DABF / Alevi Forbundet i Danmark / Feramuz Acar

 

DABF Semahlarımız

Semahlarımız, Seyir için olmaya, Aşk için ola, Hak için ola..

 

 

 

Alevilikte Semah ve önemimi  (< ayrıntılı bilgi için buraya bas)

 

Semah sözleri  (< worrd.doc  indir)

 

 

1- Bütün Evren Semah Döner   PAGEREF _Toc177959208 \h 3

2- Ala Gözlü Nazlı Pirim.. PAGEREF _Toc177959209 \h 3

3- Değişmek istemem bin peygambere. PAGEREF _Toc177959210 \h 4

4- Yemen ellerinden beri gelirken Turnalar o Şahı PAGEREF _Toc177959211 \h 4

5- Demi demi şirin demi PAGEREF _Toc177959212 \h 5

6- Güzel Aşık Cevrimizi demedim mi?. PAGEREF _Toc177959213 \h 5

7- Beri gel geri gel ademden kaçmada Ademden kaçma. PAGEREF _Toc177959214 \h 6

8- Turnalar turnalar PAGEREF _Toc177959215 \h 6

9- Bir Nefesçik Söyleyeyim.. PAGEREF _Toc177959216 \h 7

10- Başım Açık Yalın Ayak Yürüttün. PAGEREF _Toc177959217 \h 7

11- Kerbela çölünden sakin mi geldin. PAGEREF _Toc177959218 \h 7

12- Bugün Yasta Gördüm Zülfü Siyahım.. PAGEREF _Toc177959219 \h 8

13- Bendeki yareler türlü türlüdür PAGEREF _Toc177959220 \h 9

14- Medet Allah, ya Muhammet, ya Ali PAGEREF _Toc177959221 \h 10

15- Şano Şano. PAGEREF _Toc177959222 \h 11

16- Bava  Herkesin kolo hakka yalvarıyor! PAGEREF _Toc177959223 \h 12

17- Hü diyelim döne döne. PAGEREF _Toc177959224 \h 15

18- Aşkın dolusunu içen erenler PAGEREF _Toc177959225 \h 16

19- Medet Allah, ya Muhammet, ya Ali PAGEREF _Toc177959226 \h 16

20- Kırat bu dağları aşmalı bugün (1) PAGEREF _Toc177959227 \h 17

20- Kırat bu dağları aşmalı bugün (2) PAGEREF _Toc177959228 \h 18

21- Damme Damme (dem dem) PAGEREF _Toc177959229 \h 18

22- Gitme Durnam Gitme Dağlar Dumandır PAGEREF _Toc177959230 \h 19

23- Çağlar gelir şahım Abdal Musaya. PAGEREF _Toc177959231 \h 19

24- Yüce Dağ Başında (Hubyar Semahı) PAGEREF _Toc177959232 \h 20

25- Yürü Güzel Yürü Yol Almazsın. PAGEREF _Toc177959233 \h 20

26- Dolani dolani gelir PAGEREF _Toc177959234 \h 21

27- Yürü Güzel Yürü Yolundan Kalma. PAGEREF _Toc177959235 \h 21

28- Armut Ağacı PAGEREF _Toc177959236 \h 21

29- Bugün bize pir geldi PAGEREF _Toc177959237 \h 22

30- Bugün Yasta Gördüm Zülfü Siyahım.. PAGEREF _Toc177959238 \h 22

31- Şu karşıki yayla ne güzel yayla. PAGEREF _Toc177959239 \h 23

32- Yemen ellerinden beri gelirken Turnalar o Şahı PAGEREF _Toc177959240 \h 23

33- Başım açık yalın ayak yürüttün. PAGEREF _Toc177959241 \h 24

34- Ela gözlerini sevdiğim dilber PAGEREF _Toc177959242 \h 25

35- İki turnam gelir dost ellerinde. PAGEREF _Toc177959243 \h 25

36- Evvel erkan ile evvel yol ile. PAGEREF _Toc177959244 \h 26

37- Bugün Yasta Gördüm Zülfü Siyahım.. PAGEREF _Toc177959245 \h 26

38-  Bu yola erenlerindir PAGEREF _Toc177959246 \h 27

39- Salını salını cananım gelen efendim.. PAGEREF _Toc177959247 \h 27

40- Kırat Semahı PAGEREF _Toc177959248 \h 28

41- Dolandı Ali PAGEREF _Toc177959249 \h 29

42- Yumak yumak olmuş saçının teli PAGEREF _Toc177959250 \h 29

43- Çağrışa Çağrışa havada turnam.. PAGEREF _Toc177959251 \h 30

44- Turna Semahı PAGEREF _Toc177959252 \h 30

45- Salını salını cananım gelen efendim.. PAGEREF _Toc177959253 \h 31

46- Ey şahin bakışlım bülbül ağızlım.. PAGEREF _Toc177959254 \h 32

47- Yine dertli dertli iniliyorsun. PAGEREF _Toc177959255 \h 32

48- Havayı deli gönül havayı PAGEREF _Toc177959256 \h 32

49- İki turnam gelir başı çıralı PAGEREF _Toc177959257 \h 33

50- Turnalar semahı PAGEREF _Toc177959258 \h 33

51- Bendeki yareler türlü türlüdür PAGEREF _Toc177959259 \h 34

52- Leylan leylan. PAGEREF _Toc177959260 \h 34

53- Bağlar gelir şahım Abdal Musaya. PAGEREF _Toc177959261 \h 35

54- Bir Nefesçik Söyleyeyim (Pir sultan) PAGEREF _Toc177959262 \h 36

55- Bir nefesçik söyleyim (Hatayi) PAGEREF _Toc177959263 \h 36

56- Kaldır kaldır kolların kaldır PAGEREF _Toc177959264 \h 37

58- başım açık yalın ayak yürüttün. PAGEREF _Toc177959265 \h 38

60 Abdal Olsam Şallar Giysem Ağnime. PAGEREF _Toc177959266 \h 39

61- Gelmiş İken Bir Habercik Sorayım.. PAGEREF _Toc177959267 \h 39

62- İki durnam gelirde dost elinde. PAGEREF _Toc177959268 \h 40

63- TUNCELİ TURNA SEMAHI PAGEREF _Toc177959269 \h 40

64- Nurhak Semahı PAGEREF _Toc177959270 \h 41

65- Gül ağacı açılır ucu. PAGEREF _Toc177959271 \h 42

66- Sabah seherinde cümbüşe geldim.. PAGEREF _Toc177959272 \h 43

67- Turnam ne diyardan gelirsin yalnız. PAGEREF _Toc177959273 \h 43

68- iki turnam gelir başı çığalı PAGEREF _Toc177959274 \h 44

69- Ne sorarsın behey gafil PAGEREF _Toc177959275 \h 44

Ne sorarsın behey gafil PAGEREF _Toc177959276 \h 44

70- İnsan olmaya geldim.. PAGEREF _Toc177959277 \h 45

71- Ceylan Gözlerine Kurban Olduğum.. PAGEREF _Toc177959278 \h 45

72- Aglar da gezerim daglar basinda. PAGEREF _Toc177959279 \h 46

73- Ezel bahar geldi kalkin gidelim.. PAGEREF _Toc177959280 \h 46

74- Geldim su alemi islah edeyim.. PAGEREF _Toc177959281 \h 46

75- Onume bir cigir geldi PAGEREF _Toc177959282 \h 47

76- Yuce dag basinda bir kus ucurdum.. PAGEREF _Toc177959283 \h 47

77- Aşağıdan Gelen Telli Turnam.. PAGEREF _Toc177959284 \h 47

78- Kırat semahı PAGEREF _Toc177959285 \h 48

79- Kaldır kaldır kollar kaldır PAGEREF _Toc177959286 \h 48

80- Başım açık yalın ayak yürüttün. PAGEREF _Toc177959287 \h 50

81- Evel erkan ile evel yol ile. PAGEREF _Toc177959288 \h 50

82- Abdal Olsam Şallar Giysem Ağnime. PAGEREF _Toc177959289 \h 51

83- Seherde bir baga girdim.. PAGEREF _Toc177959290 \h 51

84 Aglar da gezerim daglar basinda. PAGEREF _Toc177959291 \h 51

85- Ceylan bakisina kurban oldugum.. PAGEREF _Toc177959292 \h 52

86- Ezel bahar geldi kalkin gidelim.. PAGEREF _Toc177959293 \h 52

87- Geldim su alemi islah edeyim.. PAGEREF _Toc177959294 \h 52

88- Miraçlama. PAGEREF _Toc177959295 \h 53

89- Ya Hızır Semahı PAGEREF _Toc177959296 \h 54

90- Hey Dost , Hey Dost PAGEREF _Toc177959297 \h 54

91- Dooost Mecnun Olup Leyla’sını Bulanlar PAGEREF _Toc177959298 \h 55

92- Elâ Gözlü Pirim Geldi, PAGEREF _Toc177959299 \h 55

93- Horasandan kalktım sukûn eyledim.. PAGEREF _Toc177959300 \h 56

94- Enel Hak dedik çekildik dara. PAGEREF _Toc177959301 \h 56

95- İçmişem bir dolu olmuşam ayık. PAGEREF _Toc177959302 \h 57

96- Hak Muhammet Ali’den aldım dersimi PAGEREF _Toc177959303 \h 57

97- Cevahirin almayınca. PAGEREF _Toc177959304 \h 57

98- Gördüm bir bülbül feryada düşmüş. PAGEREF _Toc177959305 \h 58

99- Ta ezelden bezminde ben seni sevdim.. PAGEREF _Toc177959306 \h 59

100- Ne güzel yerde meskanım.. PAGEREF _Toc177959307 \h 59

101- İlim dergahının kapısını açan. PAGEREF _Toc177959308 \h 60

102- Semah (Dem Dem Ali Dem) PAGEREF _Toc177959309 \h 60

103- Erzincan semahı PAGEREF _Toc177959310 \h 61

 

 

 

1- Bütün Evren Semah Döner

 

Bütün evren semah döner
Aşkından güneşler yanar
Aslına ermektir hüner
Beş vakitle avunmayız

Canan bizim canımızdır
Teni bizim tenimizdir
Sevgi bizim dinimizdir
Başka dine inanmayız

Hüdai’yim hüdamız var
Dost elinden bademiz var
Muhabbetten gıdamız var
Ölüm ölür biz ölmeyiz

 

2- Ala Gözlü Nazlı Pirim 

 

Ala Gözlü Nazlı Pirim
Gönül Senin Pervendedir
Ben Severim Sen Kaçarsın
İman Senin Nerendedir

Sultanım Ali Lokmanım Ali
Cömertsin Ali Rahmansın Ya Ali
Garipler Derdine Oy Oy
Dermansın Ali Ali Sultansın Ali Ali

Akar Boz Bulanık Çaylar
Meyvasız Olur Mu Bağlar
Akın İle Olmaz Sağlar
Hesap Yolu Sürendedir

Sultanım Ali Lokmanım Ali,
Cömertsin Ali Rahmansın Ya Ali
Garipler Derdine Oy Oy
Dermansın Ali Ali Sultansın Ali Ali

Kaşların Kurulu Yaydır
Mah Cemalin Bedir Aydır
Bahçaya Girmek Kolaydır
Fesat Gülü Derendedir

Sultanım Ali Lokmanım Ali
Rehberim Ali Cömertsin Ya Ali
Garipler Derdine Oy Oy
Dermansın Ali Ali Dermansın Ali Ali

Derviş Bellidir Tacından
Dert Alıyor Dert Ucundan
Şu Densiz İnsanlar Suçundan
Sefil Baykuş Virandadır

Sultanım Ali Rehberim Ali
Lokmanım Ali Yetiş Ya Ali
Garipler Derdine Ya Dost
Dermansın Ali Ali Dermansın Ali Ali

Derviş Alim Der Övdüğüm
Aşkın Hayalin Kurduğum
Suç Benim Değil Sevdiğim
Sana Meyil Verendedir

Sultanım Ali Rahmanım Ali
Lokmanım Ali Cömertsin Ya Ali
Garipler Derdine Ya Dost
Dermansın Ali Ali Dermansın Ali Ali

 

3- Değişmek istemem bin peygambere


Değişmek istemem bin peygambere
Yarap dertlilerle bir eyle beni
Girmem cennet için cem kuranlara
Sitem deryasında sır eyle beni
Haydar haydar haydar sır eyle beni
Ali Ali Ali sır eyle beni

Canan denen cezayı bırakma tende
Cemsiz dem sürmeyin fani dünyada
Eski ziynet ile yeni zindanda
Mesti merdan ile nur eyle beni
Haydar haydar haydar nur eyle beni
Ali Ali Ali nur eyle beni

Yaralarım derin Muhammet sızlasın
Hünkar saray alim seni özlesin
Bir damlacık kanım kanım Hüseyin desin
Hasanın uğruna var eyle beni
Haydar haydar haydar var eyle beni
Ali Ali Ali var eyle beni

Haydar haydar haydar var eyle beni
Ali Ali Ali var eyle beni
Kırk yamalı bir hırka giyeyim
Pirin deryasında ölüm seveyim
Aşkın kazanında semah döneyim
Yoktan bilmeyenden var eyle beni
Haydar haydar haydar var eyle beni
Ali Ali Ali var eyle beni

Mahzuni Şerifim dosta aittir
Aşkım Hüseyin’dir nefsim Alidir
Çoban eyle beni beni çileler güttür
Abdal (Fakir) Musalara tur eyle beni
Haydar haydar haydar tur eyle beni
Ali Ali Ali tur eyle beni

 

4- Yemen ellerinden beri gelirken Turnalar o Şahı

 

Yemen ellerinden beri gelirken -beri gelirken
Turnalar o şahı -şahı- görmediniz mi
Hava üzerinde semah dönerken -semah dönerken
Turnalar o şahı -şahı- görmediniz mi


Aman turnam aman aman Ali misin sen
Yoksa Hünkar Hacı Bektaş Veli misin sen
Ali sevilmez mi -hey hey- deli misin sen

Gitme turnam gitme dağlar salında -dağlar salında
Hakkın kelamını -hey dost- kesme dilinden
Sevdiceğim kalmış Kenan ilinde -Kenan ilinde
Kenan ilide dost dost Kenan ilinde / Aman turnam ...

 

Aman turnam aman aman Ali misin sen
Yoksa Hünkar Hacı Bektaş Veli misin sen
Ali sevilmez mi -hey hey- deli misin sen

 

 

5- Demi demi şirin demi

 

Alçakta yüksekte yatan erenler

Yetişin imdada aldı dert beni

Başım alıp hangi yere gideyim

Gittiğim yerlerde buldu dert beni

 

Demi demi şirin demi

Gelir geçer dünya gamı

İyilere cennet cemal

Kötüye kasavet gammı

Hudey hudey şah aşkına

Sen yardım eyle düşküne

 

Oturup benimle ibadet kıldı

Yalan söyledi de yüzüme güldü

Yalın kılıç olup üstüme geldi

Çaldı bölük bölük böldü dert beni

 

Üstümüzden gelen boran kış gibi

Yavru şahin pençesinde kuş gibi

Sabahın seheri gelen düş gibi

Çağırta bağırta aldı dert beni

 

Abdal Pir Sultanım gönlüm hastadır

Kimseye diyemem gönlüm yastadır

Bilmem deli oldu bilmem ustadır

Şöyle bir sevdaya saldı der beni

 

6- Güzel Aşık Cevrimizi demedim mi?


Güzel aşık cevrimizi
Çekemezsin demedim mi
Bu bir rıza lokmasıdır
Yiyemezsin demedim mi


Yemeyenler kalır naçar
Gözlerinden kanlar saçar
Bu bir demdir gelir geçer
Duyamazsın demedim mi

 

Bu dervişlik bir dilektir
Bilene büyük devlettir
Yensiz yakasız gömlektir
Giyemezsin demedim mi

 

Çıkalım meydan yerine
Erelim Ali sırrına
Can ü başı Hak yoluna
Koyamazsın demedim mi

 

Aşıklar kara baht(ı) olur
Hak’ın katında kutl’olur
Muhabbet baldan tatl’olur
Yiyemezsin demedim mi

 

Pir Sultan Abdal Şahımız
Hakk’a ulaşır ahımız
On İk’imam katarımız
Uyamazsın demedim mi

 

7- Beri gel geri gel ademden kaçmada Ademden kaçma

Ladik Semahı


Salını salını cananım gelen efendim
Gel böyle sallanma güzelim göz değer sana
Al yeşil giyinmiş cananım gelen efendim
Sonra rakiplerden güzelim göz değer sana

Gel ha gel..Yürü canan daaa.... yürü...

Beri gel beride ademden kaçmada Ademden kaçma
Gizli sırlarını yadlara açma
Her gördüğün sudan eğilip içmede eğilip içme
Senin için abu da zemzem sular var

Ah canım canımda sar canım canım
Gözlerinden akan gül  bala kurbanım
Leblerinden akan hü bala kurbanım

Hü dost...

Kul Hüseynim bu dert bizi almaz mı da bizi almaz mı
Bu hasretlik kıyamete kalmaz mı
Bu yarayı çeken bir gün ölmez mi de bir gün ölmez mi
Seni merhem olup ta sarmazsa eğer

 

8- Turnalar turnalar

(Amasya Semahı)

 

Pervaz vurup gökyüzünde dönünce
Dinleyin tarif edem yolu turnalar
Hidayet Mevla’dan kalkın deyince
Gözetleyin sağı solu turnalar

Varıncağız Amasya’nın üstüne
Secde kılın Hamdullah’ın postuna
Dergahını, damanına, destine
Ezelden demişiz beli turnalar

Durmayın Çetmi’de açın pervazı
Ali Pir Civan’a eyley’n niyazı
Hacıköy’de şehitlerin şahbazı
Onun da bir ismi deli turnalar

Merzifon’dan seyreyleyin obayı
Kılavuz eyleyin bâd-ı sabayı
Ziyaret eyleyin Pir-i babayı
Hoştur o sultanın hali turnalar

Bir gececik yatın Kırklar dağında
Bülbül öter bahçesinde bağında
Açın kanatları seher çağında
Seyredin ülkeyi ili turnalar

Hamdülillah gören çeker mi yası
Pirim Bektaş Veli mülkün ihyası
Nur-î Cemalettin hasların hası
PERVANE ol yarin kulu turnalar

 

9- Bir Nefesçik Söyleyeyim

 

Bir nefesçik söyleyeyim

Dinlemezsen neyleyeyim

Aşk deryasın boylayayım

Ummana dalmağa geldim

 

Ben Hak'la oldum aşina

Kalmadı gönlümde nesne

Pervaneyim ateşine

Oduna yanmağa geldim

 

Aşk harmanında savruldum

Hem elendim hem yuğruldum

Kazana girdim kavruldum

Meydana yenmeğe geldim

 

Ben Hakk'ın edna kuluyum

Kem damarlardan biriyim

Ayn-ı cemin bülbülüyüm

Meydana ötmeye geldim

 

Pir Sultan'ım der gözümde

Hiç hata yoktur sözümde

Eksiklik kendi özümde

Darına durmağa geldim

 

10- Başım Açık Yalın Ayak Yürüttün

Aşık Sıdkı Baba – MersinTarsus yöresi

Başım açık yalınayak yürüttün
Sen merhamet eyle lebbi balım yar
Yüreğimi ceviz gibi çürüttün
Senin aşkın büktü kaddi dalım yar

Çektirme cefalar yandırma nara
Yitirdim aklımı kaldım divane
Köşeyi vahdette koyma avare
Dar-ul aman Cemalettin velim yar

Sıdkı yakma ömrüm kal-u kıl ile
Hazine aranmaz kuru fal ile
Yırtık gömlek ile eski şal ile
Daha böyle nasıl olur halim yar

 

11- Kerbela çölünden sakin mi geldin

(Dertli Divane / Urfa)


kerbela çölünden sakin mi geldin
ne yaman firgatli ötersin turnam
imam ali katarına uyuban
kırkların semahın tutasın turnam

kırklar senin ile biledir bile
yedilerin kanın komayın kollar
ol Hızır nebiden yardımcın ola
güruhu naciye eresin turnam

alini avazı sende bulundu
ne yaman ötersin bağrım delindi
o pirden bir haber alda gel şimdi
gönlümün gamını atasın turnam

ezel bahar yaz ayları doğanda
semah tutup gökyüzüne ağanda
yavru şahin tellerine değende
alim dost dost diye ötesin turnam

dedemoğlu durmuş katli niyaza
oturmuş kandili bellini çözer
mecnun leyla için çölleri gezer
can ver ki canana yetesin turnam

 

 

12- Bugün Yasta Gördüm Zülfü Siyahım

 

(Dertli Divani dede) Urfa yöresi


Nenni De Nenni Nenni
Dost Nenni Nenni Has Nenni Nenni

Bugün Yasta Gördüm Zülfü Siyahım (Zülfü Siyahım)
Gülmedi Sultanım (Dost Dost) Bilmem Ne Haldır
Halım Arz Eylerim Dinle Ahvalım
Sormadı Sultanım Bilmem Ne Haldır

Nenni De Nenni Nenni
Dost Nenni Nenni Has Nenni Nenni

O Sultanı Aşıklardan Sorarım (Gurban Sorarım)
Bugün Dünya Yarın (Dost Dost) Ahret Ararım
Aşkına Kıldığım Sabr-ı Kararım
Kalmadı Sultanım Bilmem Ne Haldır

Nenni De Nenni Nenni
Dost Nenni Nenni Has Nenni Nenni

Senin aşk ucundan od'a yandım men
Men öldürüp etme ara yerde kan
Gözlerimde fer yok dizimde derman
Kalmadı sultanım bilmem ne haldır

Nenni De Nenni Nenni
Dost Nenni Nenni Has Nenni Nenni

O Sultandır Her İşlerin Sebebi
Alnının Uğrunda Gördüm Habibi
Yaralara Merhem Saran Tabibi
Sarmadı Sultanım Bilmem Ne Haldır

Nenni De Nenni Nenni
Dost Nenni Nenni Has Nenni Nenni

Veli'm Hu Der Aklım Başımdan Gitti
Sağlığımda Beni Salacak Etti
Cenazeni Kılırım Deyi Vadetti
Kılmadı Sultanım Bilmem Ne Haldır

Gece Gündüz Durmaksızın
Yoluna Revanım Senin
Her Yerde Hazır Nazırsın
Sensin Madubu Cümlenin

Ezel Ebed Sensin Gaffar
Varlığın Bizim İle Var
Gel Ihsan Eyle Güzel Yar
Bize Gevheri Madenin


Muhammet Ali Nurundur
Bektaşi Veli Sırrındır
Kul Senin Gizli Varındır
Gördük Didar-ı Cemalin


Dertli Divani'ye Himmet
No'la Dilber Kıl Hidayet
Bakidir Nur-u Velayet
Şahid-i Kur'an Ül Mübin

           Gülbeng

"Bizmişah......
Semahlar saf ola, günahlar af ola.
Semahlar kırklar semahı ola.
Rehberimiz On İki İmam,
Yardımcımız Hak Muhammed Ali Ola.
Dil Bizden Nefes Hünkar Hacı Bektaş Veliden Ola.
Gerçek Erenler Demine Hü..."

 

13- Bendeki yareler türlü türlüdür 

 

Yine dertli dertli iniliyorsun..
Sarı durnam sinen yaralandı mı
Hiç el değmeden de inliyorsun
Sarı durnam sinen yaralandı mı
Yoksa ciğerlerin parelendi mi

Parelendimi...

 

Yoksa sana yad düzen mi düzdüler
Perdelerin tel tel edip düzdüler
Allı da durnam, telli de durnam
Sinen yaralandı mı
Yoksa ciğerlerin parelendi mi

 

Hay hay, hay hay
Bahar seli gibi akıp çağlama
Dertli ötüp yüreğimi dağlama
Ustadını buldurayım ağlama
Sarı da durnam, allı da durnam
Sinen yaralandı mı
Yoksa ciğerlerin parelendi mi

 

Yas mı tuttun giyinmişsin kareler
Senin derdin açmış bana yareler
Esiri der nedir buna çareler
Allı da durnam, telli de durnam
Sinen yaralandı mı
Yoksa ciğerlerin parelendi mi

 

Hay hay, hay hay
Durnam niçin ahvalimi bilmezsin
Bendeki yareler türlü türlüdür
Öğüt versem öğüdümden almazsın
Bendeki yareler türlü türlüdür
Uçup havalanma yellere karşı
Bülbül figan eder güllere karşı
Gel beni al atma ellere karşı
Bendeki yareler türlü türlüdür

 

Abdal pir sultanım ben de böyleyim
Emir Hak'tan geldi hey hey kime neyleyim
Derdim çoktur hangisini söyleyim
Bendeki yareler türlü türlüdür

 

14- Medet Allah, ya Muhammet, ya Ali

(Kul Hikmet)

 

Medet Allah, ya Muhammet, ya Ali
Yusuf kuyusunda zindana düştüm
Gül bengi çekilen Bektaş-ı Veli
Gayretiniz yok mu ummana düştüm
Hü hü hü ummana düştüm

Fatime ananın eteğin tuttum
Server Muhammed'e göz gönül kattım
İmam Hasan ile çok mehtap sattım
Şah Hüseyin ile dükkana düştüm
Haydar Haydar Haydar dükkana düştüm

İmam-ı Zeynel'e can kurban ettim
Muhammed Bakır'la musayib tuttum
Cafer-i Sadık'a göz gönül kattım
Naci deryasında ummana düştüm
Hü hü hü canan ya Ali

Musa Kazım Şah Rıza'ya kavuştum
Kerbela çölünde cenge giriştim
Yezit ordusuyla hayli vuruştum
Yaralandı sinem al kana düştüm
Yaralandı sinem sinem al kana düştüm

Taki Naki Askeri'dir nurumuz
Mehdi mağarada gizli sırrımız
Cebrail önümüz, Cerrah belimiz
Kırklar'ın Cem'inde erkana düştüm
Haydar Haydar Haydar erkana düştüm

Oniki İmam Dergahı'nda ünüm var
Gece gündüz sohbetim var demim var
Çok günahım varsa neden gamım var
Ali gibi şahı merdana düştüm
Haydar Haydar Haydar canan ya Ali

Kul Himmet Üstadım bu nasıl yazı
Lezzet verir şirin muhabbet tuzu
Ali'nin alnında zöhre yıldızı
Meyli muhabbeti selvana düştüm
Haydar Haydar Haydar selvana düştüm.

 

15- Şano Şano

 

Qurbane to yi nami bi, çare mide bero

Astore Qıre Xızıri

Xızır qaji yo, vace ma ra nemıradiyo

Xatıre ehli momın e Heqi şano

Kert u Gedigu şano

Des u DıWucaxu, Des u DıEsqewu şano

Ceme Qırxleru şano

Xızır Nebi şano

Pire Fani şano

İmam Hesen u İmam Huseni şano

Wayire Hard u Asmeni şano

B8 comerdiye

xırave, çetine ma ra def ke

Xatıre Yer u Goki şano

Haci Bektaş Weli şano

Xırava çetine düri bero

Muhamed -Ali yo

Vane Ali nazli yo

Ali ma ra nemıradiyo

Xatıre tenga İmam Hesen u İmam Huseni şano

Zeynelabıdini şano

Muhamed Baqıri şano

İmam Caferi Sadıqi şano

Musai Kazımi şano

Heqo xırave ma ra def ke

Xatıre Musai Kazım, İmam Rızai Fırisati sane

İmam Taqi sane

Ali Naki sane

Heseni ul Eskeri sane

Mehdi Seyidi Zamani sane

Halmale Celal Abbasi sane

Wayire çerx u penvaji sane

Wayire ram u comerdiye sane

Wo qusur ma ra düri bero

Qılawuze xeri mire zerre kero

Xırava çetine def kero

Xatıre Yer u Goki şano

Des u DıWucaxo

Des u DıEwliyawo

Des u DıKabu şano

Ya Mehemed, Ya Eli sıtare cem u caniyo

Xo re veroceri

Vace derde ma re dermen bıveno

Ma be duz u rau ra cameverdo

Talıbo ke raa Mehemed-Eli der o

Sarewo ke tenge der o

Cıre bero comerdiye

Xırave, çetine ma re def kero

Astore berz u alçaxan o

De be, de be, de be, de be!...

Çare mide herey mekuye Heqo

Heqo tınazli ya

Jüyo ke venga to dano kes morım nemendo

Çever to de beno ra Heqo

Xırave, çetine çevere ma meke Heqo

Derdo gıran cane ma meke Heqo

Leke be ma ra düri bere Heqo

(Tewte xo de qesey keno)

De be, de be, de be, de be!...

 

Türkçesi:
 

16- Bava  Herkesin kolo hakka yalvarıyor!

De  himmet  eyleyin!

Dedim karanlıktır, akşamdır

Evlere ve konaklara çekilme zamanıdır

Hızır'ı sorarsan, konukların en yücesi

Yalvann Hızır'a hayırlı bir kılavuzu

-Ya Hak- kapımızdan yollasın içeri

Kötülüğü ve belayı-ya Hak- uzak götürsün bizden

Hatıra bağışlasın bizi

Bizi bağışlasın ocaklar'm, yükseklerin süvarisine

Hayırlıbir vesile -ya Hak- göndersin bize

Kötülüğü, belayı-ya Hak- uzak götürsün bizden

Bu demde pirimin ocağına

Seyd Hesen e Bone Tasni'ye yakarıyorum

Pirimin konuğu nazlıdır

Konuunu sorarsanız Hz. Hızır'dır

Hz. Hızır'a yal varayım

Diyeyim kusuru, güçlüğü

soyumuzdan sopumuzdan uzak götürsün

Akşamdır, karanlıktır

Bu fakir yakanyor Hak'ka

Hak'km şirin bir adıvar

Hiç mahrum kalmamış ona yakaran

Çoluk çocuğunuzu çetin belalardan esirgesin

Ağır hastalık komasın canımıza Hak u Teala

Canımızı fazla görmesin bize

Sürünerek gittim Kerte Boyer Bavayi'ya

Dedim aşağıdan bir ath geliyor

Telaşlı, acelesi var

Bu atlının kim olduğunu sorarsan

O Hz. Hızır'ın

Ateşini alıp evlerimize atmasın

Soyumuzun sopumuzun arasına komasın deyin

Sürünerek gittim Yeniye Pili'ye

Yalvarıp yakardım ona

Yıxır Gol'un kılavuzu kötülük, güçlük komasın kapımıza

Xızıre Köye Seri

Xızıre Pirde Suri

kötülük ve güçlükleri çoluk çocuğumuzdan uzak götürsün

Benlisi, kötülüeü kalbimize komasın devin

Yakamızı, evlatlarımızın yakasını
zalim ve zorbaların elinde komasın deyin
Kemere Duzgmi -ya Hak- ani kaza ve kederden evlat-
larımızı esirgesin

Sürünerek gittim Ceme Munzır Bavayi'ya

Baktım birkaç atlı aşağıdan geliyor

Biri öyle ışıldıyor ki

sanki sanırsın sabahların şafak yıldızı

Sabahların Şafak yıldızı gibi parlayan at Mübarek'in

Hz. Hızır'ın

Bakın Muhammed doğuyor Ali önünde

Kırk Atlı dizili arkasında

Kırklar'm ardından da Hz. Hızır geliyor

Yalvann Hızır'a

Kırat'm gemini çevirsin bulunduğumuz konağa

Kötülükleri, zorlukları komasın kapımıza

Hayırlıbir kılavuz göndersin bana

Seri uzak götürsün buradan

Başkalarının ağaları varsa

Başkalarının beyleri varsa

Benimkisi Sultan Düzgün e Kemeri'dir

Duzgın oğul, Kureş'dir babası

Kureş'ın yerini sorarsan mekândır mekân

Kureş'in mekânından bana haber getirsin

Haydi gel, haydi gel, haydi gel!..

(Derviş yakarış anında konuşur)

De gel, de gel, de gel, haydi gel!..

Kurbanım senin o yüce adına

Taşın güzel mittir mit

Bir pınar akıyor ki sade süttür süt

Sen kime ikrar vermişsen aldatmamışsın

Taşın güzeldir ağaçtır ağaç

Ağaçlar olmuş nar, nar

Budelaye Kureşi'den başka kim zengi vurabilmiş aslana?

Taşın güeldir -dedim- şendir şen

Dedim sesin geliyor kayalardan

Uzakdan doğruca baksın bize

Hayırlıbir kılavuz yollasın bana

Kötülüğü uzak götürsün bizden

Ya Hak çare bul bize

Hayırlıbir kapıaç bize, gecikme imdadımıza

Kayan güzel, süslenmiş çiçeklerle

Üstünde uçuşuyor üç güvercin

Kayan güzeldir sıra sıra

r^iHin halrfım İri Rpvq7 At'tır nrcıHa

Ve senin süvarindir sırtında

Hz. Hızır'ın Kıratı'dır bu

Senin atın, Kırat'tır ayakları bilezikli

Duzgın Bava'yı sorarsan atlı ve buğday tenli

Kırat'ını kuşamış, derlitopluca

Sema giderek, pervaz dönerek çıktım üstdeki mihraba

Gittim ki odur biri mihrabın etrafında dönüyor

Beyaz donludur, dedim hele kimdir

Diyorlar Kureşe Heyrani'nin oğludur

O Kureş ki Mihrab kentinde

Saniye ve dakikada örüklerini mavi ve yeşile çevirdi

Bizi merhamet ve ihsanına bağışla

Nazlı Kureş küsmesin bize

(Derviş yakarış anında konuşur)

Gel, gel, gel, gel, gel!..

Gel kurbanım sana, yüce adına

Bağışla bizi rahmete, cömertliğe

Bağışla İmam Hasan ve İmam Hüseyin'e

Yere ve Göğe bağışla

Gel, gel, gel, gel, gel!..

Yere ve Göğe bağışla

Kırklar cemine bağışla

Pirin süvarisine, ikrara bağışla

Konuğa bağışla, Hızır Nebi'ye bağışla

Gel, gel, gel, gel, gel!..

Gecikmeden gel bize

Kötülüğü defet

Duzgın evlattır, Kureş babası

Adınısorarsan tatlıbir addır

Aman gecikmesin bize gelmekte

Başkalarının ağalan varsa

Başkalarının beyleri varsa

Benimkisi Sultan Duzgm'dır

Hayran olayım ona

De gel, de gel, de gel, haydi gel!..

Ceddimi sorarsan adı Kureş'tir

Kendisi hem şeyh hem derviştir

Derler akşamleyin Oniki Ocağın Postu getirildi

Kureş'in postu en alta konmuştu

Sabah oldukta Kureş'ınki en üste çıkmışü

Hayranım o güzel ada

Kureş'in kılavuzu sürmüş hastanın başucuna

Kanatlarını silkmiş başında

Hayranım sana beni umutsuz koma

Ben esirini götürüp kime muhtaç edersin?

De gel, de gel, de gel, haydi gel!..

İmdat, imdat, imdat!..

Geç kalma, yetiş bu esirinin imdadına!

Geç kalma, yetiş bu esirinin imdadına!

Yalvarıyorum (Hz.) Ali'ye

Hızır'ıma ki ab-ıhayat suyunu ilm-i ilahide içmiş

Sürünerek gittim Köy'ü görmeye
Ağaç'm can benimle olsun
Ya Gurrina Hewse Cewe
Gecikme benim için Wayire Zargoviti
Bozatlı Hızır gözkulak olursa
Birşey olmaz ben darda kalana
Kapın geniş, hayır kapısı
Şer kapısını kapa

(Derviş yakarış anında konuşur)

Ya gel, ya gel, ya gel!..

De gel, de gel, de gel, haydi gel!..

De gel, de gel, de gel, haydi gel!..

Kurbanım sana gel!..

Geç kalma ben esirine

Kötülüğü defeyle

Dar günde merhamet eyle kendisine

Sıkıştığında yetiş carına

Aç kendisine çıkış kapısını

Doktora-hekime düşürme ya Hak

Sen cömertsin ya Hak

Defeyle kötülüğü, defeyle kötülüğü

De gel, de gel, de gel, haydi gel!..

Kurban olurum senin o adına, yetiş imdadıma

Hızır'ın o Kıratı, Hızır gazidir

Deyin küsmesin bize

Hakkın ehl-i müminlerine bağışlasın

Oniki Ocak

Oniki Evliya'nın hatırına saysın

Kırklar cemine bağışlasın

Hızır Nebi'ye bağışlasın

Piri Fani'ye bağışlasın

İmam Hasan ve İmam Hüseyin'e bağışlasın

Yer'in Gök'ün sahibine bağışlasın

Merhamet evle. kötü vp. heladan hi?i p.&irop.cin

Dertlerin dermanına bağışlasın

HacıBektaşıVeli bizi kaza ve beladan esirgesin

Muhammed Ali'dir

Derler (Hz.) Ali nazlıdır

Ali darılmasın bize

Bizi İmam Hasan ve İmam Hüseyin'in çektikleri acıya

bağışlasın

Musa-i Kâzım'a bağışlasın

Ya Hak kötülükten bizi esirgeyesin

Musa-i Kâzım'a bağışlasın

İmam Rıza'ya bağışlasın

Ali Naki'ye bağışlasın

Hasan-ul Askeri'ye bağışlasın

Mehdi Seyid-i Zamaria bağışlasın

Celal Abbas'ın ahvaline bağışlasın

Sema ve pervazın sahibine bağışlasın

Merhametin ve rahmin sahibine bağışlasın

O bizi kusurdan esirgesin

Hayır kılavuzunu göndersin bana

Kötülükten, güçlüklerden uzan tutsun bizi

Yer'e Gök'e bağışlasın

Oniki Ocağa

Oniki Evliya'ya

Oniki Kabe'ye bağışlasın

Ya Muhammed, ya Ali

Cemlerin, canların sıtarı

Yalvarayım derdimize derman bulsun

Bizi yazı-yabanda, yollarda komasın

Muhammed-Ali yoluna bağlı olan talibe

Dardaki başa

Merhamet eylesin

Güçlüğ, kötülüğü bizden uzak götürsün

Düzlüklerin, yükseklerin atıdır

Gel, gel, gel, gel!...

Tutsağınım senin, yalvarırım gel!

(Derviş yakarış anında konuşur)

Gel, gel, gel, gel!...

Carıma gecikme ya Hak

Hak sen nazlısın

Sana çağıran mahrum kalmazmış

(Dua okuyarak cemi sona erârir. Sıra niyaz dağıtımına gelmiştir.)

 

Turkçeleştiren: Mustafa Düzgün

 

17- Hü diyelim döne döne

 

yarabbi aşkın ver bana
hü diyelim döne döne
aşık olayım ben sana
hü diyelim döne döne

koma hiç benliğin bende
varlığım yok eyle sende
seni görüp her mekanda
hü diyelim döne döne

çağa düştüm yusuf gibi
derde düştüm eyüp gibi
ağlayayım yakup gibi
hü diyelim döne döne

heydost hey dost hey dost hey dost
yürü turnam yürü turnam

biz ümmeti naciler
hak yolunda duacılar
kabede döner hacılar
ya ben nice dönmeyeyim

 

bu sırra münkirler ermez
dost cemalin körler görmez
çarkı felekler döner durmaz
ya ben nice dönmiyeyim
ya ben nice dönmiyeyim

senden gayrısın al benden
ayırma ben kulun senden
sevdir bana seni candan
hü diyelim döne döne

gönlümde ağyar kalmasın
senden gayrı yar olmasın
ne olduğum kimse bilmesin
hü diyelim döne döne

şevkin ver bana döneyim
ta kül olunca yanayım
her gördüğüm sen sanayım
hü diyelim döne döne

hey dost hey dost hey dost hey dost
yürü turnam yürü turnam

aşk odu yürekte yanar
beni gören mecnun sanar
gök yüzünde ay gün döner
ya ben nice dönmiyeyim

 

yeller eser deniz çoşar
ırmaklar dağlardan aşar
döne döne sular taşar
ya ben nice dönmiyeyim
ya ben nice dönmiyeyim

mevlam koma beni bana
al gönlümü senden yana
müştakın olam ben sana
hü diyelim döne döne

seyyid nizam oğlu kuldur
gerek diri gerek öldür
aşkınla gönlümü doldur
hü diyelim döne döne

 

18- Aşkın dolusunu içen erenler

 

Aşkın dolusunu içen erenler

Sizin dolunuzdan kanmaya geldim

Secde edip divan durdum darında

Kırkların narında yanmaya geldim

Kırkların narında yanmaya geldim

 

Bizim mihmanımız canda dır Solu

Gerçekler elinde doru yol olur

Arzu edenler hateminden dem alır

Erenler semahın dönmeye geldim

Erenler semahın dönmeye geldim

 

Haydar haydar dönmeye geldim

Heydos heydos dönmeye geldim

 

19- Medet Allah, ya Muhammet, ya Ali

 

Medet Allah, ya Muhammet, ya Ali
Yusuf kuyusunda zindana düştüm
Gül bengi çekilen Bektaş-ı Veli
Gayretiniz yok mu ummana düştüm
Hü hü hü ummana düştüm

Fatime ananın eteğin tuttum
Server Muhammed'e göz gönül kattım
İmam Hasan ile çok mehtap sattım
Şah Hüseyin ile dükkana düştüm
Haydar Haydar Haydar dükkana düştüm

İmam-ı Zeynel'e can kurban ettim
Muhammed Bakır'la musayib tuttum
Cafer-i Sadık'a göz gönül kattım
Naci deryasında ummana düştüm
Hü hü hü canan ya Ali

Musa Kazım Şah Rıza'ya kavuştum
Kerbela çölünde cenge giriştim
Yezit ordusuyla hayli vuruştum
Yaralandı sinem al kana düştüm
Yaralandı sinem sinem al kana düştüm

Taki Naki Askeri'dir nurumuz
Mehdi mağarada gizli sırrımız
Cebrail önümüz, Cerrah belimiz
Kırklar'ın Cem'inde erkana düştüm
Haydar Haydar Haydar erkana düştüm

Oniki İmam Dergahı'nda ünüm var
Gece gündüz sohbetim var demim var
Çok günahım varsa neden gamım var
Ali gibi şahı merdana düştüm
Haydar Haydar Haydar canan ya Ali

Kul Himmet Üstadım bu nasıl yazı
Lezzet verir şirin muhabbet tuzu
Ali'nin alnında zöhre yıldızı
Meyli muhabbeti selvana düştüm
Haydar Haydar Haydar selvana düştüm.

 

 

20- Kırat bu dağları aşmalı bugün (1)

 

Kırat bu dağları aşmalı bugün

Dostun ellerine ömrüm, ömrüm, ömrüm
Dostun ellerine de düşmeli bugün
Varam dost eline de bir sual edem
Yarinen devranımda sohbetim bugün

Abdal olsam şalvar giysem eğnime
Gezgin abdallara ömrüm, ömrüm, ömrüm
Gezgin abdallara da eş deli gönül
Ta ezelden aşıkların da bağrına
Değer rakiplerden de taş deli gönül

Ceylan bakışına da kurban olduğum
Sallanma karşımda da öldürdün beni

Hele yörü yörü de ömrümün varı
Ömrümün varı da gönlümün yarı
Has neni neni de dost nenni nenni

Yürü güzel yürü de yolundan kalma
Her yüze güleni dost olur sanma

Hele yörü yörü de ömrümün varı
Ömrümün varı da gönlümün yarı
Has neni neni de dost nenni nenni

Yöresi: Sivas - Tokat - Malatya
Kimden alındığı: Ali Kızıltuğ - Ali Sultan

 

20- Kırat bu dağları aşmalı bugün (2)

 

Yine kırcılandı dağların başı
Kırat şu dağları aşmalı bugün
Durmayıp akıyı gözümün yaşı
Kırat şu dağları aşmalı bu gün

Kırat kalk gidelim biz bu odadan
Kısmetler geliyor Bari Hüdadan
Yemini kestirem tağı yüceden
Kırat şu dağları aşmalı bu gün

Kırat şu dağları aştığı zaman
Deli boran gibi coştuğu zaman
Dizgin boğazına düştüğü zaman
Sağrıdan köpüğü saçmalı bu gün

Kıratta gidiyor başı dumanlı
Güzel kaldır gönlündeki gümanı
Seherden sonraki kuşluk zamanı
Dostun ellerine düşmeli bu gün

Derviş Muhammedim pirim pirise
Sağ yarınan ahtı aman birise
Kırat sende küheylanlık varise
Dostun ellerine düşmeli bu gün

 

 

21- Damme Damme (dem dem)

 

Demme

Demme demme demme
Çi xveş e demme

Werin hev ra bigrin
He meşk u sem e
Cema me şuna Ehl-i Beytane
Sema meye tera çend qible rane
Riya me riya Dewdu

İmame Xizir hazir nazir li ser riya ne
Eme birati bikin re tevdir
Em nabin hesire ber zulumen mir
E ben zemamen beqeyd u binur
E rabe zemamen tari u zuxur

 

Dem, Dem dem dem
Ne güzeldir dem


Gelin birlikte tutalım
Meşk ile sema
Cemimiz Ehl-i Beytlerin yeridir
Semamız kaç kıbleye bedel
Yolumuz Oniki İmam'ın yoludur

Hızır hazır nazır yolumuzdadır
Kardeşliği yol yordam yapacağız
Bey zulmünün esiri olmayacağız
Gelecek prangasız aydınlık çağlar
Kalkacak karanlık zuhur çağları

 

 

22- Gitme Durnam Gitme Dağlar Dumandır

 

Gitme Durnam Gitme Dağlar Dumandır
Bizim Güttüğimiz Hey Dost İkrar İmandır
Dosttan Ayrı Düştüm Halim Yamandır
Aman Durnam Aman Aman Ali Misin Sen
Yoksa Hünkar Hacı Bektaş Veli Misin Sen
Ali Sevilmez Mi Hey Hey Deli Misin Sen

 

Gitme Turnam Gitme Dağlar Salında
Hakkın Kelamını Kesme Dilinden
Sevdiceğim Galmış Kenan Elinde
Aman Durnam Aman Aman Ali Misin Sen
Yoksa Hünkar Hacı Bektaş Veli Misin Sen
Ali Sevilmez Mi Hey Hey Deli Misin Sen

 

Şa Hatayım Gurban Binlerce Yaşa
Daha Neler Gelir Gelir Sağ Olan Başa
Bizden Selam Olsun Gavim Gardaşa
Aman Durnam Aman Aman Ali Misin Sen
Yoksa Hünkar Hacı Bektaş Veli Misin Sen
Ali Sevilmez Mi Hey Hey Deli Misin Sen


 

23- Çağlar gelir şahım Abdal Musaya


Beylerimiz elvan gülün üstüne
Ağlar gelir şahım Abdal Musaya
Urum Abdalları postun eğnine
Bağlar gelir şahım Abdal Musaya

Urum Abdalları gelir dost deyi
Eğnimizde aba hırka post deyi
Hastaları gelir derman isteyi
Sağlar gelir şahım Abdal Musaya

Hintten bezirganlar gelir yayınır
Pişer lokmaları açlar doyunur
Bunda aşıkları gelir soyunur
Erler gelir şahım Abdal Musaya

Meydanında dara durmuş gerçekler
Çalınır koç kurbanlara bıçaklar
Döğülür kudüm açılır sancaklar
Tuğlar gelir şahım Abdal Musaya

Her matem ayında kanlar saçarlar
Uyandırıp Hak çerağın yakarlar
Demine Hu deyip gülbang çekerler
Nurlar gelir şahım Abdal Musaya

İkrarıdır koçyiğidin yuları
Muannidi çeksem gelmez ileri
Akpınarın yeşil gölün suları
Çağlar gelir şahım Abdal Musaya

Alim almış Züfikarı destine
Sallar durmaz Yezidlerin kasdına
Tümen tümen gene Alinin üstüne
Sırlar gelir şahım Abdal Musaya

Benim bir isteğim vardır Kerimden
Münkir bilmez evliyanın sırrından
Kaygusuzum ayrı düştüm Pirimden
Ağlar gelir şahım Abdal Musaya

 

 

24- Yüce Dağ Başında (Hubyar Semahı)
Sivas/Yıldızeli-Ali Sultan-TRT İstanbul

Yüce Dağ Başında Bir Kuş Uçurdum
Ana Nenni Nenni Bir Kuş Uçurdum
Ben Meylimi Bir Güzele Düşürdüm 
Dilber Nenni Nenni Yavrum Düşürdüm 
Duydum Nazlı Yarim Yad Eller Almış
Ana Nenni Nenni Yad Eller Almış
Vallah Dostlar Ben Aklımı Şaşırdım 
Dilber Nenni Nenni Vallah Şaşırdım

Yürü Güzel Yürü Yolundan Kalma
Ana Nenni Nenni Yolundan Kalma
Her Yüze Güleni Dost Olur Sanma 
Dilber Nenni Nenni Dost Olur Sanma 
Ölümden Korkup Da Sen Geri 
Dönme Ana Nenni Nenni Sen Geri Dönme
Yiğidin Alnına Yazılan Gelir
Dilber Nenni Nenni Yazılan Gelir

Ceylan Bakışına Kurban Olduğum
Sallanma Karşımda Öldürme Beni
Ah Gülüm Gülüm Yürüsene Yavrum
Mecnun Edip Beni De Düşürdün Çöle
Kerem Gibi Burda Da Yandırma Beni
Ah Gülüm Gülüm Yürüsene Yavrum

Bu Kadar Sallanma Da Öldürdün Beni 
Ölürüm Unutmam Da Sevdiğim Seni
Ah Gülüm Gülüm Yürüsene Yavrum
Bırakın Sallansın Da Nazlı Gelini
Güzelin Döndüğü De Meydan Öğünsün
Ah Gülüm Gülüm Yürüsene Yavrum

 

 

25- Yürü Güzel Yürü Yol Almazsın

Yürü Güzel Yürü Yol Alamazsın
Azrail Olsan Can Alamazsın
Hele Sen Dünyayı Kalbura Koysan
Benden Muhabbetli Yar Bulamazsın

Sular Olsam Yeraltından Akmayım
Yarim Senden Gayrisine Bakmayım
Eğer Senden Başkasına Bakarsam
Yedi Sene Döşeklerden Kalkmayım

Yörü Dilber Yörü Ömrümün Varı
Eridi Kalmadı Dağların Karı

 

26- Dolani dolani gelir


Dolanı dolanı gelir
Ölüm yavaşça yavaşça
Kalem alıp yaz derdimi
Gülüm yavaşça yavaşça

Söyünmüyor bir dem narım
Sevda oldu öz diyarım
Güz dedi geçti baharım
Selim yavaşça yavaşça

Garip gönlüm durmaz oldu
Gözüm ırak görmez oldu
İşe güce varmaz oldu
Elim yavaşça yavaşça

Sevdiğim bu yana bakmaz
Kaş eğip kirpiğin yıkmaz
Kırıldı kanadım kalkmaz
Kolum yavaşça yavaşça

Şu dünyaya güvenilmez
Ölmeyince kan kesilmez
Mesleki’m artar eksilmez
Zulüm yavaşça yavaşça

 

 

27- Yürü Güzel Yürü Yolundan Kalma

 

 

Yürü Güzel Yürü Yolundan Kalma

Her Yüze Güleni Dost Olur Sanma

Ölümden Korkup Da Sen Geri Dönme

Yiğidin Alnına Yazılan Gelir

 

 

Kul Hüseyin"im ey gül benzin soluk, gül benzin soluk
Alnımıza yazılmıştır ayrılık
Vallahi sevdiğim gönüller birlik

Ne sen beni unut nede ben seni

Ne sen beni unut nede ben seni

 

28- Armut Ağacı
Manisa/Turgutlu

Armut Ağacı Armut Ağacı Başında Tacı
Kalksın Semah Eylesin Aneynen Bacı
Nenni Nenni Nenni Dost Nenni Nenni
Nenni Nenni Nenni Has Nenni Nenni

İki Durnam Gelir Pirim Bağdat Elinden
Dost Kanadını Kırmış Pirim Ne Gelir Elden
Nenni Nenni Nenni Dost Nenni Nenni
Nenni Nenni Nenni Has Nenni Nenni

Çırayı Yaktım Ocağa
Kolkola Da Kucak Kucağa
Meydana Gel Meydana
Meydan Erenlerindir
Semah Dönenlerindir
 

29- Bugün bize pir geldi

 

Bugün bize pir geldi

Gülleri taze geldi

Önü sıra kamberi

Ali el Mürteza geldi

 

Eyvallah Şah’ım eyvallah

Hak Leilahe illallah

Eyvallah pirim eyvallah

Adı güzel güzel Şah

 

Padişahım karadan

Hak’tır bizi yaradan

Ben pirimden vaz geçmem

Bin yıl geçse aradan

 

Eyvallah Şah’ım eyvallah

Hak Leilahe illallah

Eyvallah pirim eyvallah

Adı güzel güzel Şah

 

Ali bizim şahımız

Kâbe Kıblegâh’ımız

Miraç’taki Muhammed

O bizim padişahımız

 

Eyvallah Şah’ım eyvallah

Hak Leilahe illallah

Eyvallah pirim eyvallah

Adı güzel güzel Şah

 

 

30- Bugün Yasta Gördüm Zülfü Siyahım
(Dertli Divani dede) Urfa yöresi

 

Nenni De Nenni Nenni
Dost Nenni Nenni Has Nenni Nenni

Bugün Yasta Gördüm Zülfü Siyahım (Zülfü Siyahım)
Gülmedi Sultanım (Dost Dost) Bilmem Ne Haldır
Halım Arz Eylerim Dinle Ahvalım
Sormadı Sultanım Bilmem Ne Haldır

Nenni De Nenni Nenni
Dost Nenni Nenni Has Nenni Nenni

O Sultandır Her İşlerin Sebebi
Alnının Uğrunda Gördüm Habibi
Yaralara Merhem Saran Tabibi
Sarmadı Sultanım Bilmem Ne Haldır

Veli'm Hu Der Aklım Başımdan Gitti
Sağlığımda Beni Salacak Etti
Cenazeni Kılırım Deyi Vadetti
Kılmadı Sultanım Bilmem Ne Haldır

 

31- Şu karşıki yayla ne güzel yayla

 

Karşıda görünen ne güzel yayla
Bir dem süremedim giderim böyle
Ala gözlü Pirim sen himmet eyle
Ben de bu yayladan Şah'a giderim

 

Hüüü.........hü

Şah Ali mürvet makamı cennet

Şah Ali mürvet makamı cennet

Ya Allahta ya Muhammet ya Ali

 

Eğer göğerüben bostan olursam
Şu halkın diline destan olursam
Kara toprak senden üstün olursam
Ben de bu yayladan Şah'a giderim
Hüüü.........hü


Bir bölük turnaya sökün dediler
Yürekteki derdi dökün dediler
Yayladan ötesi yakın dediler
Bizde bu yayladan Şah'a gideriz
Hüüü.........hü

 


Dost elinden dolu içmiş deliyim
Üstü kan köpüklü meşe seliyim
Ben bir yol oğluyum yol sefiliyim
Ben de bu yayladan Şah'a giderim
Hüüü.........hü

 


Bir kişi gayetle sevse pirini
Osmanlılar talep eder malını
Süremedim erkansızın yolunu
Bizde bu yayladan Şah'a gideriz
Hüüü.........hü


Alınmış abdestim aldırırlarsa
Kılınmış namazım kıldırırlarsa
Sizde Şah diyeni öldürürlerse
Ben de bu yayladan Şah'a giderim
Hüüü.........hü


Pir Sultan Abdal'ım dünya durulmaz
Geçti giden  ömür geri dönülmez
Gözlerimde Şah yolundan  ayrılmaz
Bizde bu yayladan Şah'a gideriz.

 

Hüüü.........hü

Şah Ali mürvet makamı cennet

Şah Ali mürvet makamı cennet

Ya Allahta ya Muhammet ya Ali

 

32- Yemen ellerinden beri gelirken Turnalar o Şahı

 

Yemen ellerinden beri gelirken -beri gelirken
Turnalar o şahi -şahi- görmediniz mi
Hava üzerinde semah dönerken
Turnalar o şahi -şahı- görmediniz mi

Turnalar o şahi -şahı- görmediniz mi


Aman turnam aman aman Ali misin sen
Yoksa Hünkar Hacı Bektaş Veli misin sen
Ali sevimez mi -hey dost- deli misin sen

 

Gitme turnam gitme dağlar dumandır

Bizim güttüğümüz ikrar imandır

Eşinden ayrılanın halı yamandır

Turnalar o şahı görmedinizmi

Turnalar o şahi -şahı- görmediniz mi

 

Aman turnam aman aman Ali misin sen
Yoksa Hünkar Hacı Bektaş Veli misin sen
Ali sevimez mi -hey dost- deli misin sen

Gitme turnam gitme dağlar salında -dağlar salında
Hakkın kelamını -hey dost- kesme dilinden
Hacıbektaş ilinde Sivas yolunda,
Turnalar o şahı -şahı- görmediniz mi

Turnalar o şahmerdanı  görmediniz mi

 

 

Aman turnam aman aman Ali misin sen
Yoksa Hünkar Hacı Bektaş Veli misin sen
Ali sevimez mi -hey hey- deli misin sen

 

33- Başım açık yalın ayak yürüttün


Urfa yöresi (Derti Divane)

 

başım açık yalın ayak yürüttün
sen merhamet eyle lebbi balım yar
yüreğimi ceviz gibi çürüttün
senin aşkın büktü kaddi dalım yar

çektirme cefalar yandırma nara
yitirdim aklımı oldum Divane
köşeyi vahdette koyma avare
darul aman cemalettin velim yar

sıtkı yakma ömrüm kalu kıl ile
hazine bulunmaz kuru fal ile
yırtık gömleğ ile eski şal ile
daha böyle nasıl olur halım yar

kerbela çölünden sakin mi geldin
ne yaman firgatli ötersin turnam
imam ali katarına uyuban
kırkların semahın tutasın turnam

kırklar senin ile biledir bile
yedilerin kanın komayın kollar
ol hızır nebiden yardımcın ola
güruhu naciye eresin turnam

alini avazı sende bulundu
ne yaman ötersin bağrım delindi
o pirden bir haber alda gel şimdi
gönlümün gamını atasın turnam

ezel bahar yaz ayları doğanda
semah tutup gökyüzüne ağanda
yavru şahin tellerine değende
alim dost dost diye ötesin turnam

dedemoğlu durmuş katli niyaza
oturmuş kandili bellini çözer
mecnun leyla için çölleri gezer
can ver ki canana yetesin turnam

 

Kanı özü kurban hak kayıra

Benim için de güzelim sür kerem eyle

 

34- Ela gözlerini sevdiğim dilber

Tokat yöresi

 

Balı özlü yarim güzelim, hak kayıra

Benim içinde yüzün sür kerem eyle

Secde kılamda kaşlarının yayına

Gelem divanına dur kerem eyle

Ali leyli leyli yolun dostudur

Şekerden datlıdır, Piri dostudur

 

Sulfu gurbet elde güzelim boynunu eğer

Yardan ayrılması güzelim zorumuş meğer

Lütuf edip halimden leyle sorarsa eğer

Sag salim haberim güzelim ver kerem eyle

 

Gel hee görrr.......

 

Ela gözlerini sevdiğim dilber, sevdiğim dilber
Bekle yollarımı gelene kadar
Bekle yollarımı gelene kadar


Ben seni severim can ile candan, can ile candan

Bize ayrılık yok ölene kadar

Bize ayrılık yok ölene kadar

 

Yürü güzel yürü, yürüde yürüüü....

 

35- İki turnam gelir dost ellerinde

(fethiye semahı)


İKİ TURNAM GELİRDE DOST ELLERİNDE
EVRİLİR ÇEVRİLİR DÖNER GÖLLERDE
ALİ YAR ALİ YAR ALİ YAR ALİ YAR CAN PİRE KURBAN
MUHABBET GETİRİR DOST İLLERİNDEN
KORKMAZ Kİ AVCI VAR DEYİ YOLLARDA CAN PİRE KURBAN

SAKININ TURNALAR URUM KIŞIDIR
POYRAZ VURUR CILGALARI ÜŞÜDÜR
ALİ YAR ALİ YAR ALİ YAR ALİ YAR CAN PİRE KURBAN
KONUP GÖÇMEK EVLİYALAR İŞİDİR
KONUP GÖÇ Kİ SÖYLENESİN DİLLERDE CAN PİRE KURBAN

SER ÇEŞMEDEN GELİRDE CANANIM
SUYUN KUYUSU
NASİBİMİZ VERİR DE PİRİN BİRİSİ
DOST DOST DOST ALİ DOST ŞAHIM DOST

PİR SULTAN ABDALIMDA CANANIM
SÖZÜN DOĞRUSU
NEDİR ÇEKTİCEĞİM YARIN ELİNDEN DOST
DOST DOST ALİ DOST
DOST DOST ŞAHIM DOST
ALİ DOST DOST DOST

 

 

36- Evvel erkan ile evvel yol ile

HUBYAR SEMAHI

Evvel erkan ile evvel yol ile
Gelsin hizmet ehli hizmet eylesin
Yaradanım yardım etsin kuluna
Gelsin hizmet ehli hizmet eylesin

Dolduğumuz evler dol'olsun nurdan
Bizde böyle gördük uludan pirden
Yardımcımız olsun ol Şah-ı Merdan
Eylesinler erenler semah eylesin dost..
Eylesinler erenler semah eylesin dost..


Semah eyleyenler hü hü hüy, haslar hasıdır
Semah eylemeyen Hakk'ın nesidir
Abdal Pir Sultan'ım hü hü hüy,  er nefesidir
Eylesin erenler semah eylesin
Eylesinler erenler semah eylesin dost..

 

37- Bugün Yasta Gördüm Zülfü Siyahım


Nenni De Nenni Nenni
Dost Nenni Nenni Has Nenni Nenni

Bugün Yasta Gördüm Zülfü Siyahım (Zülfü Siyahım)
Gülmedi Sultanım (Dost Dost) Bilmem Ne Haldır
Halım Arz Eylerim Dinle Ahvalım
Sormadı Sultanım Bilmem Ne Haldır

Nenni De Nenni Nenni
Dost Nenni Nenni Has Nenni Nenni

O Sultanı Aşıklardan Sorarım (Gurban Sorarım)
Bugün Dünya Yarın (Dost Dost) Ahret Ararım
Aşkına Kıldığım Sabr-ı Kararım
Kalmadı Sultanım Bilmem Ne Haldır

Nenni De Nenni Nenni
Dost Nenni Nenni Has Nenni Nenni

Senin aşk ucundan od'a yandım men
Men öldürüp etme ara yerde kan
Gözlerimde fer yok dizimde derman
Kalmadı sultanım bilmem ne haldır

Nenni De Nenni Nenni
Dost Nenni Nenni Has Nenni Nenni


O Sultandır Her İşlerin Sebebi
Alnının Uğrunda Gördüm Habibi
Yaralara Merhem Saran Tabibi
Sarmadı Sultanım Bilmem Ne Haldır

Nenni De Nenni Nenni
Dost Nenni Nenni Has Nenni Nenni

Veli'm Hu Der Aklım Başımdan Gitti
Sağlığımda Beni Salacak Etti
Cenazeni Kılırım Deyi Vadetti
Kılmadı Sultanım Bilmem Ne Haldır

Gece Gündüz Durmaksızın
Yoluna Revanım Senin
Her Yerde Hazır Nazırsın
Sensin Madubu Cümlenin

Ezel Ebed Sensin Gaffar
Varlığın Bizim İle Var
Gel Ihsan Eyle Güzel Yar
Bize Gevheri Madenin

Muhammet Ali Nurundur
Bektaşi Veli Sırrındır
Kul Senin Gizli Varındır
Gördük Didar-ı Cemalin

Dertli Divani'ye Himmet
No'la Dilber Kıl Hidayet
Bakidir Nur-u Velayet
Şahid-i Kur'an Ül Mübin
(Dertli Divani dede) Urfa yöresi

 

38-  Bu yola erenlerindir

(Hacıbektaş)

 

İllallah  İllallah İllallah canım İllallah

Aşıkan diyelim Allah sıtkınan diyelim Allah

İllallah  İllallah İllallah canım İllallah

Aşıkan diyelim Allah sıtkınan diyelim Allah

 

Ah dedim şah dedim

Sıtkına Allah dedim

Aşkına Allah dedim

Eğildin su içmeye

Kanatlandım uçmaya

 

Bu yola erenlerindir

Çarka girenlerindir

Bu yola egri girmez

Doğru gelenlerindir

 

Bu yola egri girmez de

Doğru gelenlerindir... Medet medet...

 

39- Salını salını cananım gelen efendim

 

Salını salını cananım gelen efendim
Gel böyle sallanma güzelim göz değer sana
Al yeşil giyinmiş cananım gelen efendim
Sonra rakiplerden güzelim göz değer sana

Beri gel geri gel ademden kaçmada Ademden kaçma
Türlü sırlarını yadlara açma
Her gördüğün sudan eğilip içmede eğilip içme
Senin için burdada zemzem sular var

Ah canım canımda sar canım canım
Gözlerinden akan hü bala kurbanım
Leblerinden hü bala kurbanım

Kul Hüseynim bu dert bizi almazmı da bizi almaz mı
Bu hasretlik kıyamete kalmaz mı
Bu yarayı çeken birgün ölmezmi de birgün ölmez mi
Seni merhem olupta sarmazsa eğer

 

 

40- Kırat Semahı


YİNE KIRCALANDI ( DAĞLARIN BAŞI ) (2)
ÖMRÜM ÖMRÜM ÖMRÜM ÖMRÜM
DURMUYOR AKIYOR DA GÖZÜMÜN YAŞI
NE YAMAN FİRGATLI DA KIRATIN BAŞI
KIRAT BU DAĞLARI DA AŞMALI BUGÜN
AŞIP DOST ELİNE DE DÜŞMELİ BUGÜN
DOSTUN HATIRINI DA SORMALI BUGÜN
HAS NENNİ NENNİ DE DOST NENNİ NENNİ (2)

PİR SULTAN ABDALIM ( PİRİM PİR İSE ) (2)
ÖMRÜM ÖMRÜM ÖMRÜM ÖMRÜM
ONA YAR İLEDE AHDIN BİR İSE
KIRAT SENDE KÜHEYLANLIK VAR İSE
PİR DİVANINADA DÜŞMELİ BUGÜN
NENNİ DE NENNİ DE HAS NENNİ NENNİ
NENNİDE NENNİ DE DOST NENNİ NENNİ

EYLENİN TURNALAR BENDE VARRAYIM DA EYLENME
YOLDAŞ OLAYIM DA PİRE GİDELİM


SİLKİNİP BOYNUN UZATMA
TURNA BEN AVCI DEĞİLİM
GAH YOLLARIM GÖZETME
CANA KIYICI DEĞİLİM
HAS NENNİ NENNİ NENNİ
DOST NENNİ NENNİ NENNİ

TURNAMIN KANADI YEŞİL
SUYA İNER HIŞIR HIŞIR
SEN GÜZELSİN AL YAKIŞIR
HAS NENNİ NENNİ NENNİ
DOST NENNİ NENNİ NENNİ

TURNAMIN KANADI ALA
SAYAMADIM İNDİ GÖLE
SEKİZ Mİ OLA DOKUZ MU OLA
HAS NENNİ NENNİ NENNİ
DOST NENNİ NENNİ NENNİ

TURNALAR GELDİLER COŞA
GÖRENİN AKLI ŞAŞAR
HAK İÇİN SEMAH DÖNEN
EMEĞİ GİTMEZ BOŞA


HAS NENNİ NENNİ NENNİ HAS NENNİ NENNİ NENNİ
DOST NENNİ NENNİ NENNİ DOST NENNİ NENNİ NENNİ

 

2. çark

SEMAH ERENLERİNDİR

ÇARKA GİRENLERİNDİR

BU YOLA EGRİ GİRMEZ

DOĞRU GELENLERİNDİ

 

HAS NENNİ NENNİ NENNİ HAS NENNİ NENNİ NENNİ
DOST NENNİ NENNİ NENNİ DOST NENNİ NENNİ NENNİ

SEMAH ERENLERİN DİR DÖRTLÜĞÜ SÖYLENİR.

 

41- Dolandı Ali

 

Erenlere verdi de güllü varını

Muhammedten aldı canım hatem karını

Taktı parmagına dolandı Ali

Taktı parmağına canım dolandı Ali


Bir olup dirliğe canım  kuruldu erkan

Kuruldu aynı cem  der ile devran

 

Semaha geldiler canım dünya aşıklar

Semaha geldiler canım dünya aşıklar

Kırk kere meydanı dolandı Ali

Kırk kere meydanı canım dolandı Ali

 

Kul Hikmet ustadırcanım aslı gaflette

Daha yol gider mi bu yoldan öte 

Daha yol gider mi bu yoldan öte 

Bu meydandan kaçan kara Sivasa

Hele kulak verdi inledi Ali

 

Ali Güüuüuü llll .......... Hüy Hüy

 

42- Yumak yumak olmuş saçının teli

 

Yumak yumak olmuş saçının teli

Yari görmeyeli de deliyim deli

Gücük ayı zemherinin samyeli

Yaktı yüreğimi de kul (kül) etti beni

 

Yürü güzel yürü Leylalarına

Selam mı verilir böylelerine

 

Aşağıdan gelen üzüm kağnısı

Geldi geçti güzellerin benlisi

şimdiki zamanın delikanlısı

Sarmayınca koyvermiyor yarini

 

Yürü güzel yürü Leylalarına

Selam mı verilir böylelerine

 

Aşağıdan gelen de eğer o ise

İkrar verip ikrarında durursa

Kadir mevlam seni bana verirse

Koymam aşırırım yüce dağları

 

Yürü güzel yürü Leylalarına

Selam mı verilir böylelerine

 

Kaynak: Mihrican Bahar Yöre: Resadiye

 

43- Çağrışa Çağrışa havada turnam

Kul Hüseyin

Çağrışa Çağrışa Havada Turnam
Bagdat'tan Mi Geldin, Ağzında Hurman
Emanetin Sana, Sılama Uğra
Eğlen Turnam, Eğlen, Pire Gidelim

Ali'nin Çağırdığı Yere Varalım
Hasan'la Hüseyn'e Gönül Verelim
On İki İmamlara Yüz Sürelim
Eğlen Turnam, Eğlen, Pire Gidelim

Kerbela Çölünden Sakin Mi Geldin
Ne Yaman Ötersin, Bağrımı Deldin
Sen De Benim Gibi Yetim Mi Kaldın
Eğlen Turnam, Eğlen, Pire Gidelim

Aglamışam Ela Gözde Yaşım Var
Kaynamışam Her Ocaktan Aşım Var
İmam Hüseyn Eşiğinde İsim Var
Eğlen Turnam, Eğlen, Pire Gidelim

Kul Hüseyn'im Der Ki Kaynadım Coştum
Bu Aşkın Elinden Serimden Geçtim
Çağrışa Çağrışa Aralar Aştım
Eğlen Turnam Eğlen, Pire Gidelim

 

 

44- Turna Semahı

 

Gitme Nerden Gelirsin
Sen Nazlı Canana Benzersin Durnam
Bir Bakışta Beni Mecnun Edersin
Gönülde Mihmana Benzersin Durnam

Has Nenni Nenni
Dost Nenni Nenni

Turnam gökyüzünde pervane döner
Dertli aşığına dolular sunar
Mümin kullar senden inayet umar
Tabibi Lokmana benzersin turnam

Has Nenni Nenni
Dost Nenni Nenni

Kaşlarına Mim Duvası Yazılır
Cemalinde Türlü Benler Dizilir
Seni Sevmeyenler Haktan Yüzülür
Pir Balım Sultana Benzersin Durnam

Has Nenni Nenni
Dost Nenni Nenni

Bugün Ben Pirimi Gördüm
Gelir Salını Salını
Selamına Karşı Durdum
Bağrım Delini Delini (Hüdey)

Hüdey Hüdey Hüdey Hüdey
Bağrım Delini Delini
Allah Allah Allah Allah
Allah Allah Allah Eyvallah

Gel Dedim Yanıma Geldi
Gamzesi Sinemi Deldi
Bir İzzetli Selam Verdi
Aldım Sevini Sevini

Hüdey Hüdey Hüdey Hüdey
Aldım sevini sevini
Allah Allah Allah Allah
Allah Allah Allah Eyvallah

Gıymatın Baha Biçilmez
Cemalin Nurdan Seçilmez
Vakitsiz Güller Açılmaz
Derdim Gülünü Gülünü

Hüdey Hüdey Hüdey Hüdey
Derdim gülünü gülünü
Allah Allah Allah Allah
Allah Allah Allah Eyvallah

Gaynadı Garıştı Ganım
Ezelden Severdi Canım
Sen Benimsin Bende Senin
Dedim Sevini Sevini

Hüdey Hüdey Hüdey Hüdey
Dedim sevini sevini
Allah Allah Allah Allah
Allah Allah Allah Eyvallah

Dedem Oğlu Der Ağlatma
Yüreğim O De Dağlatma
Varıp Yadlara Bağlatma
Zülfün Telini Telini

Hüdey Hüdey Hüdey Hüdey
Zülfün telini telini
Allah Allah Allah Allah
Allah Allah Allah Eyvallah

45- Salını salını cananım gelen efendim

LADİK SEMAHI

 

Salını salını cananım gelen efendim
Gel böyle sallanma güzelim göz değer sana
Al yeşil giyinmiş cananım gelen efendim
Sonra rakiplerden güzelim göz değer sana

Beri gel geri gel ademden kaçmada Ademden kaçma
Türlü sırlarını yadlara açma
Her gördüğün sudan eğilip içmede eğilip içme
Senin için burdada zemzem sular var

Ah canım canımda sar canım canım
Gözlerinden akan hü bala kurbanım
Leblerinden hü bala kurbanım

Kul Hüseynim bu dert bizi almazmı da bizi almaz mı
Bu hasretlik kıyamete kalmaz mı
Bu yarayı çeken birgün ölmezmi de birgün ölmez mi
Seni merhem olupta sarmazsa eğer

 

46- Ey şahin bakışlım bülbül ağızlım

 

Ey şahin bakışlım bülbül ağızlım

Bir eli kadehlim bir eli sazlım

İşte ben gidiyorum kal ahu gözlüm

 

Ne sen beni unut ne de ben seni

Hudey hudey hudey dem dem dem dem

 

Yolda harami çok engel arama

Unutmam sevdiğim demde sıra

Kendi gider ama gönlü burada

 

Kul hüseynim derki gül benzim soluk

Serimize yazılmıştır ayrılık

Vallahi sevdiğim gönüller birlik

 

 

47- Yine dertli dertli iniliyorsun

 

Yine dertli dertli iniliyorsun

Sarı turnam sinen yaralandı mı

Yoksa ciğerlerin parelendi mi

Hiç el değmeden ben iniliyorsun

 

Yoksa sana yâr düzen mi düzdüler

Tellerini sırmadan mı dizdiler

Perdelerin tel tel edip büzdüler

Allı turnam sinen yaralandı mı

 

 

48- Havayı deli gönül havayı

 

Havayı deli gönül havayı

Ay doğmadan şavkı tutmuş ovayı

Türkmen kızı katarlamış mayayı

Çekip gider bir gözleri sürmeli

 

Kuru kütük yanmayınca tüter mi

Ak gerdanda çifte benler biter mi

Vakti gelmeyince bülbül öter mi

Ötüp gider bir gözleri sürmeli

 

Dere kenarında evler hurmayı

Kılavuz ederler telli turnayı

Ak göğsün üstünde ilik düğmeyi

Çözüp gider bir gözleri sürmeli

 

Karac'oglan der ki geçti ne fayda

Bir vefa kalmadı ok ile yayda

 

 

49- İki turnam gelir başı çıralı

 

İki turnam gelir başı çıralı
Birisi Muhammed kimisi veli
Biri İmam Ali Sohbetli heybetli
Eylen turnam eylen Alimisin sen
Yoksa Hacı Bektaş Velimisin sen

 

İki turnam gelir rengi kırmızı
Biri İmam Zeynel sürelim yüzü
Birisi İmam Bakır ben edem niıazı
Eylen turnam eylen Alimisin sen
Yoksa Hacı Bektaş Velimisin sen

 

İki tarnam gelir rengi caferi
Birisi Musai Kazım yolun rehberi
Birisi İmam Rıza Horasan piri
Eylen turnam eylen Alimisin sen
Yoksa Hacı Bektaş Velimisin sen

 

Telli turnam gelir rengi beyazdır
Birisi Taki/Naki zikri niyazdır
Birisi Asker Mehdi yeri hicazdır
Eylen turnam eylen Alimisin sen
Yoksa Hacı Bektaş Velimisin sen

 

Turnalar geldiler verdiler selam
Aldım selamını eyledim kelam
Elhamı şüpesiz gördüm vesselam
Eylen turnam eylen Alimisin sen
Yoksa Hacı Bektaş Velimisin sen

 

Turnalar hicazdan sökün eyledi
Hak Muhammed Mehdi yakın eyledi
Hakikat ehlini memnun eyledi
Eylen turnam eylen Alimisin sen
Yoksa Hacı Bektaş Velimisin sen

 

50- Turnalar semahı

(Karacaoğlan /Mahmut Erdal)

 

Gine dertli dertli iniliyorsun
Sarı turnam sinen yaralandı mı
Hiç el değmeden de iniliyorsun
Sarı turnam sinen parelendi mi
Yoksa ciğerlerin parelendi mi

Yoksa sana ya düzen mi düzdüler
Perdelerin tel tel edip üzdüler
Tellerini sırmadan mı süzdüler
Allı da turnam sinen de yarelendi mi
Yoksa ciğerlerin parelendi mi

Havayı ey deli gönül havayı
Ay doğmadan şavkı tutmuş ovayı
Türkmen kızı katar etmiş mayayı
Çekip gider bir gözleri sürmeli

Kuru kütük yanmayınca tüter mi
Ak gerdanda çifte benler biter mi
Vakti gelmeyince bülbül öter mi
Ötüp gider ötüp gider bir gözleri sürmeli
Ötüp gider bir gözleri sürmeli

Dere kenarında yerler hurmayı
Kılavuz ederler telli turnayı
Ak göğsün üstünde ilik düğmeyi
Çözüp gider bir gözleri sürmeli
Çözüp gider bir gözleri sürmeli

Karac'oğlan derki geçti ne fayda
Bir vefa kalmadı ok ile yayda

 

 

51- Bendeki yareler türlü türlüdür

 

Yine dertli dertli inliyorsun
Sarı durnam sinen yaralandı mı
Hiç el değmeden de inliyorsun
Sarı durnam sinen yaralandı mı
Yoksa ciğerlerin parelendi mi
Yoksa sana yad düzen mi düzdüler
Perdelerin tel tel edip düzdüler
Allı da durnam, telli de durnam
Sinen yaralandı mı
Yoksa ciğerlerin parelendi mi
Hay hay, hay hay
Bahar seli gibi akıp çağlama
Dertli ötüp yüreğimi dağlama
Ustadını buldurayım ağlama
Sarı da durnam, allı da durnam
Sinen yaralandı mı
Yoksa ciğerlerin parelendi mi
Yas mı tuttun giyinmişsin kareler
Senin derdin açmış bana yareler
Esiri der nedir buna çareler
Allı da durnam, telli de durnam
Sinen yaralandı mı
Yoksa ciğerlerin parelendi mi
Hay hay, hay hay
Durnam niçin ahvalimi bilmezsin
Bendeki yareler türlü türlüdür
Öğüt versem öğüdümden almazsın
Bendeki yareler türlü türlüdür
Uçup havalanma yellere karşı
Bülbül figan eder güllere karşı
Gel beni al atma ellere karşı
Bendeki yareler türlü türlüdür
Abdal pir sultanım ben de böyleyim
Emir Hak'tan geldi hey hey kime neyleyim
Derdim çoktur hangisini söyleyim
Bendeki yareler türlü türlüdür

 

52- Leylan leylan

 

leylan leylan leylan leylan(2)
mevlam mevlam mevlam mevlam(2)
amman amman amman amman(2)
bugün dostlar bizde mehman
hemi mehman hemi deman
sen yardım et şah ı merdan

kırklar meydanına vardım
gel beri ey can dediler
izzet ile selam verdim
gel işte meydan dediler

dem dem dem dem ali ye
demmidemmi dem ali ye
dem ali ye hem vuruya hacı bektaş i veliye

gir semaha bile oyna
silinsin açılsın ayna
kırk yıl kazanda dur kayna
daha çiğsin can dediler

şah hatayım nedir halın
Hakk'a şükret kaldır elini
gıybetten kese gör dilin
her kula yeksan dediler

Allah Allah Allah Allah hay hay
yürüyün yürüyün şevk ile yürüyün
yürüyün yürüyün aşk ile yürüyün
yürüyün yürüyün Hak ile yürüyün

lalem böyle buyurdum
kutlu idim uyurdum
elimde evimi yıktım
tutmadım ele buyurdum

aslım karabağlıdır
sıtkım Hakk'a bağlıdır
vakitsiz gül açılmaz
gül zamanına bağlıdır.

söz:şah hatayi
kaynak:mehmet mustafa dede
derleyen: sabahat akkiraz

 

53- Bağlar gelir şahım Abdal Musaya


Beylerimiz elvan gülün üstüne
Ağlar gelir şahım Abdal Musaya
Urum Abdalları postun eğnine
Bağlar gelir şahım Abdal Musaya

Urum Abdalları gelir dost deyi
Eğnimizde aba hırka post deyi
Hastaları gelir derman isteyi
Sağlar gelir şahım Abdal Musaya

Hintten bezirganlar gelir yayınır
Pişer lokmaları açlar doyunur
Bunda aşıkları gelir soyunur
Erler gelir şahım Abdal Musaya

Meydanında dara durmuş gerçekler
Çalınır koç kurbanlara bıçaklar
Döğülür kudüm açılır sancaklar
Tuğlar gelir şahım Abdal Musaya

Her matem ayında kanlar saçarlar
Uyandırıp Hak çerağın yakarlar
Demine Hu deyip gülbang çekerler
Nurlar gelir şahım Abdal Musaya

İkrarıdır koçyiğidin yuları
Muannidi çeksem gelmez ileri
Akpınarın yeşil gölün suları
Çağlar gelir şahım Abdal Musaya

Alim almış Züfikarı destine
Sallar durmaz Yezidlerin kasdına
Tümen tümen gene Alinin üstüne
Sırlar gelir şahım Abdal Musaya

Benim bir isteğim vardır Kerimden
Münkir bilmez evliyanın sırrından
Kaygusuzum ayrı düştüm Pirimden
Ağlar gelir şahım Abdal Musaya

 

54- Bir Nefesçik Söyleyeyim (Pir sultan)

 

Bir nefesçik söyleyeyim

Dinlemezsen neyleyeyim

Aşk deryasın boylayayım

Ummana dalmağa geldim

 

Ben Hak'la oldum aşina

Kalmadı gönlümde nesne

Pervaneyim ateşine

Oduna yanmağa geldim

 

Aşk harmanında savruldum

Hem elendim hem yuğruldum

Kazana girdim kavruldum

Meydana yenmeğe geldim

 

Ben Hakk'ın edna kuluyum

Kem damarlardan biriyim

Ayn-ı cemin bülbülüyüm

Meydana ötmeye geldim

 

Pir Sultan'ım der gözümde

Hiç hata yoktur sözümde

Eksiklik kendi özümde

Darına durmağa geldim

 

55- Bir nefesçik söyleyim (Hatayi)

 

Bir nefesçik söyleyim

Dinlemezsen neyleyim

Aşk deryasını boylayım

Ummana dalmaya geldim

 

Aşk harmandan savruldum

Hemelendim hem yoğruldum

Kazana girdim kavruldum

Meydana yenmeye geldim

 

Şah Hatayim'dir özümde

Hiç hilaf yoktur sözümde

Eksiklik kendi özümde

Darına durmaya geldim

 

56- Kaldır kaldır kolların kaldır

 

kaldır kaldır kollar kaldır
hak için bir semah eyle
hey dost hey dost hey dost hey dost
hak için bir semah eyle
hü hü hü hü hak için bir semah eyle

be erenler be gaziler
gelen mürteza alidir
yezide batın kılıcı
çalan mürteza alidir
hü hü hü hü çalan mürteza alidir
hey dost hey dost hey dost hey dost
çalan mürteza alidir

alaça indirmiş özünü
hakka bağlamış özünü
kırklar ile bir üzümü
yiyen mürteza alidir
hü hü hü hü yiyen mürteza alidir
hey dost hey dost hey dost hey dost
yiyen mürteza alidir

yürü turnam yürü yürü
gitti katar kalmaz geri
şu sinende akan teri
doldur ver içeyim zehri
hü hü hü hü doldur ver içeyim zehri
hey dost hey dost hey dost
doldur ver içeyim zehri
turnam vermiş sesini
imamlar çeker yasını
yine kendi devesini
çeken mürteza alidir
alidir allahın dostu
hü deyip zülfikar kesti
selmanı süm bülü desti
veren mürteza alidir
eylen durnam eylen durnam eylen eylen
gönül bağlar deste deste
bağdata gönderir deste
mihmandan bir dolu iste
sunan mürteza alidir
hü hü hü hü hü sunan mürteza alidir

gerildi çıktı havaya
indi döşenir ovaya
güvercin kondu kayaya
konan mürteza alidir

yürü durnam yürü yürü
gitti katar kalmaz geri
şu sinen akan teri
doldur ver içeyim zehri
zülfikar kemer var belinde
gaziler yürür sağı solunda
mirac-ı muhammed yolunda
giden mürteza alidir
hey dost hey dost hey dost hey dost
giden mürteza alidir
hü hü hü hü hü giden mürteza alidir

eylem turnam eylem turnam eylem eylem
getür ahret ağızını
aşık çeker yazığını
muhammedin yüzüğünü
yutan mürteza alidir
hey dost hey dost hey dost hey dost
yutan mürteza alidir
hü hü hü hü hü yutan mürteza alidir

cennetin yemişi elma
sarar benzimi sorma
şah hatayım gafil olma
gelen mürteza alidir

 

58- başım açık yalın ayak yürüttün

 

başım açık yalın ayak yürüttün
sen merhamet eyle lebbi balım yar
yüreğimi ceviz gibi çürüttün
senin aşkın büktü kaddi dalım yar

çektirme cefalar yandırma nara
yitirdim aklımı oldum divane
köşeyi vahdette koyma avare
darul aman cemalettin velim yar

sıtkı yakma ömrüm kalu kıl ile
hazine bulunmaz kuru fal ile
yırtık gömleğ ile eski şal ile
daha böyle nasıl olur halım yar

kerbela çölünden sakin mi geldin
ne yaman firgatli ötersin turnam
imam ali katarına uyuban
kırkların semahın tutasın turnam

kırklar senin ile biledir bile
yedilerin kanın komayın kollar
ol hızır nebiden yardımcın ola
güruhu naciye eresin turnam

alini avazı sende bulundu
ne yaman ötersin bağrım delindi
o pirden bir haber alda gel şimdi
gönlümün gamını atasın turnam

ezel bahar yaz ayları doğanda
semah tutup gökyüzüne ağanda
yavru şahin tellerine değende
alim dost dost diye ötesin turnam

dedemoğlu durmuş katli niyaza
oturmuş kandili bellini çözer
mecnun leyla için çölleri gezer
can ver ki canana yetesin turnam

 

60 Abdal Olsam Şallar Giysem Ağnime

Tokat/Zile-Murtaza Kurt-Arif Meşhur

Abdal Olsam Şallar Giysem Ağnime
Gezen Abdallara (Da Anam) Eş Deli Gönül
Ta Ezelden Aşıkların Kalbine
Değer İragipten (Anam) Taş Deli Gönül

Bir Hüsnü Güzele (Anam) Meylimi Verdim
Kalbimde İkrarımda (Anam) Dilimde Verdim
Ben Dostu Gördükçe (Anam) Artıyor Derdim
Aksın Gözlerimden (Anam) Yaş Deli Gönül

(Yeldirme)
(Ey Dost) Sen Özümü Erenlerden Ayırma
Zamane Halkına Sırrın Duyurma
Alem Sele Gitmis Yanıp Kayırma
Sen Kendi Sevdana Coş Deli Gönül

 

 

61- Gelmiş İken Bir Habercik Sorayım

Gelmiş İken Bir Habercik Sorayım
Niçin Gitmez Yıldız Dağı Dumanın
Gerçek Erenlere Yüzler Süreyim
Niçin Gitmez Yıldız Dağı Dumanın

Alçağında Al Kırmızı Taşın Var
Yükseğinde Turnaların Sesi Var
Ben De Bilmem Ne Talihsiz Başın Var
Niçin Gitmez Yıldız Dağı Dumanın

Benim Şah'ım Al Kırmızı Bürünür
Dost Yüzün Görmeyen Düşman Bilinir
Yücesinden Şah'ın İli Görünür
Niçin Gitmez Yıldızdağı Dumanın

El Ettiler Turnalar Bazlara
Dağlar Yeşillendi Döndü Yazlara
Çiğdemler Taşınsın Söylen Kızlara
Niçin Gitmez Yıldız Dağı Dumanın

Şah'ın Bahçesinde Gonca Gül Biter
Anda Garip Garip Bülbüller Öter
Bunda Ayrılık Var Ölümden Beter
Niçin Gitmez Yıldız Dağı Dumanın

Ben De Bildim Su Dağların Sahisin
Gerçek Erenlerin Nazargâhısın
Abdal Pir Sultan’ın Seyrangâhısın
Niçin Gitmez Yıldız Dağı Dumanın

 

 

62- İki durnam gelirde dost elinde

 

Evrilir cevrilirde döner göllerde
Ali yar Ali yar Ali yar Ali yar cab pire gurban


Gokmazki avcı var deyil yallarda can pire gurban
Muhabbet getirir dost dillerinde
Muhabbet getirir dost dillerinde
Gokmazki avcı var deyil yallarda can pire gurban

Sakının durnalar durum kısıdır
Hoyraz durur cocuklar üşüdü

Ali yar Ali yar Ali yar Ali yar cab pire gurban

gonup göçmek evliya isidir
gonup göc ki söylensin dillerde can pire gurban

gonup göçmek evliya isidir
gonup göc ki söylensin dillerde can pire gurban

musa eroglu

 

 

63- TUNCELİ TURNA SEMAHI

Semah Dönen Turnalara'

Kaldır kaldır kollların kaldır
Çek yayını okluğun doldur
İki kaşın arasında
Hakka  giden doğru yoldur ,doğru yoldur

Şah Hatayi'm hana söyler
Sırrını süphana söyler
Bu yola göğnü olmayan
Yüzbin defa mana söyler

Turnam gider düzüm düzüm
Kanadı boynundan uzun
Turnam benim iki gözüm

Dost Ali Dost Ali Dost
Dost, turnam handan gelirsin
Hangi diyarda kalırsın
Hangi bağın gülüsün
Hangi Bahçenin bülbülüsün
Al durnam al durnam
Kanatlarını sal durnam
Eylen size bir haber

Dumanın kanadı yeşil
Kanadı boynan(boynuna)dolaşır
Aşkından cihana düşür

Dost Ali dost Ali dost
Turnam handan gelirsin
Hangi diyarda kalırsın
Hangi bağın gülüsün
Hangi Bahçenin bülbülüsün
Al durnam al durnam
Kanatlarını sal durnam
Eylen size bir haber

Yöre:Tunceli
Ağırlama :Şah Hatayi
Yeldirme :Anonim

 

 

64- Nurhak Semahı


Bismişah Allah Allah
Hü Allah hü eyvallah

Secde haktır Adem'e
Seyrangahız aleme
El ele el Hakka dedik,
Geldik bu deme

Kursanlar tığlanıp gülbenk çekildi
Gaflet uykusundan uyana geldim
Dört kapı sancağı anda dikildi
Üryan büryan olup meydana geldim

Evvel eşiğine koydum başımı
İçeri aldılar döktüm yaşımı
Erenler yolunda gör savaşımı
Can baş feda edip kurbana geldim

Ol deme uyandı batın çerağı
Rehberim boynuma bend etti bağı
Üç adım ileri attım ayağı
Koç kurban dediler inana geldim

Dört kapı selamın verip aldılar
Pirin huzuruna çekip geldiler
El ele el Hakka olsun dediler
Henüz masum olup cihana geldim

Pirim kulağıma eyledi telkin
Şah-ı Vilayete olmuşuz yakın
Mezhebim Ca'fer -i sadık-ül metin
Allah dost eyvallah peymana geldim

Yüzüm yerde özüm darda durmuşam
Muhammed Ali'ye ikrar vermişem
Sekahüm hamrini anda görmüşem
İçip kana kana kestane geldim

Yolumuz on iki İmam'a çıkar
Mürşidim Muhammed Ahmed-i Muhtar
Rehberim Ali'dir sahip-Zülfikar
Kulundur Şahi'ya divana geldim

(Yeldirme)
Şah-ı merdan hüruc etti
düldüle oldu süvari
Mazlumun carına yetti
Ali'm saldı zülfikarı

Bir Hacı Bektaş var idi
Ali misali yar idi
Mürkirler görmez kör idi
Yürüttü cansız duvarı

Muhyiddin kaynadı taştı
Gel beri gel tanrı dostu
Bu idi sözümün kastı
Haktan ayrı görme yari

 

 

65- Gül ağacı açılır ucu

 

Isparta Gönen ilçesi Gümüşgün Köyünün semah sözleri
SEMAH
I ÇAĞIRMA

 

Gül ağacı açılır ucu
Bir ev sahibi ile gül bacı
Çıksın bu meydana niyaz eylesin
Döksün günahını semah eylesin
A şahım erenler semah eylesin

Yürü güzel yürü yolundan yürü
Ağustos ta erir yaylanın karı
Ne de güzel olur erkanın gülü
O da sevdiğine sazılan gelir

Kaldır kollarını çimeni yeşil
Girdiğin erkandır kendini devşir
Evlerine vardım da dopdolu nurdan
Biz de bunu böyle aldık uludan
Hetayinim eydir ey şahı merdan
Merdan merdan merdan da şahım Ali’dir

II ÇAĞIRMA
Açılsın kapılar şaha gidelim
Açılsın kapılar şaha gidelim
Başına bürünmüş ol yeşil çember
Koynuna doldurmuş mis ile amber
Kabenin bünyadı Halil Peygamber
Çalmış kalemini mim üstüne

III ÇAĞIRMA

 

Aş kazanı kaynadalım
İsteyikli canları oynadalım

Yürü güzel yürü yolundan yürü
Ağustos ta erir yaylanın karı
Ne de güzel olur erkanın gülü
O da sevdiğine sazılan gelir

Kaldır kollarını çimeni yeşil
Girdiğin erkandır kendini devşir
Evlerine vardım da dopdolu nurdan
Biz de bunu böyle aldık uludan
Hetayinim eydir ey şahı merdan
Merdan merdan merdan da şahım Ali’dir


 

66- Sabah seherinde cümbüşe geldim

 

Dağlar ya Muhammet Ali çağırır
Bülbülün feryadı bağrımı deldi
Güller ya Muhammet Ali çağırır

Fid verilmiş göçte uçan kuşlara
Bakmazmısın gözden akan yaşlara
Sular başını vurmuş taştan taşlara
Çağlar ya Muhammet Ali çağırır

Gökte çarkı felekte semah dönüyor
Talip olan mürşidinden kanıyor
Kandiline bir nur inmiş yanıyor
Yanar ya Muhammet Ali çağırır

Dertliler gelmiş derman isterler
Dertli hasta gelmiş derdini üsteler
Yarasına merhem çalan ustalar
Sağlar ya Muhammet Ali çağırır

EYDİR HETAYİNİM vardır aşağı
Aşık olanların yanar ışığı
Hasan Hüseyin’in uyur beşiği
Uyurdu ya Muhammet uyardı Ali

 

 

67- Turnam ne diyardan gelirsin yalnız

 

Turnam ne diyardan gelirsin yalnız
Çamlı beli aştınız mı turnalar
On iki imamlara uğrar yolumuz
Karadeniz’i geçtiniz mı turnalar

Turnam turnam a güzel turnam
Sen olmayınca ben burda durmam

Güzel severiz usuldur boyu
Karadır kaşları tatlıdır dili
Eyilsek Muhammet kalksak ya Ali
Eyleninde haber verin Ali’den

Turnam turnam a güzel turnam
Sen olmayınca ben burda durmam

Hayal hayal olmuş dostun elleri
Akla göyüm sokunmuştur telleri
Haktan gelmez oldu pir selamları
Eyleninde haber verin Ali’den

Turnam turnam a güzel turnam
Sen olmayınca ben burda durmam

Bizim evlerimiz gayipte sırda
Yezidin gözüne çekilir perde
Tiflis derler alâ şanlı bir köyde
Üç gün mihman oldunuzmu turnalar
Turnam turnam a güzel turnam
Sen olmayınca ben burda durmam

HETAYİNİM eydir ağılar aldım
Erenler yanında lezzetin tattım
Bin doksan da bir sevdaya uğradım
Ne olduğumu bilemedim turnalar

Turnam turnam a güzel turnam
Sen olmayınca ben burda durmam

 

 

68- iki turnam gelir başı çığalı

iki turnam gelir başı çığalı
birisi muhammet demişiz belli
biri imam ali titretir heyberi
eylen turnam eylen ali misin sen
yoksa hacı bektaş veli misin sen.

iki turnam gelir rengi yemyeşil
biri imam hasan ol paki naki
biri imam hüseyin cennette bir gül
eylen turnam eylen eylen
ali misin sen yoksa hacıbektaş velimisin sen,,

iki turnam gelir rengi kırmızı
biri imam zeynel edem niyazı
biri imam bakır sürelim yüzü
eylen turnam eylen eylen
ali misin sen yoksa hacıbektaş veli misin sen..

iki turnam gelir rengi beyazdır
biri taki naki zikri niyazdır
birde askeri mehdi rengi hicazdır
eylen turnam eylen eylen
ali misin sen yoksa hacıbektaş veli misin sen..

görnes yöresi

 



 

69- Ne sorarsın behey gafil

 

Ne sorarsın behey gafil

Aşığım Kalu beladan.
Varsın üflesin İsrafil,
Aşığım Kalu Beladan.

Aşk ile bildim kendimi,
Aşk ile yıktım bendimi,
Aşk ile yendim fendimi,
Aşığım Kalu Beladan.

Aşkın dolusunu içtim,
İçip de kendimden geçtim.
Sevgi gömleğini biçtim,
Aşığım Kalu Beladan

Aşk ile kemalı buldum,
Aşk ile seyrana geldim,
Aşkın meyi ile doldum,
Aşığım Kalu Beladan

Aşk sırattan İnce'yimiş,
Aşk taze bir goncayımış.
Aşk her daim genceyimiş,
Aşığım Kalu Beladan

 

70- İnsan olmaya geldim

 

İkilik kinini içimden atıp
Özde ben bir insan olmaya geldim
Taht kuralı Ariflerin gönlüne
Sözde ben bir insan olmaya geldim
Serimi meydana koymaya geldim

 

Meğerse aşk imiş canın mayası
Ona mihrabımış kaşın karası
Hakkın işlediği kudret boyası
Yüzde ben bir insan olmaya geldim

Bütün mürşidlerin terif ettiği
Sadıkların menziline yettiği
Enbiyanın Evliyanın gittiği
İzde ben bir insan olmaya geldim

Ben de bir zamanlar baktım bakıldım
Nice yıllar bir kemende takıldım
O aşkı mecazla yandım yakıldım
Közde ben bir insan olmaya geldim

Süregeldim aşk meyini içerek
Her bir akı karasından seçerek
Varlık dağlarını delip geçerek
Düzde ben bir insan olmaya geldim

Gör ki Nimri Dede şimdi neyleyi
Gerçek aşkı her gönüle söyleyi
Her türlü sefaya veda eyleyi
Sazda ben bir insan olmaya geldim

 

 

71- Ceylan Gözlerine Kurban Olduğum

 

Ceylan Gözlerine Kurban Olduğum

Ceylan Bakısına Kurban Olduğum

Sallanma Karsımda Öldürme Beni

Ah Gülüm Gülüm Yürüsene Yavrum

Ah Gülüm Gülüm Gülsene Canim

Mecnun Edip Beni Düşürdün Çöle

Kerem Gibi Burda Da Yandırma Beni

Ah Gülüm Gülüm Yürüsene Yavrum

Ah Gülüm Gülüm Gülsene Canım

 

Bu Kadar Sallanma Öldürdün Beni

Ölürüm Unutmam Sevdiğim Seni

Ah Gülüm Gülüm Yürüsene Yavrum

Ah Gülüm Gülüm Gülsene Canım

Bırakın Sallansın Nazlı Gelini

Güzelin Döndüğü Meydan Övünsün

Ah Gülüm Gülüm Yürüsene Yavrum

Ah Gülüm Gülüm Gülsene Canım

 

 

72- Aglar da gezerim daglar basinda

 

Aglar da gezerim daglar basinda
Beni bos yerlere aglatma Ali
Degirmenler doner gozum yasindan
Kurumus caylarda caglatma Ali

Cevrin bana miydi yoksa yare mi
Hancer vurup sizilatma yaremi
Sah Huseyin icin sar bu yaremi
Yarami ellere baglatma Ali

Bunca dert verdin de bin dahi yeter
Bahcede bulbuller sakiyip oter
Bunca aglattigin veliyi yeter
Yaram acip kanim caglatma Ali

 

 

73- Ezel bahar geldi kalkin gidelim


Ezel bahar geldi kalkin gidelim
Ayrilik cetindir nasil edelim
Gelin ey erenler seyran edelim
Gonul havasi var garip bulbulun

 

Gul bitince o da bile bitiyor
Gule asik olmus yar yanip tutuyor
Seher vakti garip garip otuyor
Ne guzel sesi var garip bulbulun

 

Bulbul sirrin yad ellere soyleme
Belli basli bir yaylayi yaylamaA
li'm asik ona inkar eyleme
Sevdali basi var garip bulbulun


 

74- Geldim su alemi islah edeyim

 

Geldim su alemi islah edeyim
Ozumu meydanda gordum sonradan
Zaman mahlukuna meylimi verdim
Sermayemden zarar gordum sonradan


Su zalimin kara kara yuzleri
Yaramiza yaramadi tuzlari
Iki dilli su cahilin sozleri
Durdukca kar etti canan sonradan

 

Geldi bizim ile sevdi sevisti
Al kadeh ver kadeh doldurdu icti
Sadik yarim diye yeminler icti
Ozu curuk imis duyduk sonradan

 

 

75- Onume bir cigir geldi


Onume bir cigir geldi
Indim gittim sehr icinde
Arifler bir dukkan acmis
Ne ararsan var icinde


Var dukkana pazar eyle
Hismin coktur hezar eyle
Aya gule nazar eyle
Ay Ali'dir nur icinde

 

Ay ali gün  Muhammed (?)
Okunur doksan bin ayet
Baliklar da suya hasret
Carki doner gol icinde

 

76- Yuce dag basinda bir kus ucurdum

 

Yuce dag basinda bir kus ucurdum
Ben meylimi bir guzele dusurdum
Duydum nazli yari yad eller almis
Vallah dostlar ben aklimi sasirdim

 

Yuru guzel yuru yolundan kalma
Her yuze guleni dost olur sanma
Olumden korkup da sen geri donme
Yigidin alnina yazilan gelir

Yuru guzel yuru yol alamazsin
Azrail olsan can alamazsin
Hele sen dunyayi kalbura koysan
Benden muhabbetli yar bulamazsin

 

Sular olsam yeraltindan akmayim
Yarim senden gayrisine bakmayim
Eger senden baskasina bakarsam
Yedi sene doseklerden kalkmayim

 

Yoru dilber yoru omrumun vari
Eridi kalmadi daglarin kari

 

 

77- Aşağıdan Gelen Telli Turnam


Aşağıdan Gelen Telli Turnam

İçinizde Telli Turnam Yok Benim
Yarandan Yoldaştan Soran Olursa
Yine Sol Yanımda Derdim Çok Benim

Gidiyorum Gayrı Gül Benzim Soluk
Od Düştü Sineme Yanıktır Yanık
Ölüm Allah Emride Zalim Ayrılık
Hangine Yanayımda Derdim Çok Benim

Pir Sultan Abdal’ım Da Dost Kırklar Yediler
Bu Yolu Erkani Da Acanım ....
Herkes Sevdiğini De Bile Dediler
Hangine Yanayım Derdim Çok Benim

 

 

78- Kırat semahı

 

kırat bu dağları aşmalı bugün
aşıp dost eline de düşmeli bugün
vücudun şehrine de girmeli bugün
dostun hatırını da sormalı bugün

has nenni nenni de dost nenni nenni
eylenin turnalar bende geleyim
güzel yüzlü o pirimin aşkına
has nenni nenni ha dost nenni nenni

eylenin turnalar da
bende varayım da
haber sorayım da
yoldaş olayım

turnam kanadım ala
sayamadım indim göle
yedi mi sekiz mi ola
turna ben avcı değilem
cana kıyıcı değilem
has nenni nenni nenni
dost nenni nenni nenni

 

 

79- Kaldır kaldır kollar kaldır

 

kaldır kaldır kollar kaldır
hak için bir semah eyle
hey dost hey dost hey dost hey dost
hak için bir semah eyle
hü hü hü hü hak için bir semah eyle

be erenler be gaziler
gelen mürteza alidir
yezide batın kılıcı
çalan mürteza alidir
hü hü hü hü çalan mürteza alidir
hey dost hey dost hey dost hey dost
çalan mürteza alidir

alaça indirmiş özünü
hakka bağlamış özünü
kırklar ile bir üzümü
yiyen mürteza alidir
hü hü hü hü yiyen mürteza alidir
hey dost hey dost hey dost hey dost
yiyen mürteza alidir

yürü turnam yürü yürü
gitti katar kalmaz geri
şu sinende akan teri
doldur ver içeyim zehri
hü hü hü hü doldur ver içeyim zehri
hey dost hey dost hey dost
doldur ver içeyim zehri
turnam vermiş sesini
imamlar çeker yasını
yine kendi devesini
çeken mürteza alidir
alidir allahın dostu
hü deyip zülfikar kesti
selmanı süm bülü desti
veren mürteza alidir
eylen durnam eylen durnam eylen eylen
gönül bağlar deste deste
bağdata gönderir deste
mihmandan bir dolu iste
sunan mürteza alidir
hü hü hü hü hü sunan mürteza alidir

gerildi çıktı havaya
indi döşenir ovaya
güvercin kondu kayaya
konan mürteza alidir

yürü durnam yürü yürü
gitti katar kalmaz geri
şu sinen akan teri
doldur ver içeyim zehri
zülfikar kemer var belinde
gaziler yürür sağı solunda
mirac-ı muhammed yolunda
giden mürteza alidir

hey dost hey dost hey dost hey dost
giden mürteza alidir
hü hü hü hü hü giden mürteza alidir

eylem turnam eylem turnam eylem eylem
getür ahret ağızını
aşık çeker yazığını
muhammedin yüzüğünü
yutan mürteza alidir
hey dost hey dost hey dost hey dost
yutan mürteza alidir
hü hü hü hü hü yutan mürteza alidir

cennetin yemişi elma
sarar benzimi sorma
şah hatayım gafil olma
gelen mürteza alidir

 

 

 

80- Başım açık yalın ayak yürüttün

 

başım açık yalın ayak yürüttün
sen merhamet eyle lebbi balım yar
yüreğimi ceviz gibi çürüttün
senin aşkın büktü kaddi dalım yar

çektirme cefalar yandırma nara
yitirdim aklımı oldum divane
köşeyi vahdette koyma avare
darul aman cemalettin velim yar

sıtkı yakma ömrüm kalu kıl ile
hazine bulunmaz kuru fal ile
yırtık gömleğ ile eski şal ile
daha böyle nasıl olur halım yar

kerbela çölünden sakin mi geldin
ne yaman firgatli ötersin turnam
imam ali katarına uyuban
kırkların semahın tutasın turnam

kırklar senin ile biledir bile
yedilerin kanın komayın kollar
ol hızır nebiden yardımcın ola
güruhu naciye eresin turnam

alini avazı sende bulundu
ne yaman ötersin bağrım delindi
o pirden bir haber alda gel şimdi
gönlümün gamını atasın turnam

ezel bahar yaz ayları doğanda
semah tutup gökyüzüne ağanda
yavru şahin tellerine değende
alim dost dost diye ötesin turnam

dedemoğlu durmuş katli niyaza
oturmuş kandili bellini çözer
mecnun leyla için çölleri gezer
can ver ki canana yetesin turnam

 

81- Evel erkan ile evel yol ile

HUBYAR SEMAHI

 

Evvel erkan ile evvel yol ile
Gelsin hizmet ehli hizmet eylesin
Yaradanım yardım etsin kuluna
Gelsin hizmet ehli hizmet eylesin

Dolduğumuz evler dol'olsun nurdan
Bizde böyle gördük uludan pirden
Yardımcımız olsun ol Şah-ı Merdan
Eylesinler erenler semah eylesin

Semah eyleyenler haslar hasıdır
Semah eylemeyen Hakk'ın nesidir
Abdal Pir Sultan'ım er nefesidir
Eylesin erenler semah eylesin

Muhammed Mustafa Halillullahtır
Şu dünyada baki kalan Allahtır


 

82- Abdal Olsam Şallar Giysem Ağnime

 

Tokat/Zile-Murtaza Kurt-Arif Meşhur

Abdal Olsam Şallar Giysem Ağnime
Gezen Abdallara (Da Anam) Eş Deli Gönül
Ta Ezelden Aşıkların Kalbine
Değer İragipten (Anam) Taş Deli Gönül

Bir Hüsnü Güzele (Anam) Meylimi Verdim
Kalbimde İkrarımda (Anam) Dilimde Verdim
Ben Dostu Gördükçe (Anam) Artıyor Derdim
Aksın Gözlerimden (Anam) Yaş Deli Gönül

(Yeldirme)
(Ey Dost) Sen Özümü Erenlerden Ayırma
Zamane Halkına Sırrın Duyurma
Alem Sele Gitmis Yanıp Kayırma
Sen Kendi Sevdana Coş Deli Gönül

 

 

83- Seherde bir baga girdim  

 

Seherde bir bağa girdim
Ne bağ duydu ne bağbancı
El sundum güllerim derdim
Ne bağ duydu ne bağbancı

Bağın kapusunu açtım
Sandım ki cennete düştüm
Yar ile tenha buluştum
Ne bağ duydu ne bağbancı

Seherin bülbülü öttü
Öttü de murada yetti
Teslim Abdal yükün tuttu
Ne bağ duydu ne bağbancı

Teslim Abdal / RUHİ SU

 

84 Aglar da gezerim daglar basinda

 

Aglar da gezerim daglar basinda
Beni bos yerlere aglatma Ali
Degirmenler doner gozum yasindan
Kurumus caylarda caglatma Ali

Cevrin bana miydi yoksa yare mi
Hancer vurup sizilatma yaremi
Sah Huseyin icin sar bu yaremi
Yarami ellere baglatma Ali

Bunca dert verdin de bin dahi yeter
Bahcede bulbuller sakiyip oter
Bunca aglattigin veliyi yeter
Yaram acip kanim caglatma Ali

 

85- Ceylan bakisina kurban oldugum


Ceylan bakisina kurban oldugum
Sallanma karsimda oldurme beni
Ah gulum gulum yurusene yavrum
Ah gulum gulum gulsene canim

 

Mecnun edip beni dusurdun cole
Kerem gibi burda da yandirma beni
Ah gulum gulum yurusene yavrum
Ah gulum gulum gulsene canim

 

Bu kadar sallanma oldurdun beni
Olurum unutmam sevdigim seni
Ah gulum gulum yurusene yavrum
Ah gulum gulum gulsene canim

 

Birakin sallansin nazli gelini
Guzelin dondugu meydan ovunsun
Ah gulum gulum yurusene yavrum
Ah gulum gulum gulsene canim

 

86- Ezel bahar geldi kalkin gidelim


Ezel bahar geldi kalkin gidelim
Ayrilik cetindir nasil edelim
Gelin ey erenler seyran edelim
Gonul havasi var garip bulbulun
Gul bitince o da bile bitiyor
Gule asik olmus yar yanip tutuyor
Seher vakti garip garip otuyor
Ne guzel sesi var garip bulbulun
Bulbul sirrin yad ellere soyleme
Belli basli bir yaylayi yaylamaA
li'm asik ona inkar eyleme
Sevdali basi var garip bulbulun

 

87- Geldim su alemi islah edeyim

 

Geldim su alemi islah edeyim

Ozumu meydanda gordum sonradan
Zaman mahlukuna meylimi verdim
Sermayemden zarar gordum sonradan
Su zalimin kara kara yuzleri
Yaramiza yaramadi tuzlari
Iki dilli su cahilin sozleri
Durdukca kar etti canan sonradan
Geldi bizim ile sevdi sevisti
Al kadeh ver kadeh doldurdu icti
Sadik yarim diye yeminler icti
Ozu curuk imis duyduk sonradan

 

 

88- Miraçlama

 

Geldi çağırdı Cebrail
Hak Muhammet Mustafaya
Hak seni miraca okur
Davete kadir hüdaya

Evvel emanet budur ki
Piri rehberi tutasın
Kadim erkana yatasın
Tarikiyle mustakime

Vardı kırklar makamına
Oturuban oldu sakin
Cümleside secde kıldı
O hazreti emrullaha

Muhammet sürdü yüzünü
Hakka teslim etti özünü
Cebrail verdi üzümü
Hasan Hüseyin ol şaha

Cümleden ulu yolumuz
Eldedir küllü varımız
Birimize neşter vursan
Hep birden akar kanımız

