoğlu. Hem, Yasin Hayal Mc Donalds'a bomba atarken ve bu durum emniyet kayıtlarında sabitken, Muhsin "Yasin Hayal, Mc Donalds'a maytap atmış" deyiveriyor ki, maytap nerde, bomba nerde... Ve yine Söylemeden edemeyeceğim ki, Yasin Hayal ifadelerinde "Cezaevindeyken BBP MKYK üyesi Halis Egemen ve BBP İl Başkanı Yaşar Cihan'dan 1000 YTL para ile giyecek ve eşya yardımı aldım" demiş ve bu sözlerin ortaya çıkmasından sonra, kamuoyu Muhsin 'den bu iki görevliyi görevinden ihraç etmesini beklerken, Muhsin: "Arkadaşlarımı infaz etmem" demiştir.

Geçmişi karanlık olan bir insandır Muhsin Yazıcıoğlu. Kazası nedeniyle, duygu sömürüsü yapılıp da "Masum insan" imajı çizmeye gerek yok. Ölülerin ardından o kadar gözyaşı döktük ki; öldüren zihniyetin temsilcilerine, elbette gözyaşı dökmeyeceğiz. Ve ben elbette üzülmeyeceğim. İlk bakışta "acımasız" gibi görünse de bu dediklerim; kimlerin acımasız olduğu gün gibi ortadadır. Sadece gerçekleri görmek için hangi açıdan bakmamız gerektiğini bilelim.
 
Günay Doğan.

NOT: Düşen helikopterin kaza ile düşmediği, ergenekon tanıklığı nedeniyle düşürüldüğü iddiaları medyada yazılıp çizilmektedir.
 
 ÖYLE YA DA BÖYLE ÖLEN YAZICIOĞLU İÇİN MEDYANIN SERGİLEDİĞİ TUTUM
"KEL ÖLÜR  SIRMA SAÇLI OLUR, KÖR ÖLÜR  BADEM  GÖZLÜ OLUR "  ATASÖZÜNÜ ÇAĞRIŞTIRMIYOR MU ...