Ya-ŞAH diye ayağa kaldırmayın bizi… Feramuz Acar / Danimarka  8.9.2010

Geçen ay Türkiye,  Avrupa Alevi kurumları ortak toplantısı, Hacı Bektaş’ı anma etkinlikleri, İğdeli köyünde Cami yerine  cemevi temeli atmak ve Alevi kurum yöneticilerinin, postnişinimiz Veliyettin Ulusoy’la canlı yayın programı için 13-17 Ağustosta Hacıbektaş’ta Türkiye’de idim..

Alışık değiliz herhalde, ramazan davulundan, ezan sesinden, uykusuz gidip uykusuz döndüm diyebilirim..  Uykularımızı kaçıran anlatacak o kadar çok şey var, ben sadece birkaçına değineyim.. Hacı Bektaş’ı anma etkinlikleri değil sanki ‘’bedevi’’ bazarı.  Her tarafı Arapça yazılı, resimli stantlar kaplamış.  Sokaklarda Hacı Bektaş’la Alevilikle ilgisi olmayan her şey var.  Önümden tım tım davul çalarak küçük bir çocuk geçti.. Ardından sırtına onlarca davul yüklemiş bir satıcı.. Kendisine, Bu ne dedim?..  - Ramazan davulu.. Dedim.  Burayla ne ilgisi var.?  – Satıyoruz abi, ekmek kapısı..  Zaten gece ramazan davulcusu beni uyutmamış, içimden o davulcu yerine bu davulcuyu dövesim geldi... Etkinlik komitesine ve belediyeye soruyorum, Alevi mahlesinde bu ‘salyangoz’ satıcılarının işi ne?..  Belediyede yetkililer Alevi kurumlarımızın kaldığı okulların suyunu kesmiş, ortalık Kerbela çölüne dönmüş..

 

Neyse bir çay bahçesine oturduk, birkaç dostla muhabbet ettik, akşam otele dönmek için kalktık.  O da ne, Hacı Bektaş dergâhından, Osmanlının ocağımıza incir ağacı gibi diktiği cami minaresinden, bir ezan sesi yükselmez mi?  Güya akşam namazı, iftar vakti gelmiş. Dedim burada olamaz, kim izin veriyor buna… Belediyemi, diyanet mi, kültür bakanlığımı..   Peki burası müze değimliydi.. Burada günlük namaz kılmaya gelen var mı? Birkaç memur varmış.. Fakat Aleviler kendi dergahlarına biletsiz giremiyor, ibadet edemiyor..  Alevi toplumunun inanç önderi olarak kabul ettiği postnişinimiz Veliyettin Ulusoy, resmi inanç önderimiz olarak dergahımıza giremezken..   Nasıl olurda  ‘’başkaları ’’ dergahımıza her gün grip kendi ibadetini yapar.. Bu nasıl laiklik, bu nasıl eşitlik, bu nasıl adalet..  Biz de haftaya Cumaya Eyüp, Süleymaniye camiinde cem tutup, saz çalıp semah dönüp, yezide lanet okuyup, Bismi-ŞAH deyip gülbenk, DEM çekebilir miyiz?

 

Hacı Bektaş Dergâhı/müze tamirata alınmış.. Bu arada kültür bakanının geçen yıl verdiği söz üzerine, 1925 yılında Diyaneti kurup, HBV dergâhımızı kapatanları onurlandırmak adına birde köşe yapılıyor herhalde. Daha da vahimi, arkadaşların anlattıklarına göre, tamirat vesilesi ile dergâhta ki inançsal, kültürel değerlerimizin, Alevi sembollerin, yok edildiği. Bu tamiratın başında mutlaka Alevi kurumlarından denetleyici olmalıdır.  Hacıbektaş dergahımızdan iftar, ezan sesini duyunca, daha fazla dayanamadım, elimden bir kaza çıkmadan buradan ayrılayım dedim..

 

Ankara’dan Hacıbektaş’a gidip gelirken bir çok il ve ilçe içinden geçiyoruz.. Memleketten ramazan manzaraları, bilmem ne, ne, ne belediyesi iftar çadırları.. Belediyeler bir kamu kurumu ve bütçesini Alevilerinde verdiği zorunlu vergiden vs. karşılıyor..  Bu çadırları kurup kaldırmak, orada çalışan personel, verilen yemekleri kim karşılıyor.. Giderleri bırak, belediyelerin adının belirli bir inanç için kullanılması doğru değil, laiklikle de hiç bağdaşmaz.  (Doğru ya Türkiye’de, inanç özgürlüğü, laiklik eşitlik, yok ki.. ‘’Yezit’’ diktası var..)   Bir asker oruç tutmadı diye alnından vurulup öldürülüyor, bir savcı ramazanda sigara içti diye sokakta dövülüyor, daha neler neler...  Ya-Huuu sizin İslam diye dayattığınızı, Oruç, namaz, haç, zekat, faz sünnet kuran hadis ayet vs. biz yüzyıllardır kabul etmedik, uymadık uygulamadık, daha ne zorluyorsunuz.. Bizim kendimize özgü inancımız var.. İnancımızı İNSAN olarak varlığımızı, insanca kabul etmek o kadar mı zor..??  Size bunu kabul ettirmek için ilahi sizin gibi zor mu kullanalım.. ?