Selman Şeydulahtan geldi
Hü deyip içeri girdi
Bir üzüm tanesin koydu
Selmanın keşkullahına

Kuduretten bir el geldi
Ezdi bir engür eyledi
Hatemi parmakta gördü
Uğradı bir müşkül hale

Ol şerbetten biri içti
Cümleside oldu hayran
Mümin Müslim üryan büryan
Hep girdiler semaha

Muhammedim coşa geldi
Tacı başından düştü
Kemeri kırk pare oldu
Hepsi sardı kırklara

Muhammet evine gitti
Ali hakı tavaf etti
Hatemi önüne koydu
Dedi Seddarsın ya Ali

Şah Hatayim vakıf oldum
Ben bu sırrın ötesine
Hakkı inandıramadım
Özü çürük ervaha

Söz – Şah Hatayi ( Anonim) 16.YY

 

89- Ya Hızır Semahı

 

Benim Sevdiğimin Şirin Sözleri
Büyüdü Sinemde Ne Hallar Oldu
Karınca Yükünü Fil Çekmez Oldu
Azdı Zaman Azdı Ne Çağlar Oldu

Ya Hızır Ya Hızır Ne Çağlar Oldu
Ya Hızır Ya Hızır Ya Hızır Ne Çağlar Oldu

Talip Gelmez Oldu Pir Nefesine
Elin Alıp Gitmez Oldu Yazına
Dağlar Sindi Tepeler Gölgesine
Büyüdü Tepeler Ne Dağlar Oldu

Ya Hızır Ya Hızır Ne Dağlar Oldu
Ya Hızır Ya Hızır Ya Hızır Ne Dağlar Oldu

Nesimi Yüzüldü Mansur Asıldı
Ali Düldüle Bindi Küffar Basıldı
Nice Ulu Sular Arktan Kesildi
Aktı Kör Pınarlar Ne Çaylar Oldu

Ya Hızır Ya Hızır Ne Çaylar Oldu
Ya Hızır Ya Hızır Ya Hızır Ne Çaylar Oldu

Gönül Turnam Uçtu Gitti Gölünden
Bülbül Vazgeçer Mi Gonca Gülünden
Abdal Pir Sultanım Çarkın Elinden
Dideler Yaş Döktü Kan Ağlar Oldu

Ya Hızır Ya Hızır Kan Ağlar Oldu
Ya Hızır Ya Hızır Ya Hızır Kan Ağlar Oldu
feyzullah çınar/sivas

 

90- Hey Dost , Hey Dost


Hey Dost , Hey Dost...........Benim Tabibim
Gitme Giden Gitme Sual Sorayım
Ol Nazlı Pirime Benzettim Seni
Sende Hak Nişanı Vardır Gördüğüm
Hak Dediğim Yere Benzettim Seni

 

Mevlayı Seversen Eylen Dur Gitme
Aşık Akan Sulara İntizar Etme
Bir Kaşları Suna Gözleri Sürme
Kiprigi Hançere Benzettim Seni
Hudey Haydar Hudey Benzettim Seni
Kapısına Seydullaha Vardığım
Davasın Derdime Derman Kıldığım
Aşkın Havasına Hayran Olduğum
O Nazlı Pirime Benzettim Seni
Eydir Viraniyem Kalu Belaya
Sofrası Meydanda Bektaş Veli'ye
Bir İsmi Muhammet Biri Ali'ye
Alüyül Haydar'a Benzettim Seni
Hudey Haydar Hudey Benzettim Seni
1.Kısım Söz : Virani

 

 

91- Dooost Mecnun Olup Leyla’sını Bulanlar

 

Dooost Mecnun Olup Leyla’sını Bulanlar
Gam Keder İstemez Yar Yar Muhabbet İster
Zikr Edip Yara Zayi Vermeyen
Kul Olup Pirinden İbadet İster
Gerçekler Seyreder Hint’ten Yemen'e
Kafir Zoru Görmezse Gelmez Amana
Dört Kitap Okusa Gelmez İmana
O Fani Hüdadan Hidayet İster
Gerçeğin Nefesi Yar Yar Eridir Dağı
Yalancının Ataşı Eritmez Yağı
Muhabbetten Geri Gelenin Çoğu
Kimi Seyre Gelir Kimi Et İster
Kamil Yanında Cahilin Huyu Bulunmaz
Şeriat Ehline Tarik Çalınmaz
Yayan Yürümeynen Menzil Alınmaz
Menzil Almak İçin Keskin At İster
Hudey Haydar Hudey Keskin At İster
Arifoğlu Eğri Hacet Söylemez
Çirkine Güzel Deme O Huri Olmaz
İman Bir Kat Köynekte üşür Eğlenmez
İmanın Köyneyi On dört Kat İster
Hudey Haydar Hudey On dört Kat İster
2.Kısım Söz: Arifoğlu
Hay Hay Dost Nenni Has Nenni Şah Nenni
Ezel Bahar Olmayınca Kırmızı Gül Bitmez İmiş
Kırmızı Gül Bitmeyince Sefil Bülbül Ötmez İmiş
Doost Bülbüller Gelir Ötmeye Güle Sarılıp Yatmaya
Bağıban Gulu Satmaya Gül Kadrini Bilmez İmiş
Gel Ey Bağban Satma Gülü Haramdır Parası Pulu
Ağlatma Sefil Bülbülü Gözyaşını Silmez İmiş
Yılda Bir Gün Ziyan Olur Dost Yoluna Talan Olur
Bazı İnsan Hayvan Olur Hayvan Adem Olmaz İmiş
Dooost Şahatayım Ölmeyince Tenim Turab Olmayınca
Dost Dosttan Ayrılmayınca Dost Kadrini Bilmez İmiş
Şah Hatayi Derleyen: S.Akkiraz


 

92- Elâ Gözlü Pirim Geldi,

 

Elâ gözlü pirim geldi,
Duyan gelsin işte meydan.
Dört kapıyı kırk makamı,
Bilen gelsin işte meydan.

Hudey,hudey,demler hudey,
Hudey,hudey canlar hudey.

 

Ben pirimi hak bilirem,
Yoluna kurban oluram,
Dün doğdum bugün ölürem,
Ölen gelsin işte meydan.
Hudey,hudey,demler hudey,
Hudey,hudey canlar hudey.

 

Şâh Hatayi der sırrını
Meydana koymuş serini,
Nesimi gibi derisin
Yüzen gelsin işte meydan.
Hudey,hudey,demler hudey,
Hudey,hudey canlar hudey.

 

93- Horasandan kalktım sukûn eyledim

 

Horasandan kalktım sukûn eyledim
Şunda kul Yusuf’u görmeye geldim
İndim eşiğine niyaz eyledim
Dergahına yüzler sürmeye geldim

Nurdan kuşak kuşattılar belime
Hak Muhammet Ali geldi dilime
İndim gittim on iki imamların yoluna
İmamlar dizarını görmeye geldim

Derviş olan bunda hırkasını ister
Var ol rehberini mürşide göster
Yüküm lail gevherdir bir satan ister
Kimini alıp kimini satmaya ister

Hep muhipler mürşidine kapalı
Duvarlar lail gevher yapılı
Bir şehir var 72 kapılı
Kimini açıp kimini örtmeye geldim

KUL HİMMETİM göye kim kimler uçtu
Ol İdris Peygamber huleler biçti
Suyu suya köprü kurup kim geçti
Erenler cemalini görmeye geldim

 

 

94- Enel Hak dedik çekildik dara


Enel hak dedik çekildik dara
Medet erkan bize doğru yol oldu
Mürşitlerim geldi sual soruya
Yardımcımız şahı merdan Ali

Pirimden bir dolu geldi içti
Mürşidin ardında vurdu uç diye
Kıldan köprü yaratmış geç diye
Uğradım üstüne fazla yol oldu

Bir kapı açıldı içeriye girdim
Hak mizan kul olmuş ben onda gördüm
Bir ayak üstünde bin saat durdum
Şunda ilimlerim zızıladı çöl oldu

EYDİR HETAYİNİM şahların şahı
Alnına nur doğmuş alemler mahi
Ben pirimi gördüm dönmem bir daha
Oturağım durağım küllü var oldu

 

 

95- İçmişem bir dolu olmuşam ayık


İçmişem bir dolu olmuşam ayık
Düşmüşem dağlara olmuşam geyik
Sana derim sana sürmeli geyik
Kaçma benden kaçma avcı değilim

Avcı değilem ki düşem izine
Kaça kaça kanlar indi dizine
Sürmeler mi çektin konur gözüne
Kaçma benden kaçma avcı değilim

Sana derim sana geyik erenler
Bize sevda sana dalga verenler
Dilerim Mevladan onmaz vuranlar
Kaçma benden kaçma avcı değilim

Eyler ŞAH HATAYNİM uçan kaçandan
Zerrece korkmazik bu tatlı candan
Gitip davacı olma atana benden
Kaçma benden kaçma avcı değilim

 

96- Hak Muhammet Ali’den aldım dersimi

 

Hak Muhammet Ali’den aldım dersimi
Hak deyip tuttuğum şahtan ayrılmam
On iki imamlardan tuttum rahimi
Hak deyip tutuğum şahtan ayrılmam

Mürşidin nefesi hak nefesidir
Gitme dediğine giden asıdır
Mürşidin rızası hak rızasıdır
Hak deyip tuttuğum şahtan ayrılmam

Hep erenler bir araya derilse
Anda aşıklar aşıklara haber verilse
Aşık er hak gözüyle görülse
Hak deyip tuttuğum şahtan ayrılmam

EYDİR HETAYİNİM hak tuttu elimi
Zahir de batında hak görür bizi
Gerçek erenlerden aldım haberi
Hak deyip tuttuğum şahtan ayrılmam

 

 

97- Cevahirin almayınca

ÖRDEK SEMAHI

 

Cevahirin almayınca
Dara dursam fayda nedir?
İkrar versen çare nedir?
Eksiğini bilmeyince
Dara dursan fayda nedir?
İkarar versen çare nedir?

Neymişsin sen neymişsin
Derin göllerde büyümüşsün
Bir asılca soymuşsun
Erkanların gülüymüşsün
Ördeğim nereden gelirsin
A canım nereden gelirsin
Ördek ördek yeşil ördek
Kanatlarını devşir ördek
Eyleninde haber verin Alimden

Seçerler insanın kemin
Ederler yarenin emin
Sürelim erenler demi
Ördek ördek yeşil ördek
Kanatların devşir ördek

Neymişsin sen neymişsin
Derin göllerde büyümüşsün
Bir asılca soymuşsun
Erkanların gülüymüşsün
Ördeğim nereden gelirsin
A canım nereden gelirsin
Ördek ördek yeşil ördek
Kanatlarını devşir ördek
Eyleninde haber verin Alimden

HASAN’IM şaşma yolundan
Hakkı zikreyle dilinden
Fırsat geçince elinden
Dara dursan fayda nedir
İkrar versen fayda nedir

Ördek ördek yeşil ördek
Kanatlarını devşir ördek
Neymişsin sen neymişsin
Derin göllerde büyümüşsün
Bir asılca soymuşsun
Erkanların gülüymüşsün
Ördeğim nereden gelirsin
A canım nereden gelirsin
Ördek ördek yeşil ördek
Kanatlarını devşir ördek
Eyleninde haber verin Alimden

 

98- Gördüm bir bülbül feryada düşmüş


Gördüm bir bülbül feryada düşmüş
Bülbül ne ağlarsın nedir feryadın
Yoksa gonca güle har mı düşürdün
Bülbül ne ağlarsın nedir feryadın

Bülbül seni gördüm feryada düştüm
Zarı efkarınla yandım tutuştum
Unuttuğumu bildim serimden geçtim
Bülbül ne ağlarsın nedir feryadın

Bülbül söyle derdin nedir bileyim
Ağladıkça çeşmin yaşını sileyim
Af eyle kusurumu kurban olayım
Bülbül ne ağlarsın nedir feryadın

Bir dahi bahçene gelip girmeyem
Cana derman ise gülünü dermeyem
Sakla sırrını yad ellere demeyem
Bülbül ne ağlarsın nedir feryadın

Ay yara karşı etme tenhada ağla
Var zülfin teline gonca gül bağla
İLHAMİ bendeye merhamet eyle
Bülbül ne ağlarsın nedir feryadın

 

 

99- Ta ezelden bezminde ben seni sevdim


Ta ezelden bezminde ben seni sevdim
Muhammet eyledim candan A Sunam
Muhammet Ali’yi candan seversen
Ayırma gönlünü benden A Sunam

Kirpiklerin oktur kemandır kaşı
Açıldı sinemde bağrımın başı
Dedelerim döktü kan ile yaşı
Varayım gideyim burdan A Sunam

Ben sana canımı eyledim feda
Seni bana verdi ol gani hüda
Fatıma neslimi nedir bu eda
Bir tel mi kopardım A Sunam

Ben sevmişim gönülden candan
Hiç senin haberin olmadı benden
Ferman mı okur tozdan dumandan
Dudağın lalinden demden A Sunam

EY SUNAM gönülden çıkarma beni
Feleğimi verir İlhami seni
Bir dolu kerem et mest eyle beni
Elinde tuttuğun candan A Sunam

 

 

100- Ne güzel yerde meskanım

KIRKLAR SEMAHI


Ne güzel yerde meskanım
Seni hey de Mürteza Ali
Kudretten gelir huri
Kanım hey de Mürteza Ali

Seni seven serden geçti
Namusum anlardan geçti
Devi gördü aklı şaştı
Ümüm hey de Mürteza Ali

Yatacağım kerbeladır
Çevresi hisar kaledir
Her cümleden aladır
Canım hey de Mürteza Ali

Aşkıla doldu ya şehrim
Mihriye de Muhammet yarim
Ver muradımı koyma muhrum
Canım hey de mürteza Ali

Kaleden toplar atıldı
Yezidin dili tutuldu
Canım aşkına dükildi
Canım hey de Mürteza Ali

HETAYİNİM emrine ferman
Sen eyle dertlere derman
Canım aşkına can kurban
Canım hey de Mürteza Ali

 

 

 

101- İlim dergahının kapısını açan

 

İlim dergahının kapısını açan

Pirim Hacı Bektaş ben sana geldim
Güvercin donunda semaya uçan
Pirim Hacı Bektaş ben sana geldim

Felsefeni rehber kıldım kendime
Hiçbir hile düşürmedim kendime
Nevşehir'in Hacıbektaş yurduna
Pirim Hacı Bektaş ben sana geldim

Divanına sazım çalmaya geldim
Ben pirime mihman olmaya geldim
Ağlayan özümle gülmeye geldim
Pirim Hacı Bektaş ben sana geldim

Kırkların ceminde kazan kaynıyor
Lokmanın tadına insan doymuyor
Misali zezemden içen kanmıyor
Pirim Hacı Bektaş ben sana geldim

Gönlümden çıkmıyor Hünkar'ın dağı
Aşkınla yanıyor yüreğim bağı
Murtaza Yalçın'ın en son durağı
Pirim Hacı Bektaş ben sana geldim

 

102- Semah (Dem Dem Ali Dem)

Aşık Mahzuni Şerif - Yöresi Afşin

Dem dem dem dem Ali dem'i
Erenler sürüyor erkanı yolu
Ya hızır ya hızır ya hızır
Dem Ali dem dem

Hey erenler bir gül açmış Hicaz'dan
Yaprağı Muhammed Deha'sı Ali
Gönül demden gezer aşk ile nazdan
Menzili Muhammed Pervazı Ali

Ya hızır ya hızır ya hızır
Dem dem dem Ali dem

Tadına doymadım yeşil donunun
Vuran baglarının gonca gülünün
Erenler yolunda Allah çölünün
Mecnun'u Muhammed Leyla'sı Ali

Ya hızır ya hızır Leyla'sı Ali
Dem dem dem dem Ali dem dem

Çark eyle çark eyle
Semah erenlerindir
Dogru görenlerindir
Bu yola eğri girmez
Hak'ka girenlerindir


 

103- Erzincan semahı

 


GİTME TURNAM GİTME ( NERDEN GELİRSİN ) (2)
SEN NAZLI CANANA BENZERSİN TURNAM
HER BAKIŞTA BENİ MECNUN EDERSİN
GÖNÜLDEN MİHMANA BENZERSİN TURNAM

KAŞLARINDA MİM DUASI YAZILI HAYDAR YAZILI
CEMALİNDE TÜRLÜ BENLER DİZİLİ
SENİ SEVMEYENLER HAKTAN ÜZÜLÜR
PİR BALIM SULTANA BENZERSİN TURNAM
HAS NENNİ NENNİ DOST NENNİ

PİR BALIM SULTANA BENZERSİN TURNAM (TERS YÜRÜME YAPILIR.)
TURNAM GÖK YÜZÜNDE PERVANE DÖNER
DERTLİ AŞIKLARA BADELER SUNAR
AŞIKLARIN SENDE İNAYET UMAR
TABİBE LOKMANA BENZERSİN TURNAM
YÜRÜDE DİLBER YÜRÜ CANANA YÜRÜ

BUGÜN BEN PİRİMİ GÖRDÜM GELİR SALINI SALINI (HIZLIYA GEÇİLİR VE İÇE DÖNÜLÜR)
SELAMINA KARŞI DURDUM BAĞRIM DELİNİ DELİNİ
ALLAH ALLAH ALLAH ALLAH HUDEY HUDEY HUDEY HUDEY
GEL DEDİM YANIMA GELDİ GAMZESİ SİNEMİ DELDİ
BİR İZZETLİ SELAM VERDİ ALDIM SEVİNİ SEVİNİ

ALLAH ALLAH ALLAH ALLAH HUDEY HUDEY HUDEY HUDEY (2)

EYLEN DUR SALLAN DUR TELLİ TURNAM EYLEN DUR (EYLENME YAPILIR)
KURU KÜTÜK KURU KÜTÜK YANMAYINCA TÜTER Mİ
AK GERDANDA AK GERDANDA ÇİFTE BENLER BİTER Mİ
VAKTİ GELMEYİNCE BÜLBÜL ÖTER Mİ
ÇEKİP GİDER ÇEKİP GİDER BİR GÖZLERİ SÜRMELİ
HAY HAY HAY HAY ÇEKİP GİDER ÇEKİP GİDER (HIZLIYA GEÇİLİR)
BİR GÖZLERİ SÜRMELİ

 

Yöre: Reşadiye

 

 

 

..........................................................................................................................................................................

 

 

Alevilikte cem ve  Semah.

(DABF - Feramuz Acar)

 

 


Semah Alevilerin geleneksel ‘ibadetsel dansıdır’, bir çeşit ibadet biçimidir. Semah kelimesi; gökyüzü/uzay ve müzik ve sözle öğrenme anlamına gelir. Ayrıca evrende ki her şeyin hareket ettiğini, bir dönüşümden geçtiğini sembolize eder. Semahta insan duygusal bir dünyada uzayı/alemi dolanıp, aradığını yine kendinde bulması sergilenir. Semah normal olarak   Alevilerin CEM dedikleri özel toplantılarında (dini törenlerde) dönülür.


Alevilikte CEM:
CEM ‘birlik’ demektir. Burada ki birlik hem insanin kendini bilmesi, toplumsal dayanışma, alemdeki varlıkların birliğini kapsar. Cem, derneklerde yapılan genel kurullara benzetilebilir. Cem’de tüm üyeler kendilerini görgüye/ toplum içinde sorguya (dara) çektirirler. Bu yönüyle Cem, bir tür halk mahkemesidir.

Alevilerin kişisel sabit, belirli, yer ve zamanda yapılan ibadet şekilleri yoktur. Önemli olan her an (ibadetli) iyi insan olmaya çalışmaktır.
Aleviliğin en önemli kurumlarının ve ibadetlerinin basında Cem gelir ve topluluk istediği zaman, uygun herhangi bir yerde yapılabilir.

 

Cem in kaynağı İslam öncesi eski Türk ve Iran inanç ve bölgede birçok (Budizm,Zerdüş Sümer vs)  kültürlerinin  İslam la birleştirildiği KIRKLAR MECLİSİ (CEMi) inancına dayanır.. 19 Kadın, 21 erkeğin ve  Hz. Ali’nin de olduğu bu Ceme/meclise, Hz. Muhammed Peygamber olarak değil, Hadümül-fukara, fakirlerin hizmetçisi olarak girebilmiştir.. Hizmet Alevilikte en önemli unsurlardan biridir, yola hizmet için girilir, halka hizmet, hakka hizmet olarak kabul edilir..
Bir kaç çeşit Cem vardır. Fakat hepsinin gündeminde, 12 hizmet vardır. 12 hizmetin; sosyal, kültürel, politik, ahlâksal, pratik ve inançsal anlamları vardır. Cem’de kadın erkek, yaşlı, çocuk eşit sayılır, herkes birbirine CAN veya bacı kardeş diye hitap eder. Cem’de 12 hizmetten birisi de semahtır.


Alevilikte Semah ve sembolik anlamları:
* Semah normalde Cem’de dönülür (dönmek hiçbir şeyin durmadığını ölmediğini hareket edip değiştiğini sembolize der. * Semah, Cem dışında ayrıca; toplumsal içeriği olan toplantılarda ve tanıtmak amacı için dönülebilir. Başka yerlerde düğün, eğlencelerde vs. kurallarına uyulamayacağı için, semah dönülmesi uygun görülmez.
* Yüzün üzerinde semah çeşidi vardır, hepsi için geçerli olan, ağır tempoyla baslar, hızlanır ve yavaşlayarak durur. Duyguların/ruhun uçuş ve geri dönüsünü sembolize eder.
* Cemde ve Semah dönülürken normalde çırağ/mum yakılır. Bu ışık, bütün alemi hareket ettiren/yaratan ilâhî NUR olarak kabul edilir. Ayrıca alevi/enerjiyi, bilim ve sevgiyi-aşkı sembolize eder.
* Semahta kadın ve erkek şarttır, bununda birlik, eşitlik, yaradılış, sevgi, karşıtların birliği gibi çok derin anlamları vardır.
* Semah yalın ayak dönülür, duygular dünyasında uçulsa da gerçeğe, doğaya/toprağa bağlılığı sembolize eder. (Oku; benim sadık yârim kara topraktır. A.Veysel)
* Semah günlük, fakat temiz elbiseyle dönülebilir, bazı semahlar dışında (üryan semahı) özel elbise gerekmez. Genelde bele, kendini kontrol etmeyi (Eline Diline Beline sahip olmayı) ve sevdiğine (yola) bağlılığı sembolize eden bir kuşak (kemerbest) bağlanır.
* Bazı semahlarda avuçlar yer ve gökyüzüne döndürülür, yerle gök arasında (1. kapı hava ve 4 kapı toprak / tanrı ve insan) arasında bağ kurulur.
* Gözler genellikle el/avuç içine bakar, bu da aynada kendini (insanda tanrıyı) görmeyi, sembolize eder. (Aynayı tuttum yüzüme Ali göründü gözüme. Nazar eyledim özüme Ali göründü gözüme)
* Semahta kalbe, (döşe) götürülen eller, Alevilerin bir tür selamıdır. İçten ve kalpten sevgi ve yola bağlılığı sembolize eder.
* Bazı semahlarda eller dairenin dışından içine uzatılır. Bu Haktan, hakkıyla, helâl alıp, halkla ‘yarin yanağından gayrisini paylaşmayı’ sembolize eder.
* Bazı semahlardaki figürlerde doğadaki canlı varlıkların (hayvanların, bitkilerin) özeliklerini, emek, sevgi, birlik vbg. çeşitli konuları sembolize eder.

Alevilik insanlık yoludur.

(Feramuz Acar)

 

 

Semah’ın anlam ve önemi.

Alevi-Bektaşi yolunda semahın, Kırklar Meclisi ile başladığına inanılmakta ve Cem sırasında Oniki hizmetten biri olan saz ve söz eşliğinde kadın erkek olarak yapılan hareketleri ifade etmektedir. Tarih boyunca muhafazakar dini anlayış için müzik ve semah dinsel açıdan sakıncalı görülmüştür. Oysa Alevi-Bektaşi yolunda müzik ve semah ibadetin vazgeçilmez bir parçasıdır. 

Semah sırasındaki hareketlerin değişik anlamları bulunmaktadır. Gökyüzünde uçmak, evrenin dönüşü gibi dönmek, turnalar gibi daire şeklinde uçmak ve kanat çırpmak gibi değişik bölümlere farklı simgesel anlamlar yüklenmektedir.

 

Alevi Ozanlarından Yunus Emre semahı çarkın dönüşüne benzeterek şöyle der:

Aşık Yunus sema ile çarh urur

Bu çarhımızı bozan dünyanın

Ayrıca  Pir Sultan Abdal da bir deyişinde şöyle demektedir:

 

Kırk Budak’ta şem’a yanar

Dolusun içenler kanar

Aşıklar sema döner

Hünkar Hacı Bektaş Veli

 

Semah, Aleviliğin önemli dini-kültürel unsurlarındandır. İslam’da kadın erkek ibadet olarak müzik ve söz eşliğinde semah dönmesi kabul edilemez bir olgudur. Bu nedenle Semah geleneğinin kökeni gerek Kırklar Cemi ile gerekse İslam öncesi birçok inanç ve gelenekleri ile açıklanmaktadır. Semah aynı zamanda Aleviliğin temel ibadeti olan Cem’in de önemli bir parçasıdır. İlahi bir aşk olarak görülür. Semah seyirlik bir oyun değil, kutsal olarak görülen hareketler bütünüdür. Bunun içindir ki semah edilirken “Seyir için olmaya, Hak için ola” diyerek seslenilir.

 

Farklı Alevi-Bektaşi yörelerinde farklı semah tipleri ve değişik adları bulunmaktadır. Bunlardan en tanınmışları Kırklar Semahı, Turnalar Semahı, Gönüller Semahı, Kırat Semahı, Hubyar Semahı gibi adlarla bilinen değişik yörelere ait semahlardır.       

 

Semahlar kadın erkek karışık yapılmaktadır. Semahın yöresine ve türüne göre semah edenlerin sayısı da değişebilmektedir. Semaha kalkanlar, uzaydaki gezegenler gibi birbirlerine dokunmadan, daire şeklinde ve karşılıklı durarak semah ederler. Bütün semah türlerinde ortak olan özellik yavaş hareketlerle başlayıp, giderek hızlanmasıdır.

 

Semah, ağırlama, yürüme ve hızlanma olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır. Zakir, semah deyişini bu bölümlerin ritmine uygun çalarken, semahçılar da buna uygun olarak hareket ederler. Semah sırasında yapılan el hareketlerinin ve duruş şekillerinin değişik mistik, felsefi anlamları bulunmaktadır. Örneğin: Eller haktan alıp, halka vermek, gökyüzüne ve yere bakan eller 1. kapı hava ile 4 kapı toprağı, kalbe giden eller canı vs. temsil eder.  

Semah sırasındaki el, kol hareketlerinin turnalarla da benzeştirildiği görülmektedir. Bunun nedeni halkın turnayı kendi özlemlerini ulaştıran bir can yoldaşı, dertlere çare bulan bir kuş olarak görmesi ve semaha hareketle, sözle turnayı da dahil etmiş olmasıdır. Turna’nın sesi Hz. Ali’nin sesi ile benzeştirilip saygı duyulması bakımından da önemli olup,  Alevilerce deyişlerde de özel bir yere sahiptir. Buna deyişlerden şöyle bir örnek verebiliriz:

 

Gitme turnam gitme

Nerden gelirsin

Sen nazlı canana

Benzersin turnam

 

Yemen ellerimden beri gelirken

Turnalar O şahı, şahı görmediniz mi?

Hava üzerinde semah dönerken

Turnalar O şahı, şahı görmediniz mi?

Aman turnam Aman Alimisin sen

Yoksa Hünkar Bektaş Velimi sin sen.

Ali sevilmez mi, hey, hey deli misin sen.

 

 

 

Yine bir başka semah türü olan Kırat Semahı ile insana sadık bir hayvan olması, rüzgar gibi gitmesi gibi yararlı özellikleri nedeniyle at tasvir edilmiş, ve semaha adı verilmiştir.

Ayrıca Muhammed Ali Semahı, Kırklar Semahı, Abdallar Semahı, Ali Yar Semahı, Hacı Bektaş Semahı gibi türlerde de görüldüğü gibi inanç önderlerinin adlarının da semahlara verildiği görülmektedir. Semah türlerine verilen adlarda bölge ve topluluk isimleri de bulunmaktadır. Şiran Semahı, Hubyar Semahı vb.

 

Cem İbadeti sırasında gerek Miraçlama okunurken kısa ve gerekse Miraçlamadan sonra semah hizmetinin yapıldığı. Bazı yörelerde Cem sonunda da Semah edildiği görülmektedir. Zakirin deyişi ile meydana çıkan semahçılar niyaz ederek semaha başlarlar. Ağırlama, yürüme ve hızlanma bölümlerinin ardından, birliğe dönüp Dede’nin karşısında duaya dururlar.  Dede örneğin şöyle dua verir:

Bismişah.. Semahlar saf ola, dertler def ola, Hak-Muhammed-Ali muradımızı vere, varlığımıza birliğimize bir olmamıza merhaba.  Semahçılar merhaba der.  Dede: “Bismişah.. Ya Hak... Hayır hizmetleriniz kabul ola. Muratlarınız hasıl ola. İsteğinizi, dileğinizi Hak, Muhammed, Ali vere. Döndüğünüz semahlardan hayır hasenat göresiniz. Ebu Zerr-Gıfari’nin Hz. Fatıma’nın hüsn-ü himmeti üzerinizde ola. Aliyye’l Murtaza Kırklar semahına kaydede. Gerçeğe Hü...” Bu duanın ardından semahçılar yerlerine otururlar.

 

(DABF - Feramuz Acar)

 

 

 


Alevi semahları ve semah gerçeği...
Kaynak : Yrd. Doç. Dr. BATTAL ODABAŞI


Yemen ellerinde beri gelirken Turnalar Ali’mi görmediniz mi Havanın yüzünde semah dönerken Turnalar Ali’mi görmediniz mi

Şah’ım Hayber kalesini yıkarken Nice Yezit helak olur bakarken Muhammet Miraca ol dem çıkarken Turnalar Ali’mi görmediniz mi

Kim gördü derya da balık izini Eğildi ol öptü kasrın tozunu İşidin Ali’nin hop avazını Turnalar Ali’mi görmediniz mi


Havanın yüzünde semah dönerken O kırkların şarabından içerken Muhammed’in gül reyhanın saçarken Turnalar Ali’mi görmediniz mi


Şah Hatayi eder mi gedayi? Dilim zikr eyledi gani Mevlayı On İki İmam nesli Abayı Turnalar Ali’mi görmediniz mi ŞAH HATAYİ


Alevilikte SEMAH


Alevilerin temel ibadeti olan cem ayinlerinin ayrılmaz bir parçası da semah dönmektir.Semah cemin belli bir aşamasında bağlama esliğinde kadın ve erkek canların, çalınan ezgiler esliğinde birlikte yaptıkları dinsel törenlerdir.Semah dönmek, cem ayini içinde yapılan 12 HIZMET'ten birisidir. Cem ayini sırasında törenin bazı bölümlerinde ve özellikle son bölümünde Dede’nin işareti ile kadın ve erkek canlar semaha kalkarlar. Semah dönen canlar duygunun, sevginin, askın dorukta olduğu bir duygulu an yasarlar. Semah dönenler adeta kendinden geçercesine büyük bir aşkla, sevkle, huzur içinde ayrı bir dünyaya yolculuk edercesine, izleyen canları da büyüleyecek tarzda, ibadet ederler.Alevilerin döndükleri semahı onların ibadeti olan Cem ayinlerinden ayrı düşünmek ve incelemek yanlıştır..Aleviliğin kutsal kitabi olan İMAM CAFER BUYRUĞU ve halk arasında yasayan mevcut inançta semah 12 HIZMET'ten biri olarak yapılır.

Aleviler, semahın kaynağının Miraç`ta yapılmış olan KIRKLAR CEMİ' nden kaldığına inanırlar. Bu kaynağı bilmeden cem ve semah anlaşılmaz.

' SEMAH ' SÖZCÜĞÜ VE SEMAH'DA GİYSİ:

Arapça ' Sema ' köküne dayanan semah SÖZCÜĞÜ Türkçe’ye 'sema ' yada 'semah ' biçimlerinde iki ana söylenişe ayrılır. Her söyleniş birbirinden ayrı iki farklı özellikte uygulanır. Sema, Mevlevi ya da bazı Sünni tarikatlarında, semah ise Alevilerin dinsel törenlerinin bir parçasıdır. Mevlevi Semai ile Alevi Semah’ın ayırt edici özelliği dönenlerin Mevlevilerde sadece erkekler olmasına karsın, Alevilerde kadın ve erkek canların birlikte dönmeleridir. Mevlevilerdin sema’ının müziğini esas olarak Türk Sanat Müziği besteleri oluştururken, Alevi semahlarındaki müziği halk müziği ritimleri oluşturur. bağlama belirleyici olmasına karsın Cepçi Alevilerde cemde 12 çalgı bulunur. semahın belli sayıda kişilerce dönülmesine özen gösterilir. 2,4,6,8,10,12 olduğu gibi 3,5,7,12 gibi şayi kümelerine denk düşürülmeye çalışılır. Bu sayıların kutsallığına inanılır. ' Üçler ', ' Besler ', 'Yediler ', Onikiler ' den yardim ve şefaat beklenir. Semah dönülürken canların üstündeki giysiler son yıllardaki folklor giysileri gibi özenle hazırlanmaz. Halkın özel günlerde giydiği temiz ve bakımlı elbiseler giyilir. Giysilerde yerel ayrıcalılar görülür. bazı yörelerde semah dönülürken erkekler şapkayı çıkartırken, bazı yörelerde basları acık dönerler.Ayaklar genelde çıplaktır. Kurallarda biçime değil öze önem verilir.

CEM'DE SEMAH, SEMAH'DA FİGÜRLER:

Canlar cem ayininin belli bir yerinde semaha kalkınca DEDE’YE niyaz ederler. Semah dönüldüğü sırada herhangi bir kösede bulunan dede makamına (post`a) asla sırt dönülmez. Hiç bir semah türünde el ele tutulmaz. Semahta esas figürler el ve ayak figürleridir. Eller ve kollar turnanın uçuşunu simgelerler. En çok görülen figür ise sağ elin ayası yukarıda, sol el de yere dönüktür. Bu figür; ' Hak'tan alınanın halka verilmesini ' simgeler. Semah dönülürken semahı bozucu davranışlar hös karşılanmaz; çünkü semah seyir için değil,hak için dönülür. Semah dönenlerin ritmini izleyenler de ' Allah, Allah ', ' Ya Sah ', ' Semahımız saf ola, günahlar af ola ' gibi ifadelerle katılırlar.




SEMAH TÜRLERİ

Anadolu’da Aleviliğin yaklaşık 8 yy.lık tarihi var. Anadolu da bir dizi uygarlık yaşamış. Kimi uygarlıkların izleri kaybolmuşken kimi henüz yanı başımızda yaşıyor.

Ülkemiz çok renkli bir kültüre sahip.Bu durumdan Aleviliğin de nasibini almaması olası değil.

İşte Anadolu da ki alevi semahlarının çeşitliliği kültürel izlerin semahlara şu yada bu tarzda yansımasıdır. Biçimde Alevilerin cem ayinlerinde ve semahlarda bazı farklılıklar almasına rağmen özü birdir. Semahlara değişik yörelerde değişik adlar verilmesinin nedeni bu özellikte aranmalıdır.

Bu kısımda sizlere bildiğimiz semah türlerinin bir kaçının sözlerini vermek istiyorum.



BAZILARININ ADLARI

Ali nur semahı Kırat semahı

Turna semahı Kırklar semahı

Gönüller semahı Ya Hızır semahı

Alaçam semahı Nevruz semahı

Çapraz semahı Çorlu semahı

Dem geldi semahı Ladik semahı

Çark semahı Yatır semahı

Muhammet Ali semahı Cebrail semahı

Çoban baba semahı Şiran semahı

Erzincan semahı Habuyar semahı

Sarıkız semahı Kırat semahı

Hacı Bektaş semahı Fethiye semahı

Silifke kırtıl semahı

TURNA SEMAHI

Yemen ellerinde beri gelirken

Turnalar Ali’mi görmediniz mi

Havanın yüzünde semah dönerken

Turnalar Ali’mi görmediniz mi

Şah’ım Hayber kalesini yıkarken

Nice Yezit helak olur bakarken

Muhammet Miraca ol dem çıkarken

Turnalar Ali’mi görmediniz mi

Kim gördü derya da balık izini

Eğildi ol öpdü kasrın tozunu İşidin

Ali’nin hop avazını

Turnalar Ali’mi görmediniz mi

Havanın yüzünde semah dönerken

O kırkların şarabından içerken

Muhammed’in gül reyhanın saçarken

Turnalar Ali’mi görmediniz mi

Şah Hatayi eder mi gedayi?

Dilim zikr eyledi gani

Mevlayı On İki İmam nesli Abayı

Turnalar Ali’mi görmediniz mi

ŞAH HATAYİ



SEMAHLAR HAKKINDA GENEL BİLGİ

Alevi dinsel oyunlarını halk, ''semah, samah, zamah'' gibi yerel sözlerle adlandırır. Semah katı kurallara sokulmamıştır. Bu, onun değişimini ve çok çeşitli dallara ayrılmasını sağlamıştır. Böylece çeşitli semah türleri doğmuştur.

Semahlar kentlerde kadının baskı ve peçe altında tutulduğu dönemlerde bile kadın erkek birlikte oynanır. Bu, doğa ile insanın zo­runlu uyumundan kaynaklanır. Semahlar kökende göçebe toplumun dinsel oyunudur. Göçebe toplumlarda ise kadın erkek ayrımı yerleşiklerdeki gibi katı kurallarla ayrılmaz. Doğa, kişiyi günlük yaşamın her kesiminde ve dinsel törenlerde eşit kılar. Böylece semahlar kadın ve erkeklerin birlikte oynadıkları oyun durumuna girer. Yalnız erkeklerce oynanan semah türü neredeyse yok gibidir. Salt erkeklerce oy­nanan semah türüne Sivas, Malatya, Tokat çevresinde oynanan 'Ya Hızır' semahı örnek verilebilir. Oysa bu semahın da kadın erkek karı­şık oynandığı olur. Yalnız kadınlarca oynanan semahlar oldukça çoktur. Karışık yapılan semahlarda kadın ve erkek sayısının birbirine yaklaşık olmasına çalışılır. ''Çark'' semahında olduğu gibi kimi se­mahların yalnız kadınlarca oynanması kural haline gelmiştir.

Semahlarda yerel ayrılıklar çok görülür. Bunun kökeni de göçe­be toplum yaşam biçiminin devingenliğinden kaynaklanır. Gerektiğinde kurallar yaşam biçimine göre düzenlenir. Ya da yeni kurallar konur. Semahların başlangıcı, oynanışı ve bitiminde görülen bölgesel ayrılıklar biraz da buradan kaynaklanır.


SEMAHTA KİŞİ

Semahların belli sayıda kişilerce oynanmasına özen gösterilir. Bektaşi semahlarını anlatan kaynaklar, semahların 2-4-6-8-10-12 ki­şilik öbeklerce yapıldığını bildirirler. M. Tevfik Oytan semahın başlangıcını şöyle anlatır:
'İlk önce dört can semaha kalkar. Bu ilk semah açılış semahı olduğu için mürşit ve cem erenlerinin tümü ayağa kalkarlar.'' Aynı sayılar Vahit Lutfi Salcı, Bedri Noyan gibi yazarlarca da verilir.

Ancak Alevi semahlarının daha çok 3-5-7-9-12 kişilik öbeklerce yapıldığı gözlenir. Gerçekten Aleviler arasında bu sayılara çok önem verilir. Bu sayıların kutsallığına inanılır. Bu sayılar hayırlı dualar durumunda olan gülkbenklerde de anılır. ''Üçler, beşler, yediler, onlar, ikiler'' den yardım ve şefaat dilenir. Son yıllarda semah oyunlarını ko­nu edinen incelemelerde semah oyuncularının sayılan olarak bu sayılar gösterilir. Bizim halktan öğrendiğimiz sayılar da çok kez bu sayıları doğrular durumdadır.

Bu durumda semahçıların sayısında bir değişiklik söz konusudur. Vahit Lutfi Salcı, M. Tevfik Oytan. Bedri Noyan gibi Bektaşi tarikatının içinden gelen kişilerin böyle bir konuda yanlış yapmış olmaları düşünülemez. Büyük olasılıkla semahçı sayısındaki bu ayrılık. Alevi ve Bektaşi semahlarından kaynaklanır. Bektaşilerin ve Alevlerin bir bölümü birinci sayılarla. Aleviler ise ikinci sayılarla semah ederler.

Ayrıca on altı kişilik, kırk kişilik ve daha kalabalık toplulukla­rın yaptıkları semahlar vardır. On altı kişilik semahın oynanış biçimi başkadır. Dörder kişi karşılıklı dizilirler. Çaprazlama oynarlar. Kırk kişilik semah ise Fethiye Tahtacıları arasında kadir geceleri yapılır. Yeniden doğuşu canlandıran kırklar olayının anısına dayanır. Ama bu semahın kapalı yerde yapılması zordur. Nitekim çok kalabalık öbeklerce oynanan Yatır Semahları da böyledir.


SEMAHTA EZGİ

Semahların ezgisi halk müziğinden kaynaklanır ve türkülüdür. Türkü ile oyun iç içedir. Yörelere göre ezgilerde, vuruşlarda ayrılıklar görülür. Semah ezgileri genellikle 5-7-9 aksak vuruşlu ya da çift vu­ruşlu havalardır. Ezgiler genellikle bağlama ve keman ile çalınır. Vur­malı ve cafcaflı sazlar kullanılmaz. Böylece oyunun kutsallık işlevi ko­runmuş olur;

Çepiniler de cemde kesinlikle on iki çalgı bulunur. Bu on iki saz aynı türden olabileceği gibi değişik türlerden

de olabilir. Semahlar bu on iki çalgı ile çalınır. Tahtacı cemlerinde ise en az iki, en çok on iki çalgı bulundurmak töredir. Genelde Çepini cemleriyle Tahtacı cemleri büyük benzerlik gösterir. Ezgi ve vuruşlarda yörelere göre ayrımlar görülür. Sözgelimi Sıraçlar Köpoğlu havası ile semahın yeldirme bölümünü oynarlar.


SEMAHTA GİYSİ

Semah yapılırken semahçıların üzerindeki giysiler çok renkli ve değişiktir. Daha doğrusu halkın günlük, bayramlık giysisidir. Belli bir kalıp söz konusu değildir. Erkekler de bacılar da temiz giysileri ile se­mah yapmaya özen gösterirler. Bu giysi bacı için üçetek giyildiği dö­nemlerde üçetektir. Fistan giyildiği dönemlerde fistandır. Giysilerde de eskiye bağlılık söz konusu değildir. Kurallarda biçime değil öze önem verilir. Biçim özü bozmadığı sürece değişebilir.

Giysilerde yerel ayrılıklar görülür. Doğu illerinde baş açık se­mah yapmak uygun bulunmaz. Bacıların başları zaten örtülüdür. Erler ise şapka ile semaha kalkmazlar. Semah yapacak erler başlarına mendil, poşu gibi bir şey bağlarlar.


SEMAHA KALKIŞ

Semaha kalkışta da kimi töreler söz konusudur. Bu töreler böl­gelere göre küçük ayrılıklar gösterir. Doğu illerinde semaha kalkmadan önce el, ayak ve yüz yıkanır. Bu bir tür abdest işlevindedir. Kapalı yerlerde yapılan semahlar yalınayak oynanır.

Cemde semahlar başlayacağı zaman semahçılar kendiliğinden semaha çıkarlar. Herhangi bir üşengenlik, çekingenlik olursa belli ki­şiler toplumun üstelemesi ile kalkarlar. Genelde semaha kalkmak bir onur sayıldığından böyle üstelemelere karşı direnilmez.

Anadolu'nun çeşitli yerlerinde cemde ilk semah yapılacağında önce semahçılar dedeye niyaz ederler. Bu nişanın çeşitli bölgelerde değişik biçimlerde olduğu görülür.

Denizli'de er, bacının önünde niyaz eder. Bacı ise sağ elinin parmaklan sol elinin parmakları üzerinde olarak niyaz edenin sırtına hafifçe dokunur biçimde ona niyaz eder. Bu semah iki kişinin oynadı­ğı bir semahtır. er ayağa kalktığında saz yavaş yavaş ve tatlı kıpırda­nışlarla semahı başlatırlar. Kuşkusuz saz ve söz semaha eşlik eder. Bacı bir elinin avucu ile öbür eline tempo tutar. Er kollarını yana açmıştır, bileklerinden başlayarak uygun biçemde kollarını oynatır. Böylece de tempoya uyar. Bunu eşit adımlarla sazın ve sözün vuruşlarına uygun olarak semahçıların oyunu sürdürmeleri izler. Er ile bacı arasındaki aralık sürekli korunur.

Erzincan-Maraş yöresinde semaha kalkan er semah başlama­dan bacının elinin içini öper. Ama bu törenin yaygın biçimi bacının erin sağ omzuna niyaz etmesi biçimindedir. İç Anadolu'da Sivas'tan Toroslara değin geniş alanda semahlara böyle başlanır.

Kimi bölgelerde semaha erbacı selamlaşması ile başlanır.

Antalya Alevilerinin bir bölümünde bacı, erin göğsüne bir şedde bağlar. Elmalı'nın Tekke köyünde bu şedde bağlandıktan sonra bacı secdeye varır.

Kimi bölgelerde ilk semah yapılacağı zaman dede ve tüm cem erenleri topluca ayağa kalkarlar. Semahçılar gelip dedenin önünde niyaza dururlar. Niyazdan sonra dede ve cem erenleri yerlerine otururlar. Dede bir gülbenk okur. Semaha böylece başlanır. Bundan sonraki semahlarda ayağa kalkılmaz.


SEMAHTA FİGÜR

Semahlar kökende değişik ve güzel figürlere dayanır. Figürlerin zenginliği ve güzelliği semahların en üstün yanlarından biridir. Kö­kende dinsel görünümde halk oyunu olmalarına karşın kimi ilkelerle öbür halk oyunlarından ayrılırlar. Semahlarda bireyin bağımsızlığı ana ilkedir. Hiçbir semah türünde hiçbir biçimde oyuncular arasında el ele tutuşulmaz. Her semahçı kendi içinde bağımsızdır. semahlarda bağımsız birimlerin bütüne uyumları söz konusudur.




Semahlar iki ana figüre dayanır. Bunların başında kuşun uçu­şunu andıran kolların aynı anda kalkıp inişi figürü gelir. İkincisi yürüyüş ve ayak figürüdür. Bunlar arasında da bir uyum vardır. Semahlarda kol ve ayak figürleri dışında vücudun başka bölümlerinin figürleri bulunmaz. Müziğin akışına göre bunlar ivedi ya da yavaş biçimde uyumlu olarak hareket ettirilir. Bu, uzun bir vücut eğitimi isteyen bir uğraştır. Öbür halk oyunlarında olduğu gibi semahlarda da çocuklukta başlayan bir öğrenme olayı vardır. Kişi başlangıçta izleyi­cidir. Belli bir yaşa değin semahları izler. Sonra ''gençler'', 'gönüller'' semahı denen semah türü ile oyunun içine girer. Bu, alıştırma daha doğrusu çıraklık dönemidir. Kişi daha sonra oynayış yeteneğine göre öbür semahlarda yerini alır.


SEMAH SÖZLERİ

Semahlar anadilde (Türkçe Kürtçe Zazaca vs.) sözlü deyişlerle oynanır. Bu deyişler gizemci halk yazının ürünleridir. Fakat Türkçe sözlü semahlar egemenliğini korumuştur. Başta Hatayi olmak üzeri Pir Sultan Abdal, Kaygusuz, Nesimi gibi ozanların deyişleri semah sözü olarak türküleşmiştir. Us­ta halk ozanlarının dizelerinde coşkun ve içli bir şiir geleneği ortaya çıkmıştır..  Sonra onları izleyen birçok yerel ozan ortaya çıkmıştır.

Semah deyişlerinin bir bölümü doğrudan semah sözü olarak yazılmış olmalıdır. Halk ozanlarının yaklaşık olarak tümü bağlama çalar. Bu nedenle aşık sözü halk arasında 'ozan, bağlama çalan ve türkü söyleyen' gibi geniş anlam içerir. Halk ozanlarının büyük çoğunluğu bu üç yeteneği birlikte taşımışlardır. Böylece kimi ozanların doğrudan semah sözü yazmaları ve türküleştirmeleri doğaldır.

Dinsel özle beslenen türküler kimileyin belli kuralları, inançları anlatır. Kimi kez ise sevgiyi dile getirir. Kökende sevgi ana konudur. Öbür konular sevgi ekseni çevresine sanılmıştır. Böylece bu dizelerde türkü yolu ile öğütler verilir. Birlik çağrıları yapılır. Sözler dinsel de olsa, dindışı da olsa hep yaşama sevinci doludur, coşkuludur. Se­mahlar yaşamı kucaklayan türkülerdir. Gerek içerikleri, gerek müzik­leriyle öbür türkülerden ayrılırlar. Başka bir bütünlük oluştururlar.

Dinsel çarpıcı sözler çevresinde bileşilmiştir. Bu sözlerin ardında yüzyılların acıları, başkaldırıları yatar. Nitekim dinsel tören olan cemlerde söylenen tevhitler de aynı işlevdedir. 'Tevhit' sözü birlik. birleşme anlamındadır. Bunlar coşku yüklü çağırışlardır. Bütün içinde se­mah ve tevhitler oyun ve türkü aracılığı ile bir olmayı, birliği amaçlar. Kimi sözcüklerin müzik ve yinelemelerinden yararlanılır.

Semah sözlerinde de yörelere göre değişiklik vardır. Müzik ve türkülerde de sürekli değişik gelirler. Çeşitli yörelerde yeni semah sözleri doğar. Yeni semahlar gelişir. Törenlerin yaşadığı sürece bu değişme ve gelişmeler sürer. Bu durum yaşamın değişken olmasından kaynaklanır. Çeşitli yörelerde semah sözlerinin değişik ezgilerle ve vuruşlarla çalındıkları olur. Semah sözleri ile müzik birbirine uygunluk gösterir.


SEMAHIN ORTAMI

İlke olarak semahlar dinsel tören olan 'cem' ya da 'görgü, görüm' de yapılır. Kutsal inanç bütünün bir birimidir. Salt oyun işlevinde algılanmaz. Semaha kalkıştan oturuşa değin tüm kurallar yöre­lere göre kimi ayrılıklar gösterse bile, belirlenmiştir. Bu kurullar yerine getirilmeden semah dönülmez. Her işlem zincirin bir halkasını oluşturur.

Semahların yapıldığı yerlerde etkin bir sıkıdüzen egemendir. tüm görgü töreni boyunca olduğu gibi semahlar süresince de gürültü yapılmaz. Ayrıca semahlar çalınıp söylenirken sigara kullanılmaz. bir şey yenip içilmez. Sakin sandalyede, diz üstü ya da bağdaş kurulup oturulur. Gürültü edenler, uygun olmayan davranışta bulunanlara çeşitli cezalar verilir. Bu cezanın biçimi dedenin ve toplumun kararına bağlıdır. Ceza olarak, toplum için yiyecek, içecek gibi bir şey aldırılabilir. Kişi bir süre ­törenden dışarı atılabilir. Ceza verme konusunda da yerel ayrılıklar vardır. Doğuda suçlunun eline bir kova verilir, bir süre bir kıyıda bekletilir. Sivas-Malatya yöresinde dara çekilir. Kişinin suçu ağır ol­duğunda ((asa ile vurularak)) cezalandırıldığı olur.

Alevi dinsel törenleri 'Görgü'', 'Muhabbet cemi' ve ''Abdal Musa' olmak üzere üçe ayrılır. Görgü cemi yıllık dinsel törendir. İnanca göre bir yıl içinde yapılanların hesabı verilir. Muhabbet cemleri her­hangi bir fırsat nedeniyle bir araya gelindiğinde yapılan cemlerdir. Abdal Musa ise görgülerin sonunda ya da görüm yapılmadığı yıllarda tüm toplumu birlikte tutmak amacıyla bir akşam içine sığdırılan din­sel törenlerdir.


Semahlar muhabbet cemlerinde cemin sonuna doğru yapılır. Muhabbet toplantısının sonunda tüm er ve bacılar semaha kalkar. Birinci deste okuyucuları mürşidin iki yanında, ikinci deste okuyucu­ları onların karşısında, üçüncü deste okuyucuların tören odasının sağ ve sol yanında yer alırlar. Birinci deste deyişin ezgisini okur. İkinciler bu ezgiyi bir üçlü aşağı ve yarım ölçü sonradan başlama üzere çok sesli biçimde yineleyerek izlerler. Parçanın sonundaki 'la' sesin­de birleşirler. Birinci bölümün yinelenmesi ve ikinci bölümün okunması da bu biçimde söylenerek sürdürülür. Bu okunuş sırasında yanlarda duran üçüncü destedeki kişiler notadaki seslere ''Ya şah-ı Velayet'' diye tempo tutarlar. Orada semah yapanlar da ezginin ve bağlamanın vuruşlarına uygun biçimde ''Ya Şah.. Ya Şah'' diye çağrışırlar.

Görgü cemlerinde belli aralıklarla semah yapılır. Ancak bunlar­da da bir sıra izlenir. Önce tören başlar. Çerağ uyandırılır. Aşıklar sazlarına sarılıp bir iki deyiş okurlar. İlk semah bundan sonra cemi yöneten dede ya da babanın izni ile yapılır. Önce ağır ve yavaş hare­ketli semah deyişleri ile başlanır.

Semahları cemden ayrı düşünmek ve incelemek yanlıştır. Gerek Aleviliğin kutsal kitabı Buyruk'ta; gerekse halk arasında semah on iki hizmetten biri olarak sayılır. Ancak zaman akışı içinde semahların oynandığı ortamda da bir yumuşama olmuştur. Giderek dede katında yapılan toplantılarda da oynanmaya başlanmış, bunu daha geniş eğlentilerde oynanması izlemiştir. Katı kurallara girmeyen Alevi toplumu ''dinsel ortam'' kuralında da direnmemiştir. Mutlu günlerde, eğlencelerde bir barış şöleni gibi, barış sevinci içinde yapılır olmuştur. Topluluğu daha canlı, daha neşeli tutabilme işlevini üstlenmiştir. Gü­nümüzde düğünlerde bile oynanmaktadır.


SEMAHTA DÜZEN

Semah oyununa önce yavaş hareketli semahla başlanır. Bu ge­nelde oyunların yaygın kuralıdır. Yavaş oyun, bir giriş bir ısındırma amacı güder. Ardından ivedi hareketli bir bölüm gelir. Semahlarda da bu kural geçerlidir. Semahlar genellikle ''ağırlama'' ve ''yeldirme'' bö­lümleri olmak üzere iki bölümden oluşur. Doğal olarak ilk semah ağırlamadır. Kişinin oyuna hazırlanması amacı güder. Söz ve ezgi bu ağırlamaya göre seçilmiştir. Hareketler de bu düzene uygundur.

Ağırlama cemde ayak kesilmeksizin yapılan ilk semah olarak tanımlanır. Ağırlamada erler kollarını sağa sola hareket ettirirler. Bacılar kollarını omuz düzeyinden daha yukarıya kaldırmamak üzere aynı hareketi yan tarafa doğru yaparlar. Söz ve ezgiye uygun olarak ayaklar ileri geri atılır.

Semahlar konusunda yaptığım araştırmalarda genellikle Semahtan bahsederken ''oyundur', ''oynanır'' gibi sözcüklerde karşılaştım. Kendisinin kitabından faydalandığım Sayın Yazar Fuat Bozkurt'ta semahlar konusunu anlatırken oyun, oynanır, semahçı gibi sözcükler kullanmıştır. Bana göre aslında bu sözcükler yerine icra edilir, dönülür ve semahçı sözcüklerinin kullanılması daha uygundur.

Semahlar dinsel nitelikler taşıdıklarına göre diğer halk oyunlarından ayrılmalıdırlar. Alevi toplumunda kesinlikle ''Semah oynama'' veya 'Semah oyunu'' gibi terimler kullanılmaz. 'Semah dönme'' veya 'dönülür' gibi sözler kullanılır.

Semahların oyun mudur? değil midir? konusunda Sayın İbrahim ÖZER (İbrahim Dede) şöyle düşünüyor:
İnsanlar maneviyatta ve tasavvuf ilmine göre basamaklarla, inanarak ve inandıkları o güçle Allah'a varmayı düşünürler. Bunu şu şekilde tarif edebiliriz.

1. Şeriat Kapısı 2.Tarikat kapısı

3. Marifet Kapısı 4. Sırr-ı Hakikat Kapısı Semah'ın tarifi şöyle

düşünülebilir. Şeriat kapısında yani birin­ci basamakta adı geçen semah bir folklor oyunu olarak düşünülür ve her yörenin kendine has figürleriyle icra edilir.

Tarikat kapısında, yani ikinci kapıda semah, gerek Alevilerde, gerek Mevlevilerde, gerek Kadirilerde, gerek Nakşibendilerde yapılan ibadetin bir nevi, bir bölümü olarak düşünülebilir. Aleviler bu semahı bağlama eşliğinde yaparlar. Mevleviler bendir eşliğinde yaparlar, Kadi­riler ve Nakşibendiler davulbazlar eşliğinde yaparlar.

Üçüncü kapı ve üçüncü basamak olan marifet kapısında semah, ilahi bir aşkın vermiş olduğu bir iksirdir. Bu aşk geldiğinde o insan sokakta bile dönebilir. Ve hiç bir çalgıya ihtiyaç görmeksizin de­mircinin demire vurmuş olduğu tempoyu dahi kendine bir müzik kabul ederek o aşka ve meşke kendini kaptırır ve böylece 4. kapı olan Hakikat kapısına yol bulduğuna inanarak kendisini tatmin etmiş olur.

Henüz birinci basamakta olan kişiler için semah bir oyun sayılabilir. Çünkü burada kişi henüz çıraklık dönemindedir ve ibadet olayının içine girmemiştir. Bir nevi acemilik dönemidir. Tarikat kapısına gelince semah oyun olmaktan çıkar. Çünkü kişi Semahın ibadetin bir parçası olduğunu anlamıştır ve bunu ibadet amacıyla yapmaktadır.


 

 

 

ALEVİ MÜZİĞİ



Alevi müziği kanımca ikiye ayrılır:
1. Dinsel içerikli olanlar;
2. toplumsal içerikli olanlar.

Dinsel içerikli olanlar alevi gelenek ve göreneklerini yaşatmak ve sürdürmek, sonraki kuşaklara bunları aktarmak için cem ayinlerinde töreni sürdürmek için kullanılır. Toplumsal içerikli olanlar da insanları iyi ahlaka, doğru davranmaya ve toplumsal kılmaya yöneliktir.

Dinsel içerikli Alevi müziğine örnek olarak Alevi semahlarını ve her dörtlüğünde bir imamın ( Oniki İmam, ali, Hasan, Hüseyin, vs. ) adının anıldığı duvazı İmamları ( Arapça bir tamlama olan duvazı imam bildiğimiz Oniki İmam demektir) verebiliriz. Bu müzikle hem cem töreni sürdürülür hem de imamların adı anılarak onlara saygılı oldukları belirtilir. Genç kuşakların onları tanıması sağlanır. Semah, bir noktanın çevresinde, hareketleri turnanın uçuşunu ve gezegenlerin güneş çevresinde dönüşünü yansıtan, Orta Asya çok tanrılı inançlarında şamanın kuş olup büyüyle uçuş yetisinin bir anlatımıdır. Semahlara çeşitli adlar verilmiştir. Bunları şöyle sınıflandırabiliriz:
1. Eren, evliya, pir adını göre: Hacıbektaş Semahı, Hızır Semahı, Hubyar Semahı, Ali Nur Semahı, Muhammed Ali Semahı, Zeynel Abidin Semahı, Çoban Baba Semahı, Sarı Kız Semahı.
2. Sevilen ve kutsal hayvan adına göre: Kırat Semahı, Turnalar Semahı.
3. Yöre adına göre: Alaçam Semahı, Çorlu Semahı, Erzincan Semahı, Fethiye Semahı, Ladik Semahı, Malatya Semahı, Tokat Semahı, Şiran Semahı.
4. Diğer Semahlar: Kırklar Semahı, Gönüller Semahı, Nevruz Semahı, Dem Geldi Semahı, Çark Semahı, Çapraz Semahı, Erkan Semahı, İllallah Semahı.

Din dışı alevi müziğine örnek olarak da deyişleri verebiliriz. Bu deyişlerin her biri birer okul ödevi görür. Son dörtlüğünde, halk şiiri formuna uygun olarak yaratıcısının mahlasını mutlaka görürüz. Hacı Bektaş Veli'nin bir dörtlüğünü buraya almak istiyorum:

Hareket nardadır sacda değildir
Keramet baştadır tacda değildir
Her ne ara isen kendinde ara
Kudüs'te, Mekke'de, hacda değildir

Burada her şeyin merkezinin insan olduğu vurgulanıyor. Bir kitap yayınlaşmıştı Türkiye'de: Tapılacak En Büyük Kitap İnsandır. Kaynağını ilahi varlıklardan da alsa, Alevi düşüncesi ve somut ve gerçekçi temellere dayanmıştır. Geçenlerde ölen Rahibe Teressa, "baktığım her insanda Tanrı'yı görüyorum", demişti. Rahibe Teressa'nın yeni keşfettiği bu durumu , ondan çok daha önceki dönemlerde Alevi deyişlerimizde bulmamız mümkün:

Aynayı tuttum yüzüme
Ali göründü gözüme

Ya da derisi yüzülerek vahşice öldürülen Hallac-ı Mansur'un sözünde yaşam bulmuştu: Enel Hak. Yani ben Tanrıyım. Hallac-ı Mansur burada. İnsanın Tanrı'nın bir yansıması olduğunu söylüyor. Tanrı insan da tecelli etmiştir. O yüzden insan kötülük eden, Tanrı'ya kötülük etmiştir. İnsanı sevmeyen Tanrı'yı da sevmez.

Alevi müziğinin temelleri Orta Asya'daki yaşamlarında kutsal varlıklar olarak benimsedikleri kam, bakşı, şaman adları verilen ozan büyücüler, şimdiki halk ozanlarının atalarıdır.  Toplum içinde büyük saygı duyulan ve onlardan korkulan bir dönemden evrim geçirerek ve İslam dininin de etkisiyle günümüzdeki ozanlara ulaştık. Ozanlarımızın artık korkulacak bir yanı yok (siyasal iktidar dışında ). Halk müziğinin en güzel örneklerini veriyorlar.

Bu kültürün müziği günümüze kadar çeşitli baskılara uğramış ve sindirilmeye çalışılmıştır. Bu yüzden de gizli yapılmış, bu gizlilikten dolayı Sünni Müslümanlar arasında asılsız Alevi tanımlamalarının doğmasına yol açmıştır. Kızılbaş sözcüğü Alevilere bir küfür olarak kullanılmıştır. Dönemin yöneticileri, zamanın ileri gelen din adamlarından, şeyhülislamdan aldıkları fetvalarla dinsel dansları yasaklamışlardır. Örneğin 1666'da tasavvuf sahiplerinin semah yapmaları yobaz Vani Efendi'nin yalan dolan bilgi ve sözleriyle, tasvirleriyle yasaklanmıştır. ( İlhan Cem Erseven, Alevilerde Semah, s. 119, Ekin Yayınları, 1990, Ankara )

Yine İlhan Cem Erseven'in bildirdiğine göre İstanbul'da Vanikoy, tasavvufçular tarafından Vani-i Cani denilen ve Vani Efendi tarafından kurulduğu için lanetli sayılarak gidilmezdi. ( İlhan Cem Erseven, Alevilerde Semah, s. 119, Ekin Yayınları, 1990, Ankara) yine 1490- 1575 yılları arasında yaşayan ve ünü günümüze dek ulaşmış Ebuss'ud Efendi'nin fetvaları, bu kültürü ve müziği yakından ilgilendirir. Kanuni ve II. Selim zamanında otuz yıl kadar Şeyhülislamlık yapmış olan bu kişi Alevilere büyük darbeler indirmişti. Vecd içinde ilahi okuyanları hoş gören Şeyh için katli mubahtır diyen bu adam, Yunus Emre'yi bile küfür içinde gösteriyor.

İlhan Cem Erseven'den başka bir alıntıyla sürdürmek istiyorum: Sema oyunu ile ilgili çatışmalar, tarihin her döneminde oluşmuştur. Bu fetvaların yanı sıra dinsel törenlerde oyun oynamanın, sema yapmanın özgür olması yönünde fermanlar da alınmıştır. Fakat bunlar uzun sürmemiştir. Zamanında, Kemal paşazade, alevi Bektaşi dergahlarındaki raks ve devran için saygı gösteren fetvalar vermişti. Kemal paşazade Ahmet Şemsettin, Kanuni döneminin ünlü şeyhülislamlarındandır. Yavuz Sultan Selim zamanında, Balıkesirli Sarı Gürz Muhlissiddin, zamanında şeyhülislamı Kemalpaşazade'ye gelerek- Ne yapar Şeyh Sümbül Sinan Efendi Fatih'te, Ayasofya'da? Deyip kışkırtmaya çalışırmış. ( 1512 -1513 ). Sonraları yobazlar, bu konuyu yeniden ele almışlar, Ustüvani bir yobazın etrafında toplanıp Sivas dergahının mürşidine şöyle yazılı bir kağıt göndermişlerdir:
"Sen raks ve devran etmekle men'in vacip olmuştur. Ve tekkeni basup seni ve etba'ını , - sana uyanları- katlederiz ve tekkenin birkaç arşın temelini kazıp toprağını buraya dökeriz." Daha sonra Ustüvani, Köprülü Mehmet Paşa zamanında birkaç yandaşıyla birlikte sürgüne gönderilir. ( İlhan Cem Erseven, Alevilerde Semah, s. 120, Ekin Yayınları, 1990, Ankara)

Tüm bu baskılar ve yıldırma çalışmaları Türkiye Cumhuriyeti'ne ulaşmış ve günümüze kadar da sürdürmüştür. Alevilerin cem ayinleri sırasında gizliliğe önem vermeleri ve bunun için de kapıcı dedikleri bir görevliyi bu işle görevlendirmelerini sağlamak içindir. Kapıcı, cem töreni sırasında dışarıdan gelebilecek herhangi bir tehlikeyi önceden görüp önlem almakla görevlidir.

Bu gizlilik Alevi müziğini de etkilemiş ve uzun süre açık bir biçimde icra edilmemiştir. Bu yüzden de Anadolu'da sadece Mevlevi müziği olduğu sanılmış ve devlet tarafından desteklenmiştir. Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra rahat bir nefes alan Aleviler, müziklerini daha rahat ama yine de tedbirli bir biçimde icra etmişlerdir.

Bu gün resmileştirilmeye çalıştığımız söylenen Alevi müziği çok daha önce, TRT'nin kurulmasıyla birlikte resmileştirilmiş
Ama revizyona uğratılarak TRT'de çalışmış ve söylenmiştir. Derlenen deyişler türküleştirilmiş, tek saz, yani bağlama düzeni yerine Yurttan Sesler Korosu aracılığı ile ve çok sayıda sazla birlikte tek sesli olarak icra edilmiştir. Bu müzik, kendisini doğuran ortamdan soyutlanmış ve içi boş ruhsuz bir duruma sokulmuştur. Yine aynı biçimde, Hızır Paşa'nın Pir Sultan Abdal'ı affetmek için ondan içinde Şah sözcüğünün geçmediği deyişler istemesini andırır bir biçimde, tüm Şah, Ali, Pir vs... gibi Alevilerin vazgeçemediği simgeleri bir kalemde silerek yerine dost, yar vs... gibi sözcükler yetiştirmişlerdir. Günümüzde TRT 'den yetişenler dahil olmak üzere çok sayıda sanatçı ve halk ozanı bu durumu değiştirdiler ve her şeyi yerli yerine oturttular.


Kaynak : Yrd. Doç. Dr. BATTAL ODABAŞI