 

Devletlü Diyanet Kayseri’nin İğdeli köyüne Cami yapmaya kalkmış.. Helal olsu İğdeli köylülerine, O arsaya Cemevi temeli attılar, bir kürek  harç  atmakta bize düştü.. İğdeli köyü bütün Alevi köylerine örnek olsun..  Bilmem kaç nolu imar kanununa göre Camisi olan yer köymüş, gerisi dağ başı herhalde..

 

Köy cami deyince,  bu yıl 30. yılında Çorum katliamı kınama etkinlikleri için Çorum’da idim.. Afiş, davetiye dağıtmak için Alevi köylerini dolaştım, çoğuna devlet cami yapmış.. Alevileri günde beş vakit gitmedikleri camiye çağırıp, rahatsız ediyorlar. Daha da vahimi, Alevi köylerin okulu, yolu, suyu, yok, dağ başı…İşin garibi camisi olmayan köylere bile, diyanet imam atamış.. Ekmek elden su gölden,, devlet malı deniz ‘’yiyenler’’ domuz, havadan Diyanetten zorunlu vergiden maaş alıyorlar hoca efendiler..   Devlet Alevi köylerine mahallelerine cami yapmayı durdurmalıdır, yaptıklarını da yıkmalıdır.   Yoksa bir gün benim gibi bir ‘’deli’’ çıkar yıkar camiyi.. Kızılbaşlar cami yıktı diye, o büyük İslam alemi  galeyana gelip Kızılbaş katliamına kalkar..  

Her fırsatta sözde, 12 eylül  ve dikta rejimlerden hesap sormaktan bahis eden RTE, neden en önemli 2 tane diktatörlük yasasını,, Diyanet işleri kumrunu ve zorunlu din derslerini kaldırmayı gündeme bile getirmiyor..  Çünkü RTE  bu dikta rejimlerinin diyanet kurumu ve zorunlu din derslerinin ‘’dölü’..  85 yıldır Diyanet kurumu ile Alevilerin hakkını yedi,, özelleştirin satın Diyaneti, din-ayetlilere verin hakkımızı..  İnançlı gerçek Müslüman’sanız, Aleviler gibi kendi inanç giderlerinizi, hocalarınızın maaşını vs. kendiniz karşılayın.. Dedelerimize dil uzatan RTE, Kızılbaşın dedesi, senin hocaların gibi, rızasız haram lokma yemez.. Aleviler senin yezit diyanetine zorunlu vergi vermek istemiyor, oradan maaşta almak istemiyor..

 

Çorum deyince,,  başbakan Recep Taliban Erdoğan’nın, anayasa referandumu dolayısı ile Çorum mitinginde yaptığı konuşma aklıma geldi..  Bakın Başbakan Taliban Tayyip, konuşması da,,  "Alevilerin, canları, malları, namusları size helaldir" diyen.. İster okla, ister mızrakla, ister bıçakla olsun alevilerin kestiği mındardır, yenilmez diyen. Peki Alevi kadınlarını  ne yapalım, sorusunda,,, ''BELİNİZE KUVVET'' kuvvet diyen, Yuvuz  itinin Şeyhül İslam'ı, Çorum’lu Ebu Suud Efendiyle  GURUR duyduğunu açıkladı..  Hayyy  gururu ile mındar olasıca..

 

Ey dürüst Müslümanlar,, derin hoş görünüze sığınarak sizlere sesleniyorum..

‘’Alevilerin, canları, malları, namusları, kadınları helal, kestikleri mındar, haram yenilmez’’..

diyen,  bunlarla GURUR duyan baş belası Recep Tayyip Erdoğan’ın  ‘’Kara Kadılı Şeyhül İslam kurulu, anayasasına  HAYIR oyu verip, helalinde bu YEZİDİN önünü kesmezseniz,, yüzyıllardır Kızıbaş’ın da verdiği vergiden zıkkımlanan devletlü hocaların arkasına kıbleye durup, kıldığınız namazlar, GURUR duyarak açtığınız iftarlar, kutladığınız bayramlar sizlere, haram, zehir, zıkkım olsun..    

 

Yeter artık canımıza tak dedi.  

Ya-ŞAH diye ayağa kaldırmayın bizi

Kaldırın ortadan bu yezitlikleri..

Ezmeden ezilmeden dünyada cenneti,

İnsanca mutlu yaşayalım  iki günlük ömrümüzü..

 

Feramuz Acar / Danimarka  8.9.2